MUHLES KULLAR

Kadın, “Rahmet”in tecellisi olan yüklü bir şefkatle donatılmıştır. Bunun bir gereği olarak erkelerden farklı bir şekilde zarif ve narin bir fıtratla yaratılmıştır. Şefkati güçlü olan kadın şiddet bakımından güçsüzdür. Bu nedenle kadınların geneli savaşamaz, şiddet uygulayamaz. Müşriklerin “erkek çocuklar bizimdir, kızlar Allah’ındır” şeklindeki söylemlerini “Süs içinde yaratılıp, çekişme ve savaşta becerisi olmayanı mı (Allah'ın çocuğu yaptılar)?” (Zuhruf, 18) ayetiyle reddederken, aynı zamanda kız çocuklarının narin yapısına ve düşmanlık yapamayan özelliğine de dikkat çekmektedir. Ancak buna karşılık ailenin geçimini sağlamak ve ailenin can, mal ve namusunu tehlikelerden korumak görevi erkeğe verilmiş ve bu hikmete binaen erkek güçlü kılınmış, cesaret, gayret, cömertlik gibi özelliklerle donatılmıştır. Gücün kabalık, gazap ve saldırganlık eğilimi vardır. Bu nedenle iman ve İlahi emirlerle kontrol altında tutulmalıdır ki zararı önlenebilsin. Güç, bir silaha, iman ve İlahi kanunlar ise akla benzer. Aklı olmayanın elindeki silah, silahsızlar için ve hatta diğer tüm insanlar için tehlike saçan büyük bir tehdittir. Oysa aklı başında olup gerekli kurallar doğrultusunda silah edinen kimsede tehlikesizdir. Neslin devamı gibi hikmetler için insana verilen serseri duygulardan biri “kuvve-i şeheviye” tabir edilen şehvettir. Eğer iman ve din kurallarıyla bağlanıp kontrol altına alınmazsa, sahip olduğu kuvvetin etkisiyle huysuz bir yırtıcı gibi saldırganlaşır. Şehvetin saldırganlaştırdığı kadın yoktur ama bu gibi erkek örnekleri çoktur. Bu da erkete daha fazla güç bulunmasından kaynaklanır. Kur’an Yusuf (AS) kıssasında, “Rabbinin burhanını görmeseydi” Yusuf (AS)’ın bile şehvete mağlup olabileceğine dikkat çekmektedir. “Yemin olsun ki kadın onu arzulamıştı, eğer Rabbinin burhanını (açık işaret ve delili) görmeseydi o da onu arzulamıştı. Kötülüğü ve fuhuşu böylece ondan uzaklaştırdık. Çünkü o ihlâsa erdirilmiş kullarımızdandı.” Yusuf, 24) Ayetteki “burhan” kavramı için, babası Yakub (AS)’ın o anda kendisine temessül etmesi; Allah’tan o an için gelen” sakın ha!” ihtarı gibi çeşitli yorumlar yapılmıştır. Ancak en çok tutulan, “Allah’tan gelen ve bu fiilin çirkinliğini gösteren bir ilham olduğu” şeklindeki görüştür. Ayetin devamında Yusuf (AS)’ın fuhuş ve kötülükten korunmasının gerekçesi “Çünkü o ihlâsa erdirilmiş kullarımızdandı.” İfadesiyle açıklanmıştır. Başka ayetlerde de “ihlâsa erdirilmiş (muhles) kullara şeytanın hiçbir zarar veremeyeceği” şeytanın bir itirafı olarak bildirilmiştir. (Hicr,40; Sâd, 83) Şu halde şehvet ve gücünü ilahi emirlerin denetimi altında tutan ve bu yolla zararından korunanlara, Kur’an tabiriyle “muhles” denir. Cinselliğin en yoğun şekilde kışkırtıcılığının yapıldığı bir zamanda yaşıyoruz. Dinin emirleri adeta yok sayılıyor, alabildiğince cinsellik teşhir ediliyor. Bu konuda Allah için uyarı yapmak isteyenler de “vay sen özgürlüklere karşı çıkıyorsun!” şeklindeki aptalca bir gerekçeyle linç edilmeye çalışılıyor. Teknolojinin ve demokrasinin tüm imkânları cinsellik günahları için seferber edilmiş durumdadır. Filmler, vitrinler, düğünler, giyim ve moda tasarımcıları gibi hayata müdahale eden bütün unsurlar “daha fazla tahrik nasıl sağlanabilir?” düşüncesine odaklanmıştır. Şeytan ve avanesi, asırlardır bulmadığı ortamı bu asrımızda bulmuştur. Her alanda şeytana özgürlük tanınmış aklı ve kalbi cinsellik düşüncesinde boğmuştur. Eskiden dinin emirlerini devlet engellerdi; günahları teşvik eder, sevapları yasaklardı. Şimdi ise laik devlet bile dine karşı toplumdan daha müsamahakâr görünmeye başladı. Dinin kurallarını dikkate almayan hatta engelleyen, toplumun kendisi olmuştur. Bireylerin çoğu dine karşı yabanileşirse, toplum da din kurallarını hayattan çıkarır. Böyle bir ortamda günümüzde olduğu gibi önüne geçilemeyecek ölçüde cinsellik saldırganlığı, taciz ve cinayetleri artacaktır. Şeytanın tuzağından korunanlar ancak Yusuf (AS) gibi “ihlâsa erdirilmiş kullar” olacaktır; bunun dışındakilerin şeytandan korunmaları mümkün değildir. Günahların engellenmesinde önemli bir unsur olan “toplum baskısı” şeytandan yana olursa bu sonuç kaçınılmazdır.