HASTALARIN ORUÇ TUTMASI

Muhterem Kardeşlerim… Çok yaşlanıp, ölene kadar Ramazan orucunu veya kaza oruçlarını tutamayacak ihtiyar ve iyi olmasından ümit kesilen hasta oruç tutmaz. Fakir değilse tutamadığı gün kadar fidye verir. Bir Hadis-i Şerifte, “Oruç tutamayacak kadar yaşlı veya iyi olmasından ümit kesilen hasta, fidye verir” buyuruluyor. (Nesaî) Yaşlı olup oruç tutamayan ve iyi olmasından ümit kesilen hasta, fakir değilse her günün orucu için fidye verir. Fakir ise fidye vermez, dua eder. Fidye olarak, her gün için bir fitre miktarı un verilir. Bir fitre miktarı un 1750 gramdır. Bir aylık oruç için 53 kg un vermek kâfidir. Yahut bunun kıymeti kadar altın, tutulamayan bir aylık orucun fidyesi olarak, bir veya birkaç fakire, Ramazanın başında veya sonunda verilebilir. Fakir, aldığı fidyeyi kendisi kullandığı gibi, başka birine de verebilir. Fidye verdikten sonra, oruç tutabilecek hâle gelen hasta, tutamadığı oruçlarını kaza eder. (Nehr-ül-fâık) Hastalık, yaşlılık gibi bir özürden dolayı Ramazan orucunu tutamayan zenginin, bu durumu ölünceye kadar devam etse, fakirlere yemek verilmesini vasiyet eder. Velisi de, onun tutamadığı her oruç için, fakire fidye verir. (Bedâyi) Oruç tutamayan hasta fidyeyi Ramazan ayı içinde veya bayramdan sonra da verebilir. Bedenin zekâtı Orucun birçok hastalığa faydalı olduğu açıklanmıştır. Hadis-i Şerifte, “Her şeyin bir zekâtı vardır. Bedenin zekâtı da oruçtur” buyuruldu. (Beyhekî) Oruç tutan vücudunu hastalıklardan korur. Bir Hadis-i Şerifte, “Sıhhate kavuşmak için oruç tutun!” buyuruldu. (Taberanî) Oruca mâni olan hastalık çok azdır. Sâlih bir doktora sormadan, böyle bir doktor, “Senin oruç tutmaman gerekir” demedikçe veya orucun zarar verdiğini kendi tecrübesiyle anlamadıkça, orucu kazaya bırakmamalı! Salih olmayan doktorun sözüyle hareket edilmez. İlaç kullanan hastalar da, doktorun tavsiyesine uygun olarak ilaçların dozunu sahur ve iftara göre ayarlayarak oruçlarını tutabilirler. Şeker hastası ve emzikli kadın Şeker hastalığı çeşitlidir. Salih bir doktor, oruç tutamaz demişse tutmaz, fidye verir. Hamile veya emzikli kadın, zayıf olursa oruç tutmayıp, iyi olunca kaza eder. Bir kimse, oruç tutunca sağlığına zarar verip vermeyeceğini bilemeyebilir, çünkü oruç tutabilirim der, oruç tutar ve hastalığı artabilir. Tersine ben oruç tutamam der, hâlbuki oruç tutması ona iyi gelebilir. Bunun için hasta olanın, oruç tutacaksa da, tutmayacaksa da, salih bir doktora sorup onun tavsiyesine göre hareket etmesi gerekir. Üç Hadis-i Şerif meali şöyledir: “Hasta, çocuğuna zarar gelmesinden korkan hamile kadın, oruca gücü yetmeyen ihtiyar, oruç tutarsa öleceğinden korkan çok zayıf kimse oruç tutmaz.” [Deylemi] “Gebe ve emzikli kadına veya çocuğuna zarar gelecekse, oruç tutmaz.” [Buhari] “Allahü Teâlâ, gebe ve emzikli kadına oruç tutmamak için ruhsat vermiştir.” [Ebu Davud, Tirmizi, Nesai] Müslüman, salih ve uzman bir doktor, oruç tutma derse onun sözüne uyulur, kâfir veya fâsık bir doktorun sözü ile oruç bozulmaz. Oruç tutabilenin fidye vermesi caiz olmaz. Kalb hastalığında, göğüs üzerine nitroderm ihtiva eden bir ilaç [TTN] konur. Bu deriden içeriye emilir. Sağlam deriden içeri girdiği için orucu bozmaz. Kriz gelirse ağızdan alınan ilaçlar alınarak oruç bozulur. Yani tutabildiğiniz kadar oruç tutmalısınız. Ramazanda rahatsızlık sebebiyle tutamadığım 10 günlük orucu kaza ederken, peş peşe tutmak gerekmez, fırsat buldukça tutarsınız. Düzenli olarak iğne kullanması gereken hasta, tutamadığı bu Ramazan oruçlarını ödemesi için 1 aylık 53 kg un verir, yahut değeri kadar altın. Hasta zengin değilse bunu da vermez, dua eder. Oruç tutamayacak durumda, yaşı ilerlemiş olduğundan tekrar sıhhatine kavuşması zor gözüküyor ve dinen zengin ise, Oruç fidyesi verir, fakat iyi olduğu zaman, yine oruç tutması gerekir. Bir aylık oruç için 53 kg un vermesi gerekir, bir veya birkaç fakire verir. Bir hasta, ilaç alarak orucunu bozsa, kefaret gerekmez. Çünkü dinimizin bildirdiği bir özürle, yani zaruretle oruç bozulunca yalnız kaza gerekir. Fakat basit bir şey için oruç bozulursa kefaret de gerekir. İmsak vaktinden sonra, ezan okunurken, ne yaptığınızı bilmeden orucu bozmuşsanız kaza gerekir. Eğer orucu bozduğunu biliyorsanız, kefaret gerekir. Morfinle dişini çektirdikten sonra, "orucum bozuldu" diye yiyip içene kefaret gerekmez, kaza gerekir. Bir hastalık sebebiyle de iğne yapılınca oruç bozulur ve kaza lazım gelir. Oruç bozulduktan sonra yiyip içmek, kefaret gerektirmez. Ramazanda oruç tutarken ağır hastalanan kimseye su vermek caizdir. Hadis-i Şerifte buyuruldu ki: “Oruçlu iken vefat edene, kıyamete kadar oruç tutmuş gibi sevap yazılır.” [Deylemi] Ramazan-ı Şerif haricinde ölüm halindeki oruçlu hastalara, su vermek müstehaptır. Bacağına ameliyatla protez takılan bir hastanın Ramazan ayı içerisinde göründüğü kadarı ile bir ağrısı ve sızısı olmadığı takdirde namaz kılıp oruç tutmasına engel teşkil etmez. Ayakta kılamazsa oturarak kılar. Açlığa veya susuzluğa gerçekten dayanamadığı için kaza orucunu bozmak günah olmaz. Bir fakir, aldığı oruç fidyelerini başka fakire verebilir. Ramazanda oruç tutamayan hasta, iyileşince kaza edecek olsa, kaza ettiği oruçların fidyesini vermez. Fidye verse de, iyileşince kaza etmesi gerekir. Midesi tamamen alınan kimse için Doktorlar, oruç tutmasının sakıncası olmadığını söylüyorlar. Midesinden rahatsız olan, hamile olan kadın, çocuğuna süt veren kadın, hastalığının artacağından korkan kimse, harp eden asker ve seferî yani insan yürüyüşü ile üç günlük ki Hanefi mezhebinde yüz dört, diğer üç mezhepte seksen kilometre yola giden yolcular oruç tutmayabilirler. Bunlar, daha sonra, tutamadıkları oruçlarını kaza ederler. Hasta, hastalığı artacak ise, hamile kadın, süt veren kadın, harb eden asker zayıf olursa, oruç tutmaz. İyi olunca kaza eder. “Bir kimsenin, oruç tutunca hastalanma tehlikesi varsa veya hastalığının artması söz konusu ise, böyle bir kimse oruç konusunda ne yapması gerekir?” konusu ile alakalı olarak İbni Âbidînde deniyor ki: “Hasta, hastalığının artmasından veya iyi olmasının gecikmesinden yahut şiddetli ağrı gelmesinden veya hasta bakıcı, hastalanarak, onlara bakamayıp helak olmalarından korkar ise, oruç tutmayıp sonra kaza eder. Sağlam kimse, hasta olacağını çok zan ederse ve nehir temizlemek gibi ağır bir iş yaparken veya devletin emri ile çalışırken, çok sıcak veya soğuk tesiri ile helak olacağını ve kimsesiz olup hiçbir yerden yardım görmeyen kadın nafakasını kazanmak için çamaşır yıkamak, yemek pişirmek ile helak olacağını, çok zan ederek anlarsa, oruç tutmaması ve niyetli orucu bozması caiz olur, başka zaman kaza eder. Çok zan etmek, ölüm alametlerini görmekle, kendi tecrübesi ile yahut Tabib-i Müslim-i Hazıkın haber vermesi ile anlaşılır. Hazık, Mütehassıs, uzman olmak demektir. Kafir ve fasık Doktora muayene ve tedavi caizdir. Fakat bunların sözleri ile ibadet bozulmaz. Orucunu bozarsa, kefaret lazım olur.” Allahu Teâlâ ümmeti Muhammed’e sağlık, sıhhat ve huzur içinde mübarek Ramazan ayında oruc tutabilmeyi nasib eylesin. (Amin)