GELİŞİMİN ÖTESİ; LOBİCİLİK

  Ülkelerin kendi kendine yetebilmesi için en önemli gözüken ihtiyaçları; —Yazılım, —Yerli ve milli sanayi,  —Bilinçli ve sübvansiyonlu tarım, —Nitelikli turizm, —Doğrudan ya da alternatif enerji kaynakları, —Nitelikli eğitim, —Ve tabi ki her alanda ciddi ölçüde markalara sahip olmaları olarak sıralanabilir.   Bu varlıklarla, kendi hayatını özellikle ana konularda, kimseye ihtiyaç duymadan idame ettirmek mümkündür.   Ancak bunlardan çok daha önemli bir konu var ki, o da; “LOBİ” sahibi olmaktır.   Yüzyıldır çeşitli kesintilere uğramış olsa da, kendi kendimize yetecek üretim faaliyetlerini bir şekilde geliştirmeye yöneldik. Ancak lobicilik hususunda pek yol aldığımız söylenemez.    Bunun en önemli sebebi, bin yıllık geçmişimizde yatıyor aslında. 1071’den bu yana bu topraklarda kurmuş ve büyütmüş olduğumuz devletler hep emperyal güç olmuştur. (Emperyaldık ancak hiç bir şekilde emperyalist değildik. Bu bir onur vesilesidir. Fakat konumuz şu an bu olmadığından dolayı parantez içi ifade olarak geçiyorum)   Emperyal oluşumuzdan dolayı hep bizim haricimizdeki devletler, bizim bünyemizde lobicilik faaliyetlerine ihtiyaç duyarlardı. Biz, her hangi bir ülkede böyle bir faaliyeti yürütme ihtiyacı duymazdık.   Dolayısıyla lobi faaliyetlerinde bulunma refleksimiz gelişkin değildir. Diğer bir deyişle, kurumsal genlerimizde böyle bir iz yoktur.   Yüzyıldır en fazla yoğunlaşmamız gereken konu buydu. Fakat bu faaliyetimiz maalesef hep cılız kaldı.    Yazının ilk kısmında sıralamış olduğum maddi gelişmelerde, iş gücümüzün çokluğu ve yüksek manevra kabiliyetimizden dolayı özellikle son 30 yılda aşama kat ettik. Ancak lobi faaliyetleri ve bu faaliyetleri yürütecek kadroları oluşturmak için dişe dokunur aktivitemiz pek olmadı.   Bu geri kalış öyle müessir bir geri kalış ki; teknik ve maddi konularda ne kadar ilerlense de, karşıt bir lobinin bir kaç ufak hamlesiyle umulmadık zararlara uğranılmaktadır.   Böyle bir durumda güçlü lobiniz olmadığından dolayı derhal politikacılarınız ve diplomatlarınız devreye girer. Fakat bu durum sizden ziyade, karşıt lobinin sahibi olan devletlerin işine gelir. Çünkü tıkanmayı gidermek için devletiniz nezdinde taviz isteme fırsatını bulmuşlardır artık.   Bahse konu tıkanıklık hayati bir duruma tekabül etmekte ise, istenen tavizi vermek durumundasınızdır.    Oysa, uluslararası düzeyde etkin bir lobiniz olsa, tıkanıklıklar siyasileşmeden önce, çok daha kolay ve menfi etkisi olmadan çözülür.   Yeni bir yüzyıla girerken özellikle bu konunun ciddi bir şekilde ele alınması gerekliliğini bir kez daha vurgulamış olduk.   İyi okumalar.