ZORBALIK
Türkçe vikipedi' de zorbalık başlığı altında şu açıklamalar yazılı:
"Zorbalık; psikolojide ve hukukta, daha üstün konumda ya da güçlü olanın karşısındakini -genellikle istediklerini yaptırmak amacıyla- etkilemesi, ezmesi ve gözünü korkutması.[1] Bu durum, doğrudan sözlü veya fiziksel tacizi içerebileceği gibi isteksiz birini zorla ikna etmek, tehdit ederek ya da manipüle ederek istediklerini yaptırmak gibi daha üstü örtülü yöntemleri de kapsar."
İslam; zorbaları, zorbalığı, büyüklenmeyi, kaba sabalığı hoş görmez. Güzel sözü, güzel üslubu tercih eder ve önceler.
İslam, başka dine mensup olanları değil, zalimleri düşman olarak görür.
Gelip yanında secdeye kapansa bile.
Zorba, haksızlık yapan, fitne çıkaran, insanlık dışı eylemlerde bulunan, bozgunculuk yapan, işgalci, işkenceci, talancı, sömürücü her türlü eylemi, kişiyi, grubu, ümmeti, örgütü, toplumu, devleti, yapıyı, sistemi, tezgahı düşman ilan eder ve iman edenlere; bu durumu düzeltmek için savaş dahil her türlü çaba ile mücadele etmelerini emreder.
Zorbalıkla mücadele farzdır.
İslam zorbalarla mücadelede bile önceliği güzel ve yumuşak söze, güzel davranışa, akla hitap etmeye, diyaloğa verir.
"Sen ve kardeşin birlikte âyetlerimi götürün. Beni anmayı ihmal etmeyin.
Firavun'a gidin. Çünkü o, iyiden iyiye azdı.
Ona yumuşak söz söyleyin. Belki o, aklını başına alır veya korkar.
Dediler ki: Rabbimiz! Doğrusu biz, onun bize aşırı derecede kötü davranmasından yahut iyice azmasından endişe ediyoruz.
Allah buyurdu ki: Korkmayın, çünkü ben sizinle beraberim; işitir ve görürüm.
Haydi, ona gidin de deyin ki: Biz, senin Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını hemen bizimle birlikte gönder; onlara eziyet etme! Biz, senin Rabbinden bir âyet getirdik. Kurtuluş, hidayete uyanlarındır." Taha: 42-47 Tarihin her döneminde zorbalar/zalimler ve mazlumlar/müminler; düzeltmekten/iyilikten ve yıkmaktan/bozgunculuktan yana olanlar; adaletten/barıştan ve savaştan/şiddetten yana olanlar vardı ve bugün de var.
Başka bir ifadeyle tarihin her döneminde ve bugün de Firavun’lar ve Musa’lar vardır. Sihirbazlar da, yılanlar da, asa’lar da vardır. Bu, Allah’ın kıyamete kadar devam edecek olan kuralıdır.
Biz inananlar genel anlamda Kuran’ a ve yeri gelince de kıssalara bakarak ilkeleri belirlemeye, dersler çıkarmaya çalışır ve bulunduğumuz/dünyanın bulunduğu halin hangi dönemle benzeştiğini idrak etmeye çalışırız.
Ancak bugün çok farklı ve komplike bir durum var. Şöyle ki; bugün ki durum herhangi bir çağ/dönem ile benzeşmiyor, en azından en çok çıkan bir veya iki hususla sınırlı değil. Kötülüklerin, kötü yöntemlerin sadece biri veya ikisi aktif değil, günahların sadece biri veya ikisi ön planda değil…
Bugün bütün kötülükler, bütün şeytan/lık/lar, bütün Firavunlar, Nemrutlar, Hamanlar, Karunlar …aynı zaman diliminde faal durumdalar ve dünden farklı olarak küresel düzeyde örgütlüler, planları ve projeleri var ve gelişmiş teknolojileri, farklı donanımları, farklı araçları, farklı teknolojileri kullanabilen personelleri var ve farklı, daha karmaşık yöntemler kullanıyorlar ayrıca hiçbir kural tanımıyorlar.
