ZİLHİCCE ORUCU

Sahip anlamındaki “zi” ve hac Kabeyi ziyaret etmek olan hac anlamındaki “hicce” kelimelerinden oluşmuş bir terkiptir. Kameri yılın son ayıdır. İslam öncesinden beri bu ayda hac yapıldığı için “Hac sahibi” anlamında Zilhicce adını almıştır. Ayrıca haram ayların (Zilkâde, Zilhicce, Muharrem, Receb) ikincisidir. Hem hac ibadetlerinin bu ayda yapılması, hem haram aylardan biri olması Zilhicce’yi İslami bakışla da değerli kılmaktadır. Bir kısım tefsirlerde Fecr suresindeki “Ve’l-Fecri ve leyalin aşrin: Şafak vaktine ve on geceye yemin olsun!” ayetlerde yemin edilen on gecenin, Zilhicce’nin ilk on gecesi olduğu belirtilmiştir. Kimisine göre “Ve’l-Fecri” yeminiyle kurban bayramı sabahı kastedilmiştir. Ancak bu on gece ile ilgili olarak, Muharrem ayının ilk on günü yahut Ramazan’ın son on günü olduğu şeklinde yorumlar da yapılmıştır. Kur’an-ı Kerim haram aylarla ilgili şu uyarıyı yapmaktadır: “Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. Bu dosdoğru bir dindir. O aylarda kendinize zulmetmeyin.” (Tevbe,36.) Haram aylarda, konulan ilahi yasakları çiğneyerek kendinize zulmetmeyin, şeklinde anlaşılır. Zihicce’nin de bu aylardan biri olması itibariyle bu ilahî uyarının kapsamı içindedir. Zilhicce orucuyla ilgili olarak farklı rivayetler vardır. Hz. Aişe (RA): "Resulullah (ASV)'ı Zilhicce’nin on gününde oruç tutarken hiç görmedim." demiştir. (Ebu Davud, Sıyam, 62, Hadis no: 2439) Tirmizi’nin yine Hz. Aişe’den gelen rivayeti: “Peygamber (ASV)’ı Zilhicce’nin on gününde hiç oruçlu görmedim.” şeklindedir. (Tirmizi, Savm, 51, Hadis no: 756.) Ancak, Peygamber (ASV)’ın hanımlarından birine dayandırılarak Resulullah’ın Zilhicce orucunu tuttuğu rivayet edilmiştir: “Resulullah (ASV)’ın hanımlarından birisinin şöyle demiştir: "Peygamber (ASV) Zilhicce’nin dokuz günü, aşure günü ve her ay aydan ilk pazartesi ve Perşembe, sonraki haftadan pazartesi günleri olmak üzere üç gün oruç tutardı." (Ebu Davud, Sıyam, 61, Hadis no: 2437.) Bazı Hadis kaynaklarında da bu rivayeti yapan Resulullah (ASV)’ın hanımının Hz. Hafsa (RA) olduğu açıklanmıştır. (Nesaî, Sıyam, 83, Hadis no: 2418.) Nafile ibadetler için zayıf rivayetler de delil olarak kabul edilebilir. Çünkü zorunlu olmadığından, kişisel ibadet olarak yapılmasında sakınca görülmemiştir. Bu nedenle Zilhicce’nin dokuz günlük orucu da İslam ümmeti arasında ilgi görmüş ve tutula gelmiştir. Yöremizde “Dehk-é Heciya” olarak bilinen Zilhicce ayındaki bu oruç, halk arasında söylendiği gibi on gün değil, dokuz gündür. Çünkü onuncu gün bayramdır, bayram gününde oruç yoktur. Yukarıda verdiğimiz Hadis rivayetinde de söz konusu bu oruç “dokuz gün” olarak belirtilmiştir. Söz konusu bu dokuz gün oruç müstahab kabul edilmiş, ancak hacda olanların sıkıntı ve halsizliğe düşerek yapacakları ibadetleri aksatmamaları için, arefe günü oruç tutmaları mekruh görülmüştür. (Bkz. Ebû Dâvûd, Savm, 64.) Peygamberimiz (ASV)’ın: “Kesecek kurbanı olan kimse Zilhicce ayı girince kurbanını kesinceye kadar saçından ve tırnaklarından hiçbir şey kesmesin.” (Müslim, Eḍâḥî, 42; Ebû Dâvûd, Ḍaḥâyâ, 2-3.) hadisine dayanarak Mâlikî, Şâfiî ve bir kısım Hanbelî âlimleri, kurban kesecek olan kimsenin Zilhicce ayı girince kurbanını kesinceye kadar saç, sakal, vücudundaki kıllar ve tırnaklarını kesmesinin haram olduğu görüşündedirler. Hanefiler ise, hadiste bildirilen yasağın tenzihen mekruh ifade ettiğini söylemişlerdir. Kurban kesmeyecek olanlar için böyle bir haram veya kerahet yoktur. Peygamber (ASV) Zilhicce’nin ilk on gününde işlenen salih amellerin daha faziletli olduğunu şöyle bildirmektedir: "Kendisinde salih amelin yapıldığı hiçbir gün, Zilhicce'nin on gününde yapılan amelden daha üstün değildir." (Tirmizi, Savm, 52, Hadis no: 758.) Bu hadiste Peygamber (ASV), Zilhicce’de salih amel işlemeye ümmeti teşvik etmiştir. Bilinmelidir ki, salih amel bu dokuz günde oruç tutmaktan ibaret değildir. Kur’an okumayı çoğaltmak, sadaka vermek, yaklaşan Kurban Bayramında muhtaçların da sevinçli bir bayram geçirmeleri için yardımda bulunmak, zikir ve tesbihi çoğaltmak ve en önemlisi kötü bazı alışkanlıkları terk etmek de salih amellerdendir.