BİLGİNİN GÜCÜ

Allah'ın sübuti sıfatlarından biri ilimdir. İlim, bilmek demektir. “Bilmek” ise bütünüyle Allah'a aittir, yani Allah her şeyi bilendir. Bu nedenle ilimle ilgili Âlim (bilen), Alîm (her şeyi bilen), Allâm (gaybı, gizli saklı her şeyi bilen), A’lem (her şeyi en iyi bilen) gibi isimler edinmiştir. İnsanda da öğrenme yeteneği vardır, bilme ve öğrenme yeteneğine sahiptir ancak, kuvvet, konuşma, görme, işitme, akıl etme gibi yetenekler kadar cüz’îdir.  Bütün bu özelliklerin küllisine ve kaynağına sahip olan Yüce Yaratıcının, cüzi olarak insana bağışladığı yansımalarından ibarettir. Yaratılanlar içinde bilgi edinmek, öğrenmek ve öğrendiği bilgilerle eserler, sanatsal ürünler ortaya koymak insana mahsustur. Allah insana yaptığı büyük bir lütuf olarak öğrenme yeteneğini vermiş, kalemle yazmayı öğretmiştir. Alak suresinde insana kalemle yazmanın öğretilmesi Yüce Allah'ın büyük bir cömertliği olarak sayılmıştır. Kalem ilmin, öğrenmenin aracıdır, bilgilerin nesilden nesile aktarılması bu araç sayesindedir. Yazma yeteneği içinde okuma da vardır. Bir kimse yazabiliyorsa onu okuyabiliyor demektir. Gerçekçi ve hak olan bütün bilgilerin Allah'ın ilmi ile ilişkisi vardır. Herkes bilir ki, gündüz vakti bütün aydınlıklar güneşin etkisiyledir; güneş bulutların arkasında olup görünmese de, yansıyan ışıkları her yeri aydınlatır; güneşin görünmediği kapalı havalarda dahi odamızdaki aydınlığın yine güneş ışığından kaynaklandığını biliyoruz. Aynı şekilde insanın edindiği bütün ilimler, hatta araştırma ve çaba sonucu elde edilen tüm bilgiler, Allah'ın külli ilmiyle alakadardır, ondan yansımalardır. Onun için bilgide büyük bir güç gözlemlenmektedir, insan üzerinde büyük bir etkisi vardır. Bu etki, onun Allah'ın ilim sıfatından yansıma olduğunun kanıtıdır. Acıları dinmeyen, ağrı içinde kıvranan bir hasta, çoğu kez bilgisine inanılıp güvenilen bir doktora götürüldüğünde, daha onu tedaviye başlamadan ağrıların dindiği ve rahatladığı görülür. İşte bu, bilginin gücünden ve etkisinden kaynaklanır. Bu ve buna benzer durumları fark eden ünlü filozof Francis Bacon, "Bilginin kendisinde büyük bir kudret vardır." demekten kendini alamamıştır. Kendi Vücut ağırlıklarının 20 katı ağır yükleri taşıyabilen karınca her zaman insanın hayretini çekmiştir oysa insan ilim sayesinde icat ettiği alet ve makinalarla gücünün kat kat üstünde işler yapabilmektedir. Dağları delen, dağ gibi yükleri kaldıran, erişilmez yükseklikteki dağların üzerinden yol yapan araçlar ilmin ürünüdür. İlmin velileriyle üretilen kara ve deniz araçları geçmişte deve ve katırların taşıyamadığı tonlarca ağırlıkları taşıyabilmektedir. Yine ilim sayesinde geliştirilen mikroskop ve teleskop gibi aletlerle gözlerinin asla göremediği varlıklar görünür duruma gelebilmektedir. Keza asrın harikaları olarak görülen bilgisayar, uydu sistemleri, yayınlar, ses ve görüntü cihazları bütünüyle ilimle vücut bulmuştur. Bütün bunlar bilginin gücünü açıkça ortaya koymaktadır. Bilginin gücü kadar değeri de vardır. Eskiden beri bütün toplumlarda okuma yazma bilenler bilmeyenlerden daha değerli sayılırdı. Kur'an-ı Kerim, Kutsal kitapları olduğundan ve okuma yazma bildiklerinden dolayı Hristiyan ve Yahudilere, “ehl-i kitap” ismini vererek onları diğer kâfirlerden ayrı tutmuştur. İşte bu tutum, ilmin önemli aracı olan okuma yazmaya verilen değerin kanıtıdır. Sosyal bir gerçek olarak insanların meslekleri de ona ait bilgisi ile ölçülmektedir. Hangi meslek olursa olsun, bir mesleği yapan kimsenin değeri, onun bilgisi ile orantılıdır. Usta, hoca, öğretmen, doktor, sanatkâr gibi isimler, aslında sahip olunan bilgi unvanlarıdır. Bilgi büyük bir değer olduğu için, ilişkili olduğu şeylerin de değerini artırır. Örneğin, Topkapı müzesinde Hz. Ali (RA)’ın kılıcı bulunmaktadır. Bu kılıcın maddi değeri, demir ağırlığı karşılığı olarak eskicilerin verdiği ücret kadardır. Oya “Hz. Ali’ye ait oluşu” bilgisiyle o kılıç, paha biçilmez bir değerdedir.   Halk arasında anlatılan birçok versiyonları bulunan şu hikâye bilginin değerini göstermesi bakımından anlamlıdır: Bir adam ayakkabısını tamirciye götürür. Tamir yapıldıktan sonra borcunu sorar, tamirci, 100 lira olduğunu söyler. Ayakkabı sahibi bunu çok bulur itiraz eder: “Kullandığın malzeme ve çivi ancak 1 lira tutar, neden 100 lira istiyorsun?” der. Bunun üzerine usta şöyle cevap verir: “Evet, 1 lira malzeme ve çivinin parasıdır, 99 lira ise çiviyi nereye çakacağını bilmenin karşılığıdır.” Bilgideki bu tartışmasız güç ve değer, bilginin, her şeye gücü yeten ve bütün değerlerin asıl sahibi olan Yüce Allah'ın ilminden yansımalar olduğunu göstermektedir.