"DİNCİ DEDİKODU KÜLTÜRÜ"

Mustafa Öztürk dinledim. Yeni videosunu. "Dinci Dedikodu Kültürü" başlıklı. Her zaman olduğu gibi dürüst ve samimi. Kendisini tekfir edenlere cevap veriyor. Geçen programda söylediklerine açıklık getiriyor. Dinin hangi anlamda ve hangi konularda kendisini aklen neden tatmin etmediğini anlatıyor. Dibaceyi Gazali'ye ayırıyor. Onun İbn-i Sina ve Farabi gibi filozofları nasıl halkın önüne meze gibi attığını anlatıyor. Belki niyeti bu değildi ama yaptığı iş zorunlu olarak böyle bir netice doğurdu. Gazali'nin tekfirinden sonra İslam dünyası kendisine gelemedi hala. Ama Gazali mert insan çünkü ahir ömründe bundan pişman olduğunu söylüyor. 

Günümüzdeki tekfircilerde mertliğin zerresi yok. Tövbe ve nedamet hiç yok. Ellerinden gelse kendileri dışında dinin içinde kimseyi bırakmayacaklar, bütün dini kendi üzerlerine tapulayacaklar. Adamlarda öyle bir psikoloji var ki biri dinden çıksa da zılgıt çalsak havasındalar. Gerçek dindar, biri dini terk edince üzülür, sevinmez oysa. Bizimkilerde durum tam tersi. Bağnazlık dindarlığın doğasında var. İman ettiğini ama dinin insanın mebde ve maadı ile ilgili yaptığı açıklamaların kendisini aklen tatmin etmediğini söyledi. İnsan iman ediyor ama akıl arkada durmuyor, sorular soruyor. Aklı tutmak mümkün değil. Aklın tabiatı bu. Yerinde duramamak, sorular sormak, sorgulamak, tatmin olamamak, daima kurcalamak. Onun için felsefe cehennemdir, din cennettir. 

Mustafa Öztürk'ün sorduğu soruların akli olarak yüzde yüz kesin cevapları yok. Kesin, emin, bilimsel cevaplar olmadığı için iman giriyor devreye. Düşünen Düşer'de şöyle demiştim: "İnanç kesinlik ister, düşünce ise olasılık. Kesinlik buyurgandır, kesindir, keskindir ve keser. Olasılık elindekinin “daha az iyi” olabileceğini düşündüğünden kendisine sunulan “daha çok iyi” bir teklife açıktır daima. İnanmak bir yerde durmaktır, duraklamaktır, karar kılmaktır. Düşünce devingendir, kararsızdır, durmaz bir yerde. Değişir, gelişir, genleşir, gel-gitler yaşar her zaman." Onun için iman ile düşüncenin bir yerden sonra yolları ayrılır, ister istemez. Hangi amaçla olursa olsun dinin açıklamaları beni tatmin etmiyor dersen dindar ve muhafazakar bir toplumda böylesi tepkiler alırsın. 

Mesela bazı paylaşımlarımdan dolayı çok ağır tenkitler ve hakaretler almama rağmen bunları konu alan cevabi bir paylaşım yapmadım bugüne kadar. Böyle bir şey lüzumsuz çünkü. Bu yaşıma kadar cedel yoluyla birbirini ikna eden hiç kimse görmedim. Kanaatimce Mustafa Öztürk'ün en büyük hatası yapılan tenkitleri ve hakaretleri çok ciddiye alması. Daha bilgece, daha sabırlı, daha olgunca karşılıyabilir.