CEMAATLER VE BİREYLER

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Türkiye, muasır medeniyetler seviyesine ulaşma hedefiyle batılılaşma yolunda ilerlemeye başladı. Bu süreç, tekke ve zaviyelerde yetişen din yoğunluklu toplumun ayrışmasına ve tepkilerine neden oldu. Ülkedeki eğitimin bu din eksenli dergah/tekke/zaviye/medrese gibi mekanlarda verildiği düşünülürse bu grupların kitleleri etkileme potansiyeli oldukça etkili bir durumdur.

Cemaatler, kendi hedeflerine ulaşmak için öncelikle insanlara vadettikleri dünya ve ahiret kazanımlarını iltifat ettiler. Daha sonra kendisine bağlı olanlara mürid/talebe gibi vasıflar yükleyerek cemaatlerine aidiyet duygusu oluşturdular. Cemaatlerin binlerce yıllık geleneği düşünüldüğünde nefis terbiyesi olarak başlatılan doktrinin zamanla bir çıkar ilişkisine dönüştüğünü görmemek mümkün değildir.

Cemaatlerin müntesiplerine vadettikleri ahiret beklentileri, insanların kendi yaşamlarını cemaat çıkarlarına uygun şekillendirmelerine neden olmaktadır. Dolayısıyla insanlar, sadece maddi ve manevi kazançları elde etmek adına hareket ederek, kendi potansiyellerini ve insanlığın geleceğine katkı sağlamanın sorumluluğunu asla umursamazlar.

Oysa modern psikolojinin duayenlerinden Carl Gustav Jung’un dediği gibi; “insanın kendi potansiyelini gerçekleştirmesi için kendi potansiyelini keşfetme, bütünleşme ve kendi benliğini gerçekleştirme” süreci olarak tanımlar. Jung'a göre bireyselleşme, kişinin tam ve eksiksiz bir insan olabilmesi için en önemli gösterge olduğunu vurgular. 

Bireylerin, çıkar üzerine kurulan ve köşe başı dergâh kuran cemaatlerin etkisinden kurtulması için toplumsal bir uyanışa ihtiyacı vardır. Bu uyanış, bireylerin kendi gelecekleri için sorumluluk üstlenmeleri çağrısıyla başlar. Bireyselleşme yolculuğu, kişinin kendi kendine gerçekleştirdiği bir yolculuktur. Bu yolculukta kişinin kendi kendine yol göstermesiyle ancak mümkün olabilmektedir. 

Cemaatlerin beklenen sonuçlarına göre yaşayan bireyler, kendi yaşamlarını sürdürme konusunda oldukça sınırlı kalırlar. Ayrıca, cemaatlere karşı çıkanlar, kazançları ve makamları elinden alınırlar. Bu durum, sadece dünyevi makamları değil, aynı zamanda ahiret makamlarını da içerir. Bu nedenle, cemaatlerin etkisinden kurtulmak için bireylerin aydınlanmaları, cemaatlerin kendilerine bağlamak için uydurdukları masalları bilimsel veriler ve Kur'an ışığında aydınlatarak onları tekrar öz benliklerine getirmek olmalıdır.

Cemaatler, toplumda önemli bir yere sahip olan kurumlardır. Ancak, cemaatlerin çıkar üzerine kurulması ve bireylerin kendi potansiyellerini gerçekleştirmelerini engellemesi, toplum için bir tehdit oluşturmaktadır.

Bireylerin, cemaatlerin olumsuz etkisinden kurtulmaları için mutlaka kendi öz benliklerine yönelik bir yolculuk yapmaları gerekmektedir. Bu yolculukta bireyin kendini ve toplumsal değerleri yeniden gözden geçirerek sorgulamasıyla mümkündür.