UMURSAMA EŞİĞİMİZ

  Yıllardır deprem uyarıları yapıldı fakat umursama eşiğimizin yüksekliği nedeniyle kaale almadık. Naaşları enkazların altında bulduk ve topladık. Günlerdir sel uyarıları yapıldı fakat yine umursama eşiğimizi aşamadığı için köprü altında ve dere kenarındaki evlerin giriş katlarında balçığa şiş batırarak naaşları bulduk ve topladık. Yıllardır liyakat gözetmeyen kurumların boşu boşuna devasa bütçeler kullandığına şahit olduk ve seslendirdik fakat şehir halkı olarak umursama eşiğimizi aşamadı. Hatta umursama eşiğimizi aşmak şöyle dursun, üstüne bir de desteğe devam ettik. Dönelim yaşanan acıların sonrasına; Felaketten sonra yetkililer dedi ki; “dere taştı” Peki dere nereye taştı?  —Bizim ona tayin ettiğimiz daracık arkın dışına taştı. Yani bizim “dere ancak bu kadar olur” diyerek iki kenarına duvar yaptığımız “ark” kendisine yetmedi. Derenin yatağı çok daha geniş iken biz “sana bu kadar yatak çok, sıkış biraz hele” demiştik. —Peki biz niye bir kaç metre genişliğinde ark yapıp “işte burası dere yatağı olarak yeterlidir” dedik? —Çünkü kıyısını gecekondularla doldurmuştuk. O konduların önüne yol lazımdı ve o evlerin diğer tarafı, yol yapılamayacak kadar sık ve çarpıktı. Peki, yol için boş yer neresiydi? —Tabiki dere yatağıydı. Hemen o yatağı iyice daraltıp, iki yanına yol yaptık asfalt döktük ve hiç vakit kaybetmeden o mahalleden oy istedik. —“Bakın sel olduğunda buradaki ilk kurbanlar siz olursunuz” demek yerine “siz bana oy verin asfalt kurban olsun size” dedik. Tabi artık deremizin yatağı nerdeyse “tek kişilik yatak” boyuna kadar düşmüştü. Çeşitli kurumlar “sel geliyor” diye uyarı yaptı. Biz, oy depomuza dönüp “alt katları 2 günlüğüne boşaltın” demedik. Çünkü oralar depoydu. Ha oy deposu, ha su deposu. Çok fark yoktu bizim gözümüzde. Suyun boğma, cana mal olma etkisi mi? İşte onu düşünmedik. Onun için asgari düzeyde de olsa biraz öngörü gerekliydi.  Ama bakın hatırsız değilizdir. İtinayla taziyelerine gideriz. Derin teessür duyduğumuzu belirten twitler de atarız. Evsiz kalanların gece sokak ortasında ateş yakıp ısınmaya çalıştıklarını görürsek, cipimizden inip sarı çizmemizi giyeriz, yanlarına gider bir kaç poz fotoğraf da çekip paylaşırız. Dedim ya hatırsız değilizdir.    Zihinsel, kişisel ve kentsel dönüşüm yaşamak dileğiyle…