İBADET VE NEFİS EĞİTİMİ
Cenab-ı Hak, insanı eğitmek ve imtihan etmek üzere nefsi yaratmıştır. Nefis sınırsız istekleri bulunan, her türlü lezzete düşkün duygularla donatılmıştır. Nefiste temel bir merkez statüsünde bulunan ve bütün duygulara hükmeden, yöneten; eskilerin “enaniyet” tabir ettiği bir “benlik” bulunmaktadır. Diğer bütün duyguları içine alan ana bir duygu durumundaki benlik ıslah edilmezse, yalnız kendini düşündüğünden başkasına hayat hakkı tanımaz, bu nedenle de kendi çıkarı uğruna başkasına saldırır. Bütün haksızlıkların, başkalarının da kendi gibi hakları bulunduğunu kabul etmemenin, diğer haklara tecavüzün nedeni bu benlik duygusudur. Yüce Yaratıcı, nefsin bu ana merkezini kontrol altında tutmak ve diğer tüm duygularıyla nefsi eğitmek için din göndermiştir.
Yeni doğduğunda nefis eğitilmeye namzet henüz olumlu ya da olumsuz bir faaliyeti bulunmayan bir durumdadır. Yaşlara göre gelişerek birçok özelliği, hasseleri ortaya çıkar ve olgunlaşır. İman ve ibadet, nefsin kontrol altında tutulması ve en mükemmele doğru eğitilmesi için gönderilen ilahi bir programdır. İman, kalpten doğarak diğer bütün duygulara ışık saçan bir güneş gibidir. Bitkiler, ağaçlar ve canlılar için güneş ne ise, iman da insan ruhu için öyle bir mesabededir. İbadet de su ve gıda hükmündedir. Nasıl ki bazı yeteneklerin elde edilmesi için spor gereklidir; canlılar sorunsuz bir şekilde hayatlarını sürdürmeleri için çeşitli gıdalara muhtaçtırlar; ihtiyaçların tekrarı ile gıda gereksinimi de tekrar eder; aynı şekilde ibadet de nefis ve duygular için böyle bir ihtiyaçtır. Örneğin namaz, her gün beş kez tekrar eden bir gıda durumundadır.
İslam âlimleri, ayetlerin ışığında nefsin birtakım kademeleri bulunduğunu tesbit etmişlerdir. İlahi eğitim olan ibadet uygulandıkça nefsin “Emmare, Levvame, Mülheme, Mutmainne, Radiyye, Mardiyye, Kâmile” adları verilen mertebelere eriştiği anlaşılmıştır. Çocuklukta başlayan ve olgunluk çağına kadar, hatta ömür boyu süren eğitim, çeşitli kurumlarda gerçekleştirildiği ve bu tedrisat sonucu bir takım rütbeler kazandığı gibi, nefis de ibadetlerle manevi bir eğitimden geçirilir, her bir aşamadan sonra ayrı bir mertebeye erişir.
İlahi eğitime tabi tutulmadan önce nefis, iyi-kötü düşünmeden, her lezzeti, her menfaati emreden bir konumdadır. Şeytanın etkisiyle de iyi değil, yalnızca kötüyü emretmektedir. Nefsin bu durumuna “Emmare” adı verilmiştir. Kuran-ı Kerim, “Şüphesiz ki nefis kötülüğü çokça emreder” (Yusuf, 53.) ayetiyle nefsin bu konumuna dikkat çekmiştir.
Daha sonraki aşaması “Levvame” adı verilen bir aşamadır. Bu durumdaki nefis, kınanmaktan sakınır, başkalarını kınayıcı olur. Öğrendiği bilgiler ve kazandığı yetenekler sayesinde kendinden başkasını suçlayıcı olur; başkalarının kendisini suçlamasından oldukça sakınan bir durum elde eder. Eğer bu “suçlayıcı olmak ve suçlanmaktan sakınmak” vahye dayalı prensiplerle belirleniyorsa, o zaman nefsin iyi sayılan bir mertebesidir.
Nefis daha sonra “Mülheme” denen bir mertebeye erişir. Bu konumda, daha da iyiye götüren birtakım ilhamlara maruzdur. Allah’ın emirlerine itaat ve yasaklarından sakınmaktan gelen huzur verici ilhamlar, nefsi tatmin etmeye sebep olur, itaatinden lezzet alır. Bunun sonucunda da şüphelerden tamamen arınmış, tatmin olmuş anlamında “Mutmainne” adı verilen bir mertebeye ulaşır.
Nefsin bir diğer aşaması da “Radiyye”dir. Her yönüyle ve her emriyle Allah’tan razı olan nefistir. Yani Allah’ın her emir ve meşietinde hikmet bulan tereddütsüz bir teslimiyet içinde bulunmak ve gönül hoşluğuyla kabullenmektir. Bu aşamaya gelen bir nefis “Allah’ın da kendisinden razı olduğu” anlamındaki “Mardiyye” mertebesine erişir. Allah’ın razı olduğu bir nefsin artık son ve zirve mertebesi de “Kamile” olmasıdır. Artık tamamen olgun ve yalnızca Rabbine yönelik bir nefis olma vasfını kazanır. Nefis eğitiminde bir nevi ilahi diploma durumundadır. Kur’an-ı Kerim: “Ey mutmain olmuş (gönül huzuruna ermiş) nefs! Sen Rabbinden razı, O senden razı olarak Rabbine dön! Sen de has kullarımın içine gir ve cennetime gir!” (Fecr, 27-30) ayetleriyle nefsin bu mertebelerine dikkat çekmektedir.