ELBİSE GİYDİRİLMİŞ KÜTÜKLER!

  Kim bunlar? Nifak hastalığını, kendilerine kisve yapan gırtlak üstü, sözde Müslüman, özde gavur olanlar... Sırıtkanlık onların, günü birlik davranışları; ikiyüzlülük ise onların taktiği. Menfaatperest olduklarından dolayı, nerede gür ateş varsa oraya palazlanıp Otağı kurarlar.   İslâm'ın Medine döneminde, söz konusu güruh piyasaya çıkmış ve Müslümanların başını bir hayli ağrıtmışlar... Haklarında ayetler, sureler nazil olmasına rağmen, tevbe etmemişler, kibir ve gururlarına yenik düşüp, fitne ve fesad yaymaya devam etmişlerdi. Efendimiz (s.a.v), onların isimlerini sır kâtibi olan Hüzeyfetü-l Yemaniye yazdırmıştır. Onların başını çeken ise, Abdullah ibn-i Übbey ibn-i Selül isimli; Medine yerlisi olan Hazreçli; olan münafık idi. Hicreti Nebevi'den önce, kral olmaya hazırlandığı bir zamanda, Efendimizin (s.a.v) Mediye teşrifleriyle, onun krallık hayallerinin suya düşmesiyle, sinsilikte sınır tanımamış, nifakını gizlemeye çalışmış olsa da, Aziz ve Celil olan Rabbimiz, onu ve ona tabi olanların gerçek yüzlerini, Resûlü'ne bildirmiştir.   Mesela, Bakara süresinin yedinci ayetinden sonra; haklarında on iki ayet peş peşe nazil olmuş, tevbe süresinde birçok ayet onları anlatmış ve müstakil bir sure olarak Münafikun suresi de onlar hakkında inmiştir. Peki, duvara dayanmış kütükler olarak; Kur'ân'da tarif edilen münafıklar ne yapmak istiyorlardı veya ne yapmaya çalışıyorlardı? Rabbimiz (c.c), Münafikun süresinin dördüncü ayetinde, onları şu şekilde tasvir buyurmaktadır:   "Onlara baktığında, dış görünüşleri itibariyle, seni hayran bırakırlar. Konuştuklarında, sözlerine itibar edersin. Aslında, elbise giydirilmiş kütükler gibidirler. Her koşuşturmayı kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar, düşmandırlar, onlara karşı dikkatli ol. Allah, onların canlarını alsın! Nasıl da döndürülüyorlar!   Münafıkların en belirgin özelliği, kalplerinin hastalıklı olması ve iç ve dışlarının aynı olmamasıdır! Zira, onlar; dilleriyle Müslüman, kalpleriyle yaman inkarcıdırlar. Bakara 11 inci ayette: Onlara, "Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın." denildiğinde, "Biz ancak düzelticileriz." derler.   Dikkat edin, onlar fitnecilerin ta kendileridir fakat, şuur etmezler. (Bakara 12) Elbise giydirilmiş kütükler diye, isimlendirilenler; 14 asır önce Medine'de ortaya çıktıklarında, gerçek yüzlerini, korkudan gizliyorlardı... Nedeni ise, İslâm Medine'de devlet olmuş ve âhkam-ı şeriyye' yürürlükte olmasıydı... Günümüzde, söz konusu güruhun, milyonları aşan sayıları ve birçok kurum ve kuruluşta etkin olmalarına rağmen; hala, cesaret edip yüzlerindeki maskeyi bir türlü erkekçe davarıp indiremiyorlar. Müslüman olduklarını söylüyorlar ama Şeriata karşıdırlar. Müslüman olduklarını söylüyorlar, bu çağda kadın örtünemez deyip Allahın kesin olan hükmünü inkâr ediyorlar! Başları hep sıkıştığında, bizde Müslümanız diyorlar, ama akşamdan akşama bir bardak müskirat almanın normal olduğunu söylemekle; Allah'ın Maide 90 daki kati emrini inkâr ediyorlar. Peki, bu kadar etkin ve yetkin oldukları halde; gırtlak üstü Müslüman geçinen zümre kimden/kimlerden çekiniyorlar ki, gerçek yüzlerini gösteremiryorlar acaba?   Elbise giydirilmiş kütükler, günümüzün modern dünyasında, birçoğu; kimi bir üniversitede öğretim üyesi, bazen siyasette yetkili biri, bürokraside etiket sahibi, diğer yanda eğitim ve öğretim kurumları için müfredat düzenleyen, ya da bakarsın köyde muhtar, mahalleden sorumlu, belediyede encümen, mülki idarelerde mübaşir, kâtip, yargıç, tanık ve benzeri yerlerde; hep onların ahtapot gibi her tarafa ağlarını kurmuş oldukları görülmektedir...   Elbise giydirilmiş kütükler, konuştuklarında edebi konuşur, yürüdükleri zaman kibirli ve gururlu caka atarlar. Yerine göre iyi/kötü rol oynarlar... Kerim kitabımızın kutsal ifadesiyle, "Müzebzebine beyne zalike" kaidesince; ha orada, ha burada, ama ne onlardan ne bunlardan olmayı başaramayacak kadar kalitesi düşük mal gibidirler. Endamlarına bakıldığında, adam gibi görünürler ama gerçek niyetlerini izhar ettikleri zaman zehir zemberek gibi pis koktukları görülür...   Peygamber (s.a.v.) mümin ile münafığı, bize şu şekild tanıtır: “Mümin rüzgârın yatırıp kaldırdığı ama zarar vermediği yeşil ekin gibidir. Münafık ise dimdik iken, rüzgârın bir defada kökünden söküverdiği selvi ağacı gibidir.” (Buhari) “Münafık iki sürü arasında gidip gelen şaşkın bir koyun gibidir. Yani, "Müzebzebine beyne zalike" • Diğer bir hadisi Şerifte, İbn Ömer’in rivayet ettiğine göre, Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:   “Münafık, iki sürü arasında gidip gelen şaşkın koyun gibidir. Bir o sürüye gider, bir bu sürüye!” (Müslim) Evet, elbise giydirilmiş kütükler olarak, ayette tasvir edilen ehl-i nifak; özellikle, Müslümanların çoğunlukta olduğu toplumlarda bulunurlar. Fakat şunun da altını çözmemiz gerektiğini düşnüyoruz: "Oysa günümüzde, dünyanın kahır ekseriyetinde; idare mekanizmaları İslâma karşı olanların elinde olmasına rağmen, "Onlar, yine de ikili oynamaktan vaz geçmiş değiller. Nedeni gayet basittir: Özellikle "Politika sahnesinde rollerini icra eden kesimin; insanları yaldızlı sözleriyle kandırıp "oy" larını koparma gayesini gütükleri için! Kanaatimce, meselenin özü ve özeti, günümüz için bundan ibarettir... Çünkü, artık dünyanın birçok yerinde, insanların çoğu; ikiyüzlülükten nemalanmanın mücadelesini veriyorlar. Rabbim! Cümle Müslüman kardeşlerimizi, nifak belasından muhafaza eyle! Âmin. Vahdette Kalın, Uhuvvette sarılın! 01 Ağustos 2022.