ŞEYTANIN GÜNLÜĞÜ

Son günlerin en popüler ve trajik olayı ABD de meydana gelen ve dünya gündemini sarsan Jeffrey Epstein davası..  Bu skandalın yarattığı dehşet verici tablo bizleri bir kez daha kendi insanlığımızı sorgulamamıza neden oldu.

Uzun zaman önce okuduğum Leonid Andreyev'in "Şeytanın Günlüğü" adlı eserinin çağımıza nasıl ışık tuttuğunu bir kez daha gördüm. Kitap, yüzyıl önce yazılmış olsa da modern insanın hırs ve kötülüğünü daha iyi anlamamızı sağlıyor.

Günümüzde, insanlığın içsel çatışmalarını ve kötülüklerini düşündüğümde, Leonid Andreyev'in "Şeytanın Günlüğü" adlı eseri aklıma geliyor. Özellikle ABD'de yargılanırken ölü bulunan Jeffrey Epstein davası, insanlığın hala şeytanı aratmayacak bir hırs ve kötülük içinde olduğunu gösteriyor.

Hikaye kısaca şöyle…

Şeytan, Cehennem'de sıkılarak dolaşırken, merakı onu insanların dünyasına çeker ve bir Amerikalı milyarderin bedenine giriş yaparak Roma'ya ulaşır. Ancak beklentilerinin ötesinde bir manzarayla karşılaşır. Günahlar, insanların günlük yaşamının içinde sıradanlaşmıştır: Açgözlülük, kurnazlık, gaddarlık ve ikiyüzlülük.

Şeytan, bu günahları kullanarak insanları manipüle etmeye çalışsa da, başarılı olamaz. İnsanlar, kötülüğü o kadar içselleştirmişlerdir ki, şeytanın oyunlarına karşı bağışıklık geliştirmişlerdir. Dünyadan hayal kırıklığı içinde ayrılan şeytan, insanları küçümseyerek şöyle der: "Onlar, bu tarih sahnesinde sadece birer kum tanesidir. Ben ise bu tarihi yazanın yanında yer alıyorum."

Şeytanın Günlüğü, insanın içindeki kötülüğe ve günahkâr doğasına derin bir bakış sunar. Bu kitap, insanlığın yıllardır süregelen hırsını ve ihtirasını her çağda daha belirgin bir şekilde gözler önüne serer. Jeffrey Epstein davası gibi olaylar, günümüzdeki toplumsal yapıların ne kadar karmaşık ve çürümüş olduğunu bizlere bir kez daha net olarak gösteriyor.

Açgözlülük, gaddarlık, kurnazlık ve ikiyüzlülük gibi günahlar özellikle modern kapitalist toplumlarda kol geziyor. Bu günahlar, insanları sadece kendi çıkarlarına odaklanmaya itiyor, başkalarını düşünmeden hareket etmeye yönlendiriyor. Kitap, günümüzdeki sosyal ve ekonomik koşulların, insanların karakterini nasıl etkilediği konusunda derin bir sosyolojik analiz sunuyor.

Bu kitap, yüzyıl öncesinden günümüze uzanan bir aynadır. İnsanlığın günahlarla dolu geçmişiyle yüzleşmek, geleceğimizi daha sağlam temeller üzerine inşa etmemize yardımcı olabilir. Şeytanın Günlüğü, kötülüğün ve ihtirasın insanlığı nasıl sarmaladığını göstererek, düşündürücü bir felsefi derinlik sunuyor. Kitap, günümüzdeki olaylarla paralellikler kurarak, insanlığın hala içsel çatışmalarla boğuştuğunu ve günahların varlığını sürdürdüğünü anlatıyor.

Şeytanın Günlüğü, okuyucuya insanlığın geçmişiyle yüzleşme ve günahlarla mücadele etme çağrısı yapıyor. Belki de bu eser, günümüzdeki toplumsal sorunları anlamak ve çözüm yollarını bulmak adına bir rehber olabilir. Her birimizin içindeki şeytanla mücadele etmek, daha adil ve insancıl bir dünya inşa etmek için önemli bir adım olabilir.

Ne dersiniz?...