SEVGİNİN OLDUĞU YERDE NEFRET BARINAMAZ!

Öncelikle samimi olmalıyız. Kime karşı samimi olacağız? Her şeyden önce, ne isek o olarak görünmekle; samimi olduğumuzu ortaya koymalıyız ki, insanlara, çevremize güven verebilelim! Kıvırmadan, kandırmadan, sağa sola çekmeden; olduğumuz gibi görünmeye, göründüğümüz gibi de olmaya gayret edeceğiz. İnancımız ne ise, ona göre yaşayacak ve ikiyüzlülükten uzak ateşten kaçtığımız gibi uzak duracağız. Fikrimiz zikrimiz, zikrimiz fikrimizle aynı olacak. Yaratanımıza karşı samimi olacağız. Kul olduğumuzu unutmayacak ve üzerimize vazife olan, ubudiyyeti ifa edeceğiz. Sonra kendimize karşı samimi olacağız. Kendimizi kandırmayacağız. Ne demek, kendimizi kandırmamak? Her şeyden önce, her insan gibi bir insan olduğumuzu unutmadan; varsa makam ve kariyer gibi ünvanlarımız, onların gölgesine sığınıp insanlara asla tepeden bakmayacağız! Yani, tabir caize toprak gibi Mütevazı, güneş misali sıcak olmaya gayret edeceğiz... Hesabilik yerine, hasbilik prensibine riayet edeceğiz. Amacı araç, aracı amaç edinmekten; ateşten kaçar gibi kaçacağız!  Hata yapandan değil, hatadan nefret edeceğiz... Fütüvvet şuuru gereğince, Müslüman kardeşimizi kendi nefsimizden üstün tutup tercih etmeliyiz ki, merhamet ve sevgi toplumu meydana gelsin! Sevgi ve saygı ikliminin, toplumda oluşması için; kin ve nefrete mahal vermemeliyiz. Emin insan olma yolunda, elimizden gelen her gayreti sarfetmeli, komşu ve yol arkadaşlarımıza güvenli insan olduğumuzun intibaını vermenin çabası içinde olacağız... Alan el olmaktan ziyade, veren el olmaya çalışmalıyız!  İnsanların dış görünüşlerinden ziyade, onların fikir ve düşüncelerine odaklanmalı; batıla dalmış olanı varsa elinden tutmalı ve kavl-i leyyine ile yaklaşmalı, hakkı ve hakikati tebliğ etmeliyiz... İşte böylece, sevgi ve saygı toplumunun oluştuğu toplum ve ortamlarda, kin ve nefrete, husumet ve bananeciliğe yer kalmayacaktır! Peki, var mı böyle bir dünya? İman varsa, her zaman imkan da vardır... Sevgiyle kalın, Sevgiyle olun! 05. Aralık. 2022