OK AVDAN ÇIKTIĞI GİBİ

  Ahir zaman fitnesini haber veren hadis-i şerifler, Hadis kitaplarının “Kitabu’l-Fiten” bölümlerinde kaydedilmiştir. Peygamber (ASV) gelecekle ilgili bazı olaylara mucizevî bir şekilde işaret buyurmuştur. Hemen belirtmeliyim ki bu hadisler, mecaz, teşbih, işaret, kinaye, remz ve ima gibi yorum ve tevil gerektiren özellikler içeren müteşabih nev’indendir. Hadislerin bildirdiğine göre, Ahir zaman fitnesinin en korkunç olanı “Deccal fitnesi”dir. Ancak deccalın yalnız bir şahıstan ibaret olmayıp muhtelif zamanlarda otuz kadar deccalın ortaya çıkacağını da hadislerden öğreniyoruz. (Tirmizi, Fiten, 43, Hadis no: 2218) Deccalın önceleri suret-i haktan görünerek fitnesini yayacağı, ilmiyle herkesi büyüleyeceği, İslam’ın şiarlarını tahribe çalışacak dehşetli bir münafık olduğu, yalancı ve sapkınlığa sürükleyici bir özelliğe sahip olduğu hadis-i şeriflerden anlaşılmaktadır. Deccalın şahsı kadar, onun avanesi, yandaş ve destekçilerinin de ilahi tehdidin kapsamında olduğu unutulmamalıdır. Her Müslüman böyle bir duruma düşmekten Allah’a sığınmalıdır. Deccalın fitne ve tahribatlarını haber veren hadisleri okuyan kimse, “günümüzden bahsediyor” demekten kendini alamıyor. Sahih hadis kaynaklarında kayıtlı hayli ilginç ve dikkat çekici birkaç rivayeti sunmak istiyorum. Peygamber (ASV)’ın ilk söylediğinde, müteşabih olması itibariyle pek anlaşılmamış olabilir ama günümüzde ne demek istediği daha netleşmiş olduğu izlenimini vermektedir. Yahudi asıllı İbnu Said, sahabe arasında “deccala benzerliği” ile tanınmıştı. Müslüman olduktan sonra bir gün sahabilerin yanına gelerek kendisine deccal denilmesine karşı çıktı ve: “Ey Muhammed’in ashabı! Allah’ın peygamberi (ASV) «Deccal Yahudi’dir!» demedi mi? İşte ben Müslüman oldum. «Onun çocuğu olmayacak!» demedi mi? İşte benim çocuğum oldu. «Allah ona Mekke'yi haram kılmıştır!» demedi mi? İşte ben haccettim, dedi. Daha sonra İbn Said peygamberlik iddiasında da bulunmuştur. Sahabeden Abdullah b. Ömer ile Cabir (RA), ibn Sayyad da denilen İbn Said’in deccal olduğu üzere çekinmeden yemin ederlerdi. Cabir (RA)’a ibn Said’in Müslüman olduğu hatırlatılınca, “Müslüman olsa bile” demiş, ‘Mekke’ye girdi, Medine’de bulundu’ dediklerinde de Cabir (RA) “buralara girmiş olsa bile” şeklinde cevap vermiştir. (Müslim, Fiten ve Eşrâtu's-Sâa, 90, Hadis no: 7349.) Anlaşılıyor ki Sahabe-i Kiram, Müslümanlardan da deccal çıkabileceği görüşündedirler. Abdullah bin Ömer (RA)’den Resulullah (ASV)’ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Öyle genç bir cemaat türeyecek ki Kur’an okuyacaklar, fakat okudukları Kur’an onların boğazlarının çemberlerinden öteye geçmeyecektir. Onlardan bir grup çıktıkça hemen kökleri kazılmalıdır.” Abdullah bin Ömer dedi ki: Ben Resulullah (ASV)’dan “Onlardan bir grup çıktıkça hemen kökleri kazılmalıdır.” sözünü 20 defadan fazla işittim. Abdullah bin Ömer bundan sonra Resulullah’ın şöyle buyurduğunu söyledi: “Nihayet bu cemaatin sürdürdüğü hile ve aldatma esnasında veya onların askerleri arasında deccal çıkıverecektir.” (İbn Mâce, Sünne, 12, Hadis no: 174.) Ebu Bekr-i Sıddık (RA)'den rivayete göre şöyle demiştir: Resulullah (ASV) bize, “Deccal'ın doğuda Hurasan denilen bir yerden çıkacağını ve yüzleri deri ile kaplanmış kalkanlar gibi (yuvarlak, geniş, elmacıkları yüksek) kavimlerin kendisine tabi olacağını” anlattı. (İbn Mâce, Fiten, 33, Hadis no: 4072.) Ebu Hüreyre (RA)’dan rivayete göre, Resulullah (ASV) : «Ahir zamanda bir takım deccallar ve yalancılar çıkacak. Size, sizin ve babalarınızın işitmediği hadisler getirecekler. Aman onlardan sakının, sizi sapıtarak fitneye düşürmesinler!» buyurdu. (Müslim, Mukaddime, 7, Hadis no: 16) Ebû Saidi’l-Hudrî (RA) şöyle demiştir: Ben RasûlulIah(ASV)'dan işitim, şöyle buyurdu: "Sizin içinizden öyle zümre­ler türeyecektir ki, siz onların namazlarının yanında kendi na­mazlarınızı, onların oruçlarının yanında kendi oruçlarınızı, onla­rın iyi işleri yanında kendi iyi işlerinizi küçük göreceksiniz. Onlar Kur'an da okuyacaklar. Fakat Kur'an onların hançerelerini geçmeyecek. Onlar okun avı delip çıktığı gibi dinden çıkacak­lar: Okun sahibi, avı delip geçen okunun demirine bakar bir şey göremez. Ağaç kısmına bakar, orada da bir şey göremez. Yelesine bakar, onda da kan bulaşığı göremez. Sonra avcı “acaba bu ok, ava dokunmadı mı?” şüphesi ile “fûk” (yayın giriş) yerine bakar, orada da kan izi göremez." (Buhari, Fedailu'l-Kur'an, 36, Hadis no: 5058.)