KENDİMLE SAVAŞ

  Günlerdir evde. Yıllık izin. Dinlenmek güzel. Bir hafta kitap fuarında. Satışlar iyiydi. Elimdeki tüm kitaplar bitti. Sağolun kıymetli okuyucular. Kitap muhatabını bulunca memnun oluyor insan. Alanların hepsi okur mu, sanmıyorum. Bir kişi bile okusa, bir kişi bile anlasa yeter. Ama insanoğlu bu. Binlerce insan tarafından binlerce defa okunmak istiyor.  Günlerdir kitap okuyamıyorum. Bazen aylarca serseriyane okurum, bazen günlerce okuyamam. Serseriyane okumaları genellikle feci bir baş ağrısı veya başka bir hastalık takip eder. Bir alanda kalmak en doğrusu. İlahiyat, edebiyat veya felsefe. Hepsine el atmak, hepsini merak etmek bir entelektüel hastalığı. Belki kibir olarak okunur ama ne yapayım, yıllardır bu hastalık bırakmadı yakamı. Kızım babasını öğrencilere tanırken gururla "babam yazar, edebiyatçı, sanat tarihçisi, müze araştırmacısı, arkeolog, gazeteci, memur" diyormuş. Ruhumun Masalı Şehr-i Urfa'nın üçüncü baskısını yapacağız nasipse. Şimdilik en çok okunan ve satılan kitabım bu. İlk göz ağrım. Mustafa Kutlu ve İsmail Kara geleceğe kalacak kitabın bu demişlerdi. Bilmiyorum. Eklemem gereken birkaç yazı var. Onun üzerinde çalışıyorum. Gelenek Yayınları ve Ensar Yayınları arasında bir tercih yapmam gerekiyor. Henüz bir karar veremedim. İdealim kitaplarımın İletişim veya Yapı Kredi yayınlarından çıkması.  Dışarda saatlerdir yağan güzel bir rahmet. Gün boyunca öylece oturuyorum. Hiçbir şey yapamıyorum. Parkta yürüyüş yapayım dedim, olmadı. Soğuk, fırtına, yağmur izin vermedi. Kulak ağrısı nüksetti yine. Lanet olsun! Hayatım rahatsızlıklarla, hastalıklarla geçti. Yeknesaklık. Yeni yıla girmek üzereyiz. Bir yıl daha maziye karıştı. Neler yaptım? Okunan yirmi beş kitap, kaleme alınan yüzlerce lüzumsuz yazı, sadık ve vefakar bazı okuyucuların kıymetli intibaları. Ekonomik sefalet devam ediyor. Benim için değil sadece, birçoğumuz için.  Birkaç hafta sosyal medyadan uzaklaşayım diyorum, olmuyor. Bağımlılık yapmış. Onunla yatıyoruz, onunla kalkıyoruz. Elektriğin, televizyonun, internetin, telefonun henüz icat edilmediği bir devirde dünyaya gelmiş olsaydım keşke! Gerçi o devirlerin de kendilerine göre bir sürü rezilliği vardı. Bazı okuyucular "hocam herkesi eleştiriyorsunuz ama kendinizi görmüyorsunuz" diyor. Kendimi herkesten daha çok eleştirdiğimi kitaplarımı ve yazılarımı okuyanlar biliyor. Bir manada bütün yazı hayatım kendimi eleştirmekle, kınamakla, tahlil etmekle, kritik etmekle, tanımaya çalışmakla kısacası kendimle savaşmakla geçti diyebilirim. Ve bu savaş hala devam ediyor.