KADİR GECESİ

Yıllar önce uzak bir memlekette bilge bir adam yaşıyordu. 5 oğlu vardı ama oğulları kendisine çekmemişti, tembeldiler. Babalarının bu husustaki nasihatlerini de dikkate almıyorlardı. Tembeller ahmak olur, öğütleri dinlemezler. Günlerden bir gün bilge adam hastalandı. Epey de yaşlanmıştı. Adam bu hastalıktan kalkamayacağını anladı. Çocuklarının tembelliklerini düşünüp tedirgin olmaya başladı. Kendisi vefat edince bu oğulların hali ne olacaktı. Tembelliğe alışmış ve nasihatlere da kulak tıkayan bu zavallıları zor günler bekliyordu. Adam oğullarını etrafına topladı ve onlara şöyle dedi: “ Çocuklar, benim ölümüm yaklaştı, bu hastalıktan kurtulabileceğimi sanmıyorum. Size bir sırrımı açıklayacağım. Vaktiyle şu tarlamızda bir küp altın gömmüştüm. Şimdi hangi noktaya gömdüğümü hatırlamıyorum. Ancak bu tarlada oldukları kesindir. Ben öldükten sonra bu tarlamızda o altınları arayıp bulun!” Birkaç gün sonra adam vefat etti. Çocukları, babalarıyla ilgili gerekli tüm görevleri yaptıktan ve taziye de bittikten sonra, babalarının bahsettiği altınları aramak için işe koyuldular. Tüm kardeşler toplanıp önce tahmin ettikleri yerleri kazmaya başladılar. Ancak sonuç alamadılar. Birçok noktaları kazdılar ama hazine ile ilgili herhangi bir ipucuna bile rastlamadılar. Tüm tarlayı, her noktasını kazmaya karar verdiler. Hazineyi bulma hırsı onları aralıksız çalıştırıyordu. Ancak altınlar ortada yoktu. Tarlanın her tarafını kazdıkları halde altınları bulamadılar. Büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar. Babalarının bahsettiği altın küpünü birilerinin bulup çıkardığını düşündüler. Üzgün bir şekilde beklerken akıllı olan kardeşleri şu teklifi yaptı: “Kardeşlerim, tarlanın her tarafını kazdık, hazır çift sürülmüş durumdadır, toprağı düzleyip ekelim, belki iyi bir ürün alırız.” Diğer kardeşler de uygun buldu. Tarlanın toprağını düzlediler ve ektiler. O yıl çok iyi bir ürün elde ettiler. Emek karşılığı ele geçen kazanç çok tatlı geldi, büyük bir mutluluk yaşadılar. Bu sevinç onlara çalışma hevesi verdi. Tembelliklerinden eser kalmamıştı. Tarlalarını ikinci kez ektiler ve artık tarlayı sürme, ekip biçme çalışmaları devam etti. Kazanç elde ettikçe çalışma şevkleri artıyordu. Birkaç yıl içinde önemli miktarda altın kazandılar. Bir gün toplanıp altınlarını sayıp bölüşmek istediler. Bir küpten fazla altın kazanmışlardı. O akıllı kardeşleri dedi ki: “Kardeşlerim, bakınız, bir küp altın kazandık, babamızın bahsettiği altınlar bu olmalı. Bu tarlamızdan elde etmedik mi? Babamız da tarlada saklı olduğunu söylemişti. Biz tarlayı ekip biçerek, ürününü satarak bu altınları bulduk. Bence babamın bahsettiği hazine budur, hazineyi bulduk!” Diğerleri de bunu tasdik ettiler. Bu misalin dürbünüyle Ramazan-ı Şerif’e ve Kadir gecesine bakalım.  Cenab-ı Hak, bin aydan daha hayırlı olan büyük bir hazine hükmündeki Kadir gecesini Ramazan içinde gizlemiştir. Hangi gece olduğunu da açıklamamıştır. “Ramazanın içinde arayınız” denilmektedir. Yaklaşık seksen yıllık bir ömür hükmündeki Kadir gecesini bulmak ve istifadesine nail olmak için Ramazanın her gecesini Kadir gecesi olarak değerlendirmek durumundayız. Gizlenmesinin asıl hikmeti budur. Her ne kadar Hanefi Mezhebi Kadir gecesini Ramazanın yirmiyedinci; Şafii mezhebi yirmibirinci gecesi olarak belirlemişlerse de bunların tamamı kesinlik ifade etmeyen kanaat ve tahminden ibarettir. Kadir gecesiyle ilgili 40’tan fazla görüş vardır. Bunların tamamı da hadis rivayetlerine dayanmaktadır. Örneğin Buhari’nin rivayetinde “Kadir gecesi Ramazanın 24. Gecesidir.” denilirken, Ebu Davud’un naklettiği rivayette “27. Gecedir” denilmiştir. Bu rivayetlerin tümünü birlikte değerlendirdiğimiz zaman şu te’vile ulaşmamız mümkün olur: Kanaatimizce Kadir gecesi saklıdır, Ramazan’ın içinde gizlidir, isterseniz belli gecelerde arayın isterseniz tümünde ya da bir kısım gecelerinde arayın; ne kadar arasanız, ibadet açısından ele geçen kâr o olacaktır. Yani Kadir gecesini aradığınız oranda elde edebilirsiniz. Bu nedenle en az son on günü içinde aramak lazımdır. Yalnız 27. Geceyi kesin olarak Kadir gecesiymiş gibi düşünüp başka gecelerine aldırmamak yanlıştır. Peygamber (ASV)’a “Kadir gecesi hangi gecedir?” diye sorulması üzerine, bir yıl 24, diğer bir zamanda 27, başka bir yıl için 17. Gecelerini belirtmesi, sorulduğu yıla ait Kadir gecesinin o geceye tevafuk etmiş olabileceğindendir. Çünkü bir görüşe göre Kadir gecesi, Ramazandan ayrı olarak dönmektedir. Her yıl Ramazan günleri on gün öne alınmakla değiştikleri gibi, Kadir gecesi de Ramazan’ın içinde ama ondan bağımsız olarak dönmektedir. Evet, Ramzan-ı Şerif büyük ve çok verimli kutsi bir tarla hükmündedir. Bu aydaki ibadetlerin sevabı birden ona, yüze hatta bine çıkar. Ramazan dışındaki zamanlarda Okunan Kur’an’ın her bir harfinin 10 sevabı olduğu halde Ramazanda her bir harfine bin sevap verildiğini hadis-i şerif bildirmektedir. İşte bu gayet verimli tarlada Kadir gecesi hazinesi saklı tutulmuştur. Bu hazineyi misaldeki adamın çocukları gibi her mümin aramalı, bunun için de her geceyi Kadir gecesiymiş gibi düşünerek değerlendirmeli. “Kadir gecesini Ramazan’ın son on gününde arayınız” hadis şerifi de tüm Ramazan gecelerini Kadir gecesi olarak değerlendiremeyenler için bir fırsattır ve hiç olmazsa son on günü değerlendiriniz, mesajını vermektedir. Kadir gecenizi tebrik ederim.