ORUCU BOZAN VE BOZMAYAN DURUMLAR

Muhterem Kardeşlerim…

Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz. 

Bu günkü yazımızda da sizlere kaynakları ile birlikte Hadis-i Şerifler ışığında Orucu bozan ve bozmayan durumlardan bahsetmek istedik.

Efendim;

Dilaltındaki deri, vücudun dışındaki deri değildir. Yumuşak, kaygan bir dokudur. Tıpta buna mukoza deniyor. Çok farklı özelliğe sahiptir. Birbiri ile asla mukayese edilmez. Dişin yapısı da mukozanın yapısından farklıdır.

Bu hususta Uzman Doktorumuz diyor ki:

Dilaltına ilaç konunca, sinir sisteminin uyarısı ile beyne çok acil haber gider. Beyin, dilaltındaki refleksleri otomatik olarak harekete geçirir. Sonra, tükürük salgı sistemi çalışıp, tükürük üretir, sulandırır. Sulandıktan sonra, reflekslerin uyarmasıyla, kılcal damarlar harekete geçer ve emilerek en kısa zamanda kana karışır. Tükürük salgısı olmazsa, ilaç sadece kılcal damarlar vasıtasıyla kana karışamaz. Çünkü ilacın sulanarak kılcal damarlara gitmesi lazım. Vücut derisi mukoza gibi ince olsa bile, tükürük salgısı olmadığı için dilaltındaki gibi emilmez. Tükürük salgısı otomobil, ilaç şoför gibi, mukoza altındaki kılcal damarlar da yollar gibidir. Vücutta otomobil ve yollar var, şoför yok. Şoför de gelirse otomobil hareket eder.

Tıbbi olarak, diş de, diş eti de, mukoza değildir, diş ile diş altı farklı özelliklere sahip iki ayrı organ gibidir.

Bota, çizmeye ve meste mesh etmek caizdir. Ancak mestten çok daha ince olan çoraba mesh caiz değildir. İkisi de ayağa giyiliyor ama vasıfları farklıdır. İşte bunun gibi, dilaltındaki mukoza denilen yumuşak doku vücuttaki deriden çok farklıdır.

Dilaltına ilaç, hap koyarak yukarıda izah edildiği gibi, kılcal damarlarca emilmesini sağlamak, deriye ilaç enjekte edip kılcal damarlara ulaştırmaya benzer, bu yüzden Orucu bozar.

Aklımıza; “Damardan serum verilmesi, sadece İmam-ı A’zama göre orucu bozduğu söyleniyor. Diğer mezheplere göre bozmuyor mu? Serumla gıda ve deva verilebiliyor. İhtiyacı olan suyu, gıdayı ve ilacı serumla alan kimsenin Orucu bozulmaz mı? Oruçta gaye, yiyip içmeyi terk etmek olduğuna göre, ağız yolu ile değil de, damar yolu ile yiyip içenin Orucu niçin bozulmaz?” soruları da gelebilir…

Efendim;

Dört mezhepte de, sağlam deriye konan ilaç, gıda ve deva, emilip içeriye nüfuz etse de Oruç bozulmuş olmaz. Mesela kalb hastalığında, göğüs üzerine nitroderm ihtiva eden bir ilaç [TTN] konur. Bu deriden içeriye emilir. Sağlam deriden içeri girdiği için dört Mezhepte de Orucu bozmaz. Bunun gibi, sağlam deriye konan nikotin yakısı da, vücut tarafından emildiği halde, dört Mezhepte de Orucu bozmaz. Tabii menfezlerden [deliklerden] giren şeyler Orucu bozar.

Şafii’de, kulak tabii menfezdir. Kulağa konan sıvı-katı her şey, mideye girmiş gibi Orucu bozar. Şafii’de idrar yolu da tabii menfezdir. Buraya ilaç, hatta pamuk konsa bile Orucu bozar.

Dört mezhepte de ve bütün imamlara göre, yaraya konulan ilaç, cevfe [içeriye] giderse Oruç bozulur. Şafii Mezhebinde, dimağ [beyin], karın, bağırsak, mesane birer cevftir. Mesela, baştaki kemik yarılsa, buradaki yaraya konulan ilaç, cevfe, yani beyne gideceğinden oruç bozulmuş olur.

Şafii’de karna bıçak saplansa, bıçağın ucu mideye, yani cevfe girdiği için Oruç bozulur. Sağlam deriden bıçak cevfe girince Oruç bozulduğu gibi, iğne ile adaleyi veya damarı yırtarak verilen ilaç, cevfe ulaşınca Oruç bozulmuş olur. Hanefi’de ise, bıçak tamamen midenin içine girerse Oruç bozulur.

Bugün tıpta, serumun mesaneye, dimağa ve vücudun her yerine gittiği kesin olarak bilinmektedir. O halde serum, dört mezhepte de orucu bozar. Sadece kