İNSANLARLA İYİ GEÇİNMEK

  Muhterem Kardeşlerim… Karşılaştığımız insanların kimisi iyi, kimisi kötüdür. Herkesle iyi geçinebilmek için de şartları vardır. Efendim; İnsanlarla iyi geçinebilmenin iki şartı vardır: 1- İyi bir insan olmak, 2- İnsanları iyi tanımak.   Bu iki şarta malik olan, herkesle iyi geçinir. İyi insan olmak için, dinimizin emir ve yasaklarına riayet etmek kâfidir. İnsanları tanımak için de şunları bilmek gerekir. İnsanlar üç kısımdır: Birinci kısımdakiler, gıda gibidir, her zaman gerekir. İkinci kısımdakiler, ilaç gibidir, bazen gerekir. Üçüncü gruptakiler hastalık gibidir, istenmez, fakat musallat olur. Bunlara müdara edilir.   Kendisine veya başkalarına zarar gelme korkusundan dolayı iyiliği emretmek ve haramı men etmek mümkün olmazsa, böyle durumlarda fitneye mani olmak için susmaya, müdara etmek denir. Müdara, dini veya dünyayı zarardan kurtarmak için, dünya menfaatinden vermektir. Kalben nefret edip, haramı men etmek istediği halde, müdara yapmak caizdir. Hatta sadaka sevabı hasıl olur. Ancak akıllı kimse, iyi geçinir. Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki: “İyi geçinmek aklın başıdır.” [Beyheki] “İyi geçinmek aklın yarısıdır.” [Deylemi]   Müdara ederken tatlı dilli ve güler yüzlü olmak gerekir. Herkesle müdara ederek sohbet etmelidir! Yani, hep tatlı dilli ve güler yüzlü olmalıdır. İyi ve kötü, herkes ile karşılaşınca, böyle olmalıdır. Fakat, kötülere ve sapıklara müdahene etmemeli, onun sapık yolundan razı olduğunu zan ettirmemelidir. (Hindiyye) [Müdara, İslamiyet’in dışına çıkmadan, gönlünü almaktır. Müdahene, birinin gönlünü alırken, İslamiyet’in dışına çıkmak, günaha girmektir.]   “İyi geçinmek aklın başıdır” Hadis-i Şerifi, ancak akıllı kimsenin insanlarla iyi geçineceğini bildirmektedir. (Beyheki)   İbrahim Hakkı hazretleri buyuruyor ki: Allahü Teâlâ, insanlarla iyi geçinmemizi emrederek Hadis-i Kudside, “Kötülük edene iyilik eden, gelmeyene giden, uzak durana yaklaşan, yemek vermeyene yemek veren, en üstün olandır. Affedin, ayıp örtün, merhamet edin ki merhamete kavuşun! İnsanlara karşı iyi huylu olanı severim ve insanlara onu sevdiririm” buyurdu.   Edep ehli buyuruyor ki: Cömertlik insanın süsüdür. Af, en güzel bir ihsandır. Kerim aza şükreder, adi kimse, çoğu beğenmez. Kerim, sözünde durur, sözünde durmayanı da affeder. Herkesin verdiği eziyete, sıkıntıya katlanır, fakat hiç kimse ondan incinmez. Kendine söylenince razı olmayacağın sözü başkalarına söyleme! Başkalarının seninle nasıl konuşmasını istiyorsan, sen de onlarla öyle konuş! Özür dileyenin özrünü kabul et! Seni üzeni affet, ona iyi davran! Verdiğin sözü tut, ettiğin iyiliği gizle, başa kakıcı olma! Başkası için kuyu kazan kendi düşer. Halka ihsan eden, Haktan ihsan görür. Sana söz getiren, senden de söz götürür. (M.Name)   Dosta, düşmana, iyi, kötü, herkese, tatlı dil ve güler yüz göstermeli, fitne çıkarmamalı, düşman kazanmamalıdır. İnsanlara yapılacak en faydalı ihsan, en kıymetli hediye, tatlı dil ve güler yüzdür. İneğe tapanları görünce, ineğin ağzına ot vererek, düşmanlıklarına mani olmalıdır! Hâfız-ı Şirazinin, (Dostlara doğru söylemeli, düşmanları güler yüzle ve tatlı dil ile idare etmelidir) sözüne uymalı, af dileyenleri affetmelidir! Herkese karşı iyi huylu olmalı, yumuşak söylemeli, sert söylememelidir! Kimse ile münakaşa etmemelidir! Münakaşa, dostluğu azaltır, düşmanlığı artırır.   Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki: “Haklı iken de, münakaşayı terk edene, Cennette bir köşk verilir.” [Taberani] “Haklı da olsa, münakaşayı terk etmeyen, hakiki imana kavuşamaz.” [İ.Ebiddünya]   Öğretmen öğrenci ilişkisi   Öğretmen öncelikle ve özellikle; 1- Öğrenciye kendisini sevdirmeli. 2- Onu tenkit etmemeli, özellikle başkasının yanında hakaret edip mahcup etmemeli. 3- Hak ettiği notu esirgememeli.   Dinlemesini bilmek   Herkes genel olarak iltifattan hoşlanır, yaptığı işlerin takdir edilmesini ister, başarılarından bahsedilmesini sever. İnsanları tanıyabilmek için, önce kendimizi iyi tanımak lazımdır.   Kendimize nasıl muamele edilmesini istiyorsak, başkalarına da o şekilde muamele etmemiz gerekir. İnsanların çoğu, yaptığı hizmetleri, anlatmaktan zevk duyar. Tecrübelerle sabit olmuştur ki, güzel konuşmanın en kısa ve tesirli yolu, dinlemesini iyi bilmektir. Dinlemek konuşmaktan daha önemli bir meziyettir. “Söz gümüşse, sükut altındır” buyurulmuştur.   Karşımızdakini dikkatle dinleyip, “Evet... Demek öyle...” diyerek konuşmasını teşvik edersek, muhatabımız daha şevkle konuşmasına devam eder. Çünkü insanlar, boşalmak, deşarj olmak için, dertlerini anlatmak için arkadaş ararlar.   Bir insanın baş ağrısı, onun için hükümetin kurulmasından daha önemlidir. Karşımızdakilere konuşma fırsatı vermeliyiz! Kendisini dikkatle dinlediğimiz kimse de, “Beni anlayan biri çıktı” der, o da bizim konuşmamıza önem verir. Şu halde etkili konuşmanın yolu, başkasını dinlemesini bilmektir.   Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)