GÜNAH İŞLEYENİN ORUÇ TUTMASI DOĞRUMU?

Muhterem Kardeşlerim…. Bazı kimseler, günah işleyenlerin oruç tutmasının doğru olmadığını, çünkü kabul olmayacağını ve boşuna aç kalmış olacaklarını söylüyorlar. Efendim; “Namaz kılmayan, içki içen, açık gezen veya başka günah işleyen, boşuna oruç tutmamalı” söz doğru değildir ve dine aykırıdır. Birkaç günah işleyenin, diğer günahları da yapması gerekmez. Hem oruç tutup hem de günah işleyen kimse, oruç tutmakla hâsıl olan büyük sevaba kavuşamaz, fakat âhirette, niçin oruç tutmadın diye hesaba çekilmez. Oruç borcunu ödemiş olur, hatta orucun bereketiyle diğer günahlardan da kaçma imkânı olur. İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki: “Bütün günahlara tevbe edip hepsinden kaçmak büyük nimettir. Bu yapılamazsa, bazı günahlara tevbe etmek de nimettir. Bunların bereketiyle belki bütün günahlara tevbe etmek nasip olur. Bir şeyin bütünü ele geçmezse, hepsini de kaçırmamalı.”  Namazın dinimizdeki yeri, oruca göre daha önemliyse de, bir kimseye namaz kılmadığı için, “Oruç da tutma” denmez. Aksine, “Namaz kılamıyorsan, orucu bari terk etme” denir. Namaz kılmamakla büyük bir günaha giren kimse, oruç tutmazsa günah miktarı daha da çok artar. Efendim; Birkaç günaha müptela olan kimse, birinden vazgeçmek isterse ona, “Diğerlerini bırakmadığına göre, bu günaha da devam et” denmez. Günah miktarı ne kadar azaltılırsa, o kadar iyi olur. Allah’tan korkup bir günahtan vazgeçmek iman alametidir. Hadis-i Şerifte, “Ömründe bir defa Allah’ı anan veya Ondan korkan Müslüman, Cehennemden çıkar” buyuruldu. (Tirmizi)  Günah işleyen, Oruç tutuyor veya Zekât veriyorsa, “Aman bunları bari bırakma” demelidir! Bu ibadetleri de yapmazsa, dinden tamamen uzaklaşabilir. Korkutmaktan çok, müjdeleyici olmak gerekir. Peygamber Efendimiz, “Allah’ın rahmetinden ümit kestirip, dinden nefret ettirenlere lanet olsun! Kolaylaştırın, güçleştirmeyin” buyurdu. (Buhari)  Bir genç, Peygamber Efendimize, “Şu üç günahı bırakamıyorum” dedi. O üç günah, yalan, zina ve içkidir. Resulullah Efendimiz, “Bu üç günahtan yalanı benim için bırak” buyurdu. O genç, kabul edip gitti. Daha sonra, diğer iki günahı işlemek isteyince, “Bu günahları işleyip Resulullah’ın karşısına çıkınca, ‘Ben işlemedim’ desem yalan söylemiş olurum. Eğer işlediğimi söylersem, beni cezalandırır” diye düşündü. Diğer iki günahtan da vazgeçti. (Şir’a)  Kelime-i Şehadeti dil ile söyleyip kalb ile de tasdik eden Müslüman’dır. Günah işleyen, Müslümanlıktan çıkmaz. Bir Hadis-i Şerifte buyuruldu ki: “Cebrail aleyhisselam, ‘Ümmetine müjde ver ki, müşrik olarak ölmeyen Cennete girer’ dedi. Ben, ‘Zina ve hırsızlık eden de mi Cennete girer’ diye üç defa sordum. ‘Evet, zina ve hırsızlık eden de Cennete girer’ dedi. Daha sonra, ‘İçki içse de, yine sonunda Cennete girer’ dedi.” [Buhari]  Bu, Ehl-i Sünnet itikadıdır. Günahları hafif görmek değildir. Bu inanış, insanı günaha sevk etmemeli! Her günah, kalbi karartır, insanı küfre sürükleyip Cehennemde ebedi kalmaya sebep olabilir. Her günahtan kaçınmalı, çünkü Allah’ın gazabı günahlar içinde saklıdır. Belam-ı Baura, çok ibadet eden büyük bir Âlimken, bir günah yüzünden imansız öldü. Günah işleyen hemen tevbe etmelidir! (K.Saadet)  Efendim; Bu konuda İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Mübarek Ramazan ayı, çok şereflidir. Bu ayda yapılan, nafile namaz, zikir, sadaka ve bütün nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda bir oruçluya iftar verenin günahları affolur. Cehennemden azat olur. O oruçlunun sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O oruçlunun sevabı hiç azalmaz.  Bu ayda, emri altında bulunanların, işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolur, Cehennemden azat olur. Ramazan-ı Şerif ayında, Resulullah, esirleri azat eder, her istenilen şeyi verirdi. Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer.  Bu ayı fırsat bilmeli, elden geldiği kadar ibadet etmelidir. Allahü Teâlâ’nın razı olduğu işleri yapmalıdır. Bu ayı, ahireti kazanmak için fırsat bilmelidir.  Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce Müslüman affolur, azat olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Allahü Teâlâ, bu mübarek ayda O’nun şanına yakışacak, kulluk yapmayı ve Rabbimizin razı olduğu, beğendiği yolda bulunmayı, hepimize nasip eylesin! Âmin. (Mektubat ,1.c. 45.m.)  Açıktan oruç yiyen, bu aya hürmet etmemiş olur. Namaz kılmayanın da, oruç tutması ve haramlardan kaçınması gerekir. Bunların Orucu kabul olur ve imanları olduğu anlaşılır. Ramazan-ı Şerifte, oruç tutmak çok sevaptır. Özürsüz Oruç tutmamak büyük günahtır. Hadis-i Şerifte, “Özürsüz, Ramazanda bir gün Oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu Oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü sevaba kavuşamaz” buyuruldu. [Tirmizi]  (Ama Orucu kazaya bırakmayı mubah kılan dînî bir mazeret varsa, o zaman Ramazan Orucunu kazaya bırakmak günah olmaz.)  Allahu Teala cümlemizi namazını kılan, orucunu tutan, sadaka ve zekatını verebilen, ibadetlerini geciktirmeden yerine getiren kullarından eylesin. (Amin)