REFERANS NOKTASI DEĞİŞEN BİR SEÇİM
Bir çok seçimde, seçmenin oyunu belirleyen ana referans noktası “kimi seçeceğine karar vermek” olarak gözlenir.
Bu yöntem, olağan bir yöntemdir.
Ancak içinde bulunduğumuz seçim süreci, seçmenin biraz farklı yöntemle ya da referans noktasını değiştirerek karar verdiğini gösteriyor.
Yani, seçmenin oyunu hangi yönde kullanacağına dair karar alma yöntemini, olağandışı bir yöntemle şekillendirdiğini görmekteyiz.
Bir çok kesimden edindiğim izlenime göre bu seçimde insanlar, kime oy vereceğine karar vermekten ziyade “kime oy vermeyeceğine karar vermiş” haldeler.
Şimdi bu gözlem ve analizimizi örneklerle biraz açalım;
—Bir kesim; “mevcut iktidara oy vermeyeceğine karar verdiği için” muhalefete oy verecek. Muhalefetin durumu onu pek ilgilendirmiyor çünkü muhalefeti tercih etmekten ziyade, mevcutu tercih etmediği için oyunu o yönde kullanacak.
—Bir kesim; “kesinlikle sol partilere oy vermem, mevcuttan memnun olsam da, olmasam da…” diyerek, kime oy vermeyeceğine karar verdiği için mevcut iktidara oy verecek. Mevcut iktidarın durumu onu pek ilgilendirmiyor çünkü mevcutu tercih ettiği için değil, muhalefetin dünya görüşünü tercih etmediği için oyunu mevcut iktidardan yana kullanacak.
—Bir kesim; şehrindeki milletvekillerine oy vermemeye karar vermiş. O yüzden, tercih ettiği ittifakın cumhurbaşkanı adayına oy verecek fakat milletvekili listesine oy vermeyip, ya küçük partilere ya da karşı tarafın milletvekili listesine oy verecek. (Bu kesim özellikle Anadoluda azımsanmayacak kadar fazla)
—Bir kesim; hiç kimseye oy vermemeye karar vermiş. Bu kesimin kararı, her seçimde olan bir eğilim gibi gözükse de, bu seçimde biraz farklı. Yani tatile gitmek istediğinden ya da öztembelliğinden dolayı değil de “inadına sandığa gitmeyeceğim” dediğinden dolayı.
Bir çok çevreyle diyaloğu olan, sosyal ve ayık kimselerin rahatlıkla müşahade edeceği üzere bu seçim, özetle;
“Seçmenin kime oy vereceğine karar vererek şekillendirdiği bir seçim değil de, kime oy vermeyeceğine karar vererek şekillendirdiği bir seçim” olacak.
Bunun gibi seçimler az olsa da, yok değil. Bu tip karar verilen iki seçime daha bizzat şahit oldum;
Biri; 3 Kasım 2002 Türkiye genel seçimi,
Diğeri; 14 Aralık 2003 KKTC genel seçimiydi.
Bu yazıyı kaleme aldığım gün itibarıyla 14 Mayıs genel seçimine daha 9 gün var. Siyaset için kısa bir süre değil.
Dolayısıyla her türlü ihtimale kapıları kapatacak şekilde konuşmak ve yazmak için henüz erken olduğundan tedbir paragrafını da yazıma eklemeliyim diye düşünüyorum.
—Tüm dinamikler, kalan 9 gün için aynen devam ederse, yukarıda bahsettiğim referans noktası, büyük ölçüde geçerli olacaktır. Herhangi bir tarafın toplum nezdinde “büyük bir yol kazası” sayılabilecek bir handikap yaşamaması halinde, seçimin sonucu bu yöntemle belirlenen oylarla şekillenecek gibi gözüküyor.
Her ne olursa olsun, hayırlara vesile olsun diyerek,
iyi bir hafta diliyorum.