MUHALİFLERİN ÖNÜ AÇILDI

 

 

Kendine güveni olan ve geniş halk tabakasının kendisine güvendiği bir aday çıkaramayan neye yarar?

Tabi ki, muhalif kesimin önünü açmaya yarar.

Öyle de oldu.

Depremin üzerinden yaklaşık 1 yıl geçmesine rağmen ağır hasarlı binaların yıkımının bitirilmemesi, derelerin önünü açmadıkları için 18 canımıza mal olan sel felaketinin üzerinden yaklaşık 11 ay geçmesine rağmen derelerin hala ıslah edilmemesi, yıkık dökük ve pislik içinde bırakılması şehrin vekillerini ve vekillere abi olarak gönderilen kişiyi ilgilendirmese de milleti ilgilendiriyor.

Daha 2 gün önce bir binanın yarısı kendiliğinden yıkıldı. Kimsenin umurunda olmadı. Yine tedbir alınmadı, müdahale edilmedi, yarısı yıkık ve aşırı yüksek tehlike arz eder şekilde bırakıldı. Ertesi gece kalan diğer yarısı yine kendiliğinden yıkıldı.

1 yıldır millet bas bas bağırıyor “Mahallelerimizi ve sokaklarımızı bu hasarlı binalardan kurtarın” diye. Yukarıdan duyan yoksa da, millet her gün yanından geçtiği tehlikelerin de, bu halde terk eden müsebbiplerin de fevkalade ölçüde farkında.

Bu tablo karşısında yerel medyanın çoğu uzun zamandır “İktidar partisi kimi aday ederse etsin seçilir, hatta mevcut kişiyi bile aday etse seçilir” modunda olduğundan, haberlerini ona göre ayarlıyor.

Büyük ihmalleri, savsaklamaları ve skandalları haberleştirmek, insan hakkını savunmak ve kentin hukukunu korumak pek kimsenin gündeminde olmadığından herkes ölçülü-biçili bir şekilde kendi hesabına göre adım atıyor.

Diğer yandan, “Kullanmaya müsait bir aparat varken neden yenisine ihtiyaç duyalım?” anlayışı da “Sesi çıkan azınlıkta” hakim.

“Sesi çıkmayan çoğunluk” ise alternatif bekleyişinde.

Şayet alternatif, biraz omurgalı biri olursa, şansı çok yüksek gözükmekte. Tabi ki, birden fazla alternatifin çıkıp da birbirini kırma durumu olmazsa.

Çıkacak alternatif, akıllı bir siyaset güderse, ilçelerden peşine takılacak aklı başında adayları bile sürükleyip seçtirebilir. Nitekim geçmişte örneği mevcut.

Bekleyip göreceğiz,

Ya “Sesi çıkan azınlık” kesim haklı çıkacak yani “Mevcut parti, bir eşyayı dahi aday gösterse seçilir” mantığı galip gelecek, ya da “Sessiz çoğunluğun” şikayeti neticesinde ortaya çıkan alternatif galip gelecek.

İyi okumalar...