İDEOLOJİLERİN ÇÖKÜŞÜ YAKINDIR!

De ki: “Hak geldi, bâtıl yok olup gitti. Zâten bâtıl mâhiyeti gereği yok olup gitmeye mahkûmdur!” (İsra/81) Rabbim, ayette verdiği müjdeli günlere; bizi kavuştursun inşaallah!   Avrupa'da, 18 yy.dan sonra gerçekleştirilen sanayi devriminin, ortaya çıkardığı  sonuçlar kısaca şunlardır: 1-Şehirlerde Nüfus Artışı 2-İşçi Sınıfının Ortaya Çıkışı ve Sosyalizmin Doğuşu. 3-Sömürgeciliğin Yayılması 4-Çevre Sorunları 5-Bilimsel ve Teknik Gelişmelerin Hızlanması 6-Genel Refahın Artması 7-İnsan Ömrünün Uzaması. Bu maddeler, ansiklopedik bilgi olarak genel geçer özet sonuçlardır. Peki, sonra ne oldu?   Batı, sanayi devriminden sonra dünyaya açılırken; konunun daha iyi anlaşılması için, yukarıda verdiğimiz 3 ncü şıka dikkatlerinizi çekmek isterim! Üçüncü şık, Batının sömürgeci bir dünya görüşüyle hareket ettiğini göstermektedir. Batı; Medeniyet/Uygarlık adı altında kurmuş olduğu yeni dünya düzeninin temellerini, ülke ve topraklarını işgal ettiği insanların kan ve gözyaşları üzerinde yükselmenin gayreti içerisine girdi. Bütün amacı, başkalarının haklarını ellerinden almak ve onları köleleştirmek...   Batı, gittiği her yere savaş, kan, gözyaşı ve barut kokusu, talan ve tecavüzden başka hiçbir şey götürmedi. Özellikle işgal ettiği islam topraklarında, yüz binlerle ifade edilen insanları katletti. İtalyanlar Libya'da, Fransızlar Cezayir'de, İngilizler ortadoğu coğrafyasının hemen her yerinde yapabildikleri kadar insan öldürdüler. İşgal ettikleri toprakların yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürüp talan ettiler. Sonra da köşküne kurulup, dünyaya medeniyetten uygarlıktan bahsetmeye başladı. Halbuki Batı medeniyeti, bir fino medeniyetidir. Batılı birçok insan, çocuk yapmaz, çocuk yerine hayvan besler şerli kazanımlarını, dünya görüşü adıyla ideolojileştirip dünyaya dayatmaya çalıştı. Demokrasi, Laiklik, Liberalizm, Komünizm, Kapitalizm, Soyalizm ve daha nice izmlerle, dünyayı kutuplaştırmaya soyuldu. Son tahlilde bakıldığında, Batı uygarlığının maneviyat yoksunu bir uygarlık olduğu gibi maddeyi putlaştırmakla tek kanadı kalmış yaralı kuş gibi can çekişmekte olduğu görüldü...   Bu gün Avrupa'yı sarıp sarmalayan islamafobi kabusu, bu gerçeğin en belirgin kanıtıdır. Batı insanı, artık hem kilisenin tutarsızlığından, hem de maddeperestlik üzerine bina edilen Avrupa'nın tutarsız yaşam düzeninden nefret eder duruma gelmişlerdir. Haliyle bu da, Avrupa'yı korkutmaktadır. Bundan dolayıdır ki, Batı hegemonyası, asırlardır vermiş olduğu emek ve çabalarının yavaş yavaş eridiğini görünce, can çekişmekte olan ölü misali, agresifleşip sağa sola saldırıyorlar... Kolay değil tabi, gözlerinin önünde insanlarının fevc fevc Hristiyanlığı bırakıp İslâma geçmelerini görmek!.. Bu gerçeği hazmedemediklerinden dolayı, sokak eşkıyalarını kiralayıp Müslümanlara ait Cami, Mescid ve iş yerlerini kundaklatıyorlar. Ama unuttukları bir şey vardır, o da; Allah'ın herkes için biçtiği bir miadın olmasını. İşte Batı, burada kaybetti!   Batı uygarlığı, maddeye endeksli olduğu için; Allah inancından inhiraf etti. Maddeyi, her şey için yeterli gördü. Burada büyük bir çıkmazın içine düştü. Asırlarca, kiliseye bağlı kalan Batı insanı; gelinen noktada, kilisenin insana huzur yerine mutsuzluk verdiği kanısına vardı. Dolayısıyla bu da, Batı insanını kiliseye, teslise karşı sorgulamaya sevk etti.   Düşünür Lamoni şunları söylüyor: "Gerçekten insanlık tümüyle hızlı adımlarla helake ve yok oluşa gidiyor. O bundan böyle son anlarını yaşıyor. Evet zavallı, yoksul ve yaralı insanın durumu böyle, bir şifa umudu kalmamıştır. Uygarlığımızda işlenen aşırı hatalar kendisini giderek boğulmaya vardırıyor." İşte bunlardan Batı uygarlığının yıkılış sebepleri açık-seçik olarak anlaşılmış bulunmaktadır. Çünkü uygarlığı ve medeniyeti dinsiz olarak ayakta durmak istemektedir. Rabbini de arkasına atıverdi. (Şehid Abdullah Azam. İslam ve insanlığın Geleceği, sh: 18)   Bernard Russel; İnsanın insan mutsuzluğundan söz ederken şunları ilave eder: "Dünyamızda yaşayan, insanlar dışındaki varlıklar ve canlılar çok daha mutludurlar. Halbuki bu mutluluk ve huzur hayvanlardan çok insanların hakkıdır. Ancak insanlar bu modern dünyada bu mutluluktan yoksundurlar. Bu gün ise artık insanların bu nimeti ve mutluluğu elde etmesi imkansız hale gelmiş bulunmaktadır." (a.e. sh: 19) Demeki, uygarlık, medeniyet ve ruhi huzuru birlikte yaşayabilmenin yolu; sadece teknik ve teknolojide, tayyare, şimendifer, otomobil ve savaş araçlarını yapmaktan geçmiyor. Bunu artık birçok batılı filozof, bilim adamı ve araştırmacısı da kabul edip itiraf etmekten kendilerini alamıyorlar. Çünkü Batı uygarlığının temelinde, Allah yok!... Ahlak yok, Tevhid yok, ahiret yok! Batı, bunca keşif ve madde alanındaki başarılarına rağmen; nefsinin, şehvetinin esaretinden yakasını kurtaramadı ne yazık ki! Son tahlilde, göstergeler; Aziz İslam dininin hızlı bir şekilde tüm dünya insanları arasında yayıldığını göstermektedir. Bu da beşeri ideolojilerin iflası, izmlerin yıkılışı, ve Aziz islamın yeryüzüne yeniden egemen olacağının habercisi demektir.  "Onlar, Allah’ın nûrunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Fakat Allah nûrunu mutlaka tamamlayacaktır; kâfirler hoşlanmasa da! (Saff/8) Bi-iznillahi Teâla o günler yakındır.