KAMUDA TASARRUF

İçinden geçmekte olduğumuz buhranlı dönemde, en çok ihtiyacımız olan şey; tasarruftur.

Ekonomik şartlar nedeniyle “bireysel olarak” ister istemez tasarruf yapar olduk.

Artan fiyatlar ve vergiler, işten azaltabildiği kadar azalttı. Diğer bir deyişle artık “dişten artırma” dönemine girildi. Yaşam idamesi için çoluk çocuğun rızkından kesmek, halkın büyük bir kısmı için artık sıradanlaştı. Sıra, kamuda tasarrufta.

Bu ülke ne buhranlar gördü? Ne çileler çekti?  Hepsini aştı, Allah’ın izniyle bunu da aşacaktır. Ancak bunun için elbirliği şarttır. Bu millet, devletiyle vardır. Kolu kırılsa, yen içinde bırakır. Evladını askere uğurlarken “ayrılığı” değil, “feda etmeyi” düşünür. Devletimiz de; ne kadar sıkıntılı gün olursa olsun milletinin yanında şefkatle durur.

İşte bu yüzdendir ki, millet olarak kamu harcamalarında da tasarruf edilmesi beklentimizdir.

90’lı yılların Türkiyesi değiliz. Dolayısıyla kamu kurumları devasa bütçelere sahipler. Bunların başında bakanlıklar ve belediyeler gelmektedir.

Bakanlıklarımızın her birinin bütçesi bazı Avrupa ülkelerinin bütçesine denktir.

Belediyelerimiz, bir çok emsal ülkenin yerel yönetimlerinde rastlanmayacak yükseklikte bütçelere sahiptirler.

Sosyal yardımlar haricinde “sosyal ve kültürel faaliyetler” adı altında harcanan paralar milletin içini sızlatmaktadır.

Makam araçları, şoförler ve korumalar; daire başkanlığı ve şube müdürlükleri mertebesine kadar inmiş durumdadır. Bu araçların sadece akaryakıt giderleri bile başlı başına birer kurumu yönetmeye yetecek büyüklükte kaynaklardır. 

Orta ölçekli bir büyükşehir belediyesinin başkanı, başkanvekili, meclis başkanvekili, komisyon başkanları, danışmanları, genel sekreteri, kızağa alınmış kadrolu genel sekreterleri, genel sekreter yardımcıları, özel kalem müdürleri, daire başkanları, şube müdürleri, su ve kanal işleri genel müdürü, kızağa alınmış kadrolu genel müdürleri, genel müdür yardımcıları, daire başkanları, şube müdürleri, belediye iştiraki olan şirketlerin yönetim kurulu başkanları, genel müdürleri, genel müdür yardımcıları, birim müdürleri, saha amirleri ve daha sayamadığımız bir çok yöneticisinin altlarında araçların olduğu düşünüldüğünde, ne demek istediğim daha rahat anlaşılacaktır. Aynı şehrin bir de ilçelerinin birer il büyüklüğünde bütçeleri ve israfları vardır.

Bunun bir benzeri de bakanlıkların taşra teşkilatları olarak adlandırılan ve valiliklere bağlı olan il müdürlüklerinde mevcuttur. İmar ve şehircilik il müdürlüğü, sağlık il müdürlüğü, karayolları müdürlükleri ve şeflikleri, illerde bulunan dsi bölge ve şube müdürlükleri, iletişim il müdürlüğü, sgk il müdürlüğü, milli eğitim il müdürlüğü, tarım il müdürlüğü, orman bölge ve il müdürlükleri, il müftülüğü, kalkınma ajansları ve ismini sayamadığımız daha bir çok kurumun ve üniversitelerin üst ve orta kademe yöneticileri gerek kamuya ait gerekse kiralık araçlara sahipler.

Bunların haricinde, belediye başkanlarının kendi eş ve çocuklarına ve partililerine tahsis ettiği araçlar da cabası.

Değerli okurlarım, “Tüm bunlara, hazineler olsa dayanmaz” dediğinizi duyar gibiyim.

***

Değerli devlet büyüklerimiz!

Gelin elbirliğiyle silkelenelim. Bizi biz yapan dayanışma ruhuyla, vicdanlarımızın sesine kulak verelim. Unutmayalım ki; baba bir adım atarsa, evlat on adım atar. Kamu; bir kıdım tasarrufa yönelirse, millet; kerhen değil de, gönüllü bir biçimde tasarrufa katkı sunar.

Yazı uzamasın diye hizmet bütçelerinin kullanıldığı alanlardaki israfı yazamıyorum. (Kaldırımların/yolların tekrar tekrar yapılması, atıl duran binalar ve gençlik merkezleri/kültür merkezleri, yurt içi/yurt dışı seyahatler, konserler, yemekler, oteller, sosyal tesislerdeki israflar, belediye şirketleri üzerinden 3g istisna maddesi kullanılarak harcanan milyarlar vb)

Sözün özü;

Büyük bir milletiz, büyük bir devletimiz var.

Allah “başımızdan devletimizi, toprağımızdan milletimizi” eksiltmesin diye duada bulunurken, milletimiz de devletimiz de kaynaklarımızı israfla eksiltmesin diye temennide bulunuyorum.

İyi okumalar…