Bu eşgüdümlü sistemin adını koymak, onu tanımak, işleyiş şeklini çözmek yeryüzünde yaşayan ve bu küresel sistemin mağdur ettiği tüm insanların ve aslında insanlığın öncelikli işi olmalıdır. Zira bu sistem, bir an olsun doymana, ağırlıklarını/zincirlerini bir kenara koyarak kendini dinlemene, gözlem yapmana, düşünmene, olup biteni anlamaya girişmene ve sorgulamana müsaade etmiyor, etmeyecek de.
Zorbalıkla ilgili sorun zorbalardan kaynaklanmıyor, insanların zorbalara tavrından kaynaklanıyor. Yani zorbaların/zorbalığın olması, zulmün olması değil; insanların gizli hatta açık rızası ve desteği; sorunun devam etmesini ve kurumsallaşmasını sağlıyor.
Bu desteğin nedenlerinden biri zorbaların oluşturduğu algıya inanmak, çözüm dediği planı kabullenmek, başka bir seçeneğin mümkün olmadığına ikna olmak …
Bazen zorbaların konjonktürel olduğu da oluyor. Toplum, çözümün zorla ve güçle sağlanabileceğine ikna edilebiliyor veya ağırlaşmış sorunlara çözüm öneren projeler zorbaca olmayan bir profille sunulabiliyor, zorbalık ardından alenileşebiliyor ancak genel anlamda güce eğilim gibi bir durumun da ne olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bu yüzden Allah, zalimlere yakınlık, eğilim göstermememiz konusunda ‘ateş size de dokunur’ diye uyarıyor.
Zorbalık artık Hitler veya Saddam gibi motifler üzerinden irdelenemez. Zorba profillerdir bunlar ancak bu yaklaşım eksik ve yanıltıcı. Esas bugünün zorbaları çok naif ve onlar da sizinle birlikte zorbalığa karşı olduklarını, barışçıl ve düzeltici olduklarını söylerler, sizinle birlikte ibadet ederler, komiklik ederler, esprili ve düzgün giyimlidirler, sempatiktirler, duygularınızı okşarlar…
Zorbalığa, sistemsel olduğunu merkeze alarak ve zihniyet bağlamında yaklaşmalı. Bu olguya ilkesel yaklaşmalı; adaleti, vicdanı, dikkati, matematiği ve istatistiği, tarihi, ahlakı zemin yaparak resmi okumaya çalışmalı. Zorbanın yanında iseniz; zorba ile mücadele edemezsiniz.
Onlara “Yeryüzünde düzeni bozmayın” denildiğinde, “Hayır, biz ıslah edenleriz” derler.
Zorbalık güç ile başlar. Güç, duygu ve düşünceler üzerinde etkilidir. İnsan ruhunun kimyasını değiştirebilen potansiyeli vardır ve bu, fıtridir.
"Gerçek şu ki, insan azar, kendini yeterli gördüğü için
Oysa dönüş, sadece ve sadece Rabbinedir."
Alak:6-7 Bugün küresel zorbalığın adı Emperyalizm' dir.
Ve Emperyalizm, kitleler üzerinde en büyük yıkımını Kapitalizmle yapmaktadır. Neredeyse bütün savaşları, işgalleri, soykırımları, darbeleri, terörist saldırıları, tekelleşmeleri, küresel soygunları küresel ölçekli doğa tahribatlarını, küresel abluka ve yaptırımları, küresel soygun ve haydutlukları, işkenceleri, küresel sapkınlıkların ve ahlaksızlıkların dayatılmasını...bu bağlamda yapar.
Zorbalık en büyük şiddettir.
Küresel şiddet ise insanlık suçudur.
Mesela ABD' nin 2011' den bu yana sadece Suriye'den çaldığı petrol ve buğdayın 100 milyar doları bulduğu, Gazze' nin tamamının on yıllardır bir açık hapishane olması, Yemen' de her gün onlarca çocuğun, uygulanan yaptırımlardan dolayı açlık ve ilaçsızlıktan ölmeleri, İsrail'in gayrimeşru olarak var olmaya devam etmesi ve her gün birkaç Filistinli'yi öldürmesi...de bu bağlamdadır.
Ukrayna'da yakılan ateş, öncesinde Irak, Afganistan Suriye, Libya...
Küresel zorbalığın önceki ve devam eden bozgunculuklarını ve suçlarını saymakla bitirmek mümkün mü?
Zorbalığın kınanmadığı hatta sempatik gösterildiği toplumlarda zorbalıkla mücadele etmek etkili olmaz. Zorbalığın dışlanması ve zorbalığa maruz kalmanın onur kırıcı bir his yaratması gerekir. Yani ancak şerefli insanlar zorbalığa karşı direnç gösterebilirler.
Gücünden dolayı zorbaya eşitliği bozan bir manevra alanı tahsis edilmesi, böyle bir konum verilmesi şirktir. Allah’ a ait olan hiçbir tasarruf ve sıfat başka bir varlığa tanımlanamaz. Bu açıdan bakıldığında; zorbalığın itikadi bir yönü olduğu da açıkça görülmektedir. Bu bağlamda bir zorbanın hem de Müslüman /mümin olabileceği veya bir müminin zorba olabileceği yaklaşımı sağlıksız olur.
Zorbalığı, sistemsel olarak yenebilmenin yolu; onu lokal zorbalığa ve kişi/grup/yapı zorbalığına karşı bilinçli tepkiler verebilen bir toplum kurmaktan geçer…
André Maurois’ e ithaf edilen güzel bir cümle, bir tespit her şeyi özetliyor: “Ahlakı zayıf, terbiyesi kıt toplum; içindeki zorbalara ve soygunculara hayranlık duyar!!!”
“Bir Duruşu Olmalı İnsanın; Bir Bakışı, Bir Anlayışı, Bir Aşkı, Bir Davası Olmalı” diyor CahitZarifoğlu. Aslında toplumların da.
Zorbalığa karşı ne yapılacağı her yönüyle Kuran' da belirgindir ve bu, peygamberlerin önderliğinde ve rehberliğinde gerçekleştirmiştir.
Musa, Firavun'a gitti. Herkesin çekindiği, Rabblik iddiasında bulunan zorbaya gitmişti.
"Firavun' a git! Çünkü o çok azdı." Naziat: 17
Rabbani yol bellidir. Zorbalığın alaşağı edilmesi Rabbin ögretisiyle mümkündür.
Korkmadan, Allah'a dayanarak ve onun gösterdiği yoldan giderek.
Çokça yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp leke süren, ikiyüzlülük edip, durmadan sürekli söz götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, saldırgan olup hakları çiğneyen, günaha gömülmüş, kaba saba zorbaya, bunların ötesinde şerefsiz ve soysuz olan hiçbir kimseye, mal ve oğulları var diye, sakın boyun eğme.
Kalem: 10-14 Yeryüzünün şerefli insanları/toplumları zorbaları alkışlayıp onlara itaat etmez. Onlara gider. Onlardan korkmaz. Allah'ın, şerefsiz ve soysuz dediği kişi ve odaklara, mal ve oğulları var diye, nükleer silahları var diye, gelişmiş teknolojileri medyaları var diye...boyun eğmez.
Yol budur. Çözüm budur.
Ve ne mutlu ki; günümüzde bunu yapanlar var.
Musalar var, Harunlar var, Aliler var, Hüseyinler var.
Allah ayaklarını sabit kılsın.
Selam ve dua ile.