DİL YARASI

  İnsanı, diğer varlıklardan ayıran tek farkı, konuşabilen varlık olmasıdır. Ancak, bu konuşma farkı ya güzel uslup ile kendini gösterir, ya da kırıcı uslupla. Söz vardır insanı dirilir. Söz vardır insanı öldürür. Hakikaten, insan ilişkileri bu şekilde oluyor. Bize düşen ise, güzel konuşmamız ile insanı diriltmektir. Asıl olan, sözün güzelliği değil, asıl olan sözün dile getirilme şeklidir. Bazen olur ya, amaç iyi niyet olur. Ancak karşımız da insanın ruh halini iyi bilmek lazım. Her söylediğin Hak olsun, Her Hakı Her yerde söyleme hakkımız yoktur. Her söylediğin doğru olsun. Her doğruyu, her yerde söyleme hakkımız yoktur. Mesala, siyaset ile uğraşan bir inasanın yanında, kalkıp siyesetin gereksiz olduğunu söylemek doğru değildir. Örneğin, Dine karşı olan bir insanın yanında kalkıp dini vaaz vermek gereksizdir. Ağır Hasta olan bir insanın yanında, hastalık belasının çekilmez olduğunu dile getirmek gibi. Bu tür hastalığa yaklanan insanın kurtulması zordur gibi konuşmalar. İyileşebilcek bir durum olabileceği bir durumu olsa bile , olumsuz söz ve söylemler, hasta yatağında ki insanı olumsuz etkiler. Tam tersine, güzel sözler ile, olumlu konuşmalarla, hastaya pozitif enerji yüklenmelidir. Tabiri caizse, hastaya hasta yatağından diriltecek güzel sözler lazım. Hz. MUSA, ya Mevlam,  şöyle e hatırlatıyor idi. "Fravuna kavli leyn"  ile hitap etmesini. Yani güzel söz ile hitap etmesini. YUMUŞAK BİR SÖZ ile konuşmasını. Yani Hak ve Hakikati anlatırken yeri yerinde konuşmak. Bize düşen, güzel söz ile insanları etkilemek. Tabiki, yerin de olmak kaydıyla. Kalın selametle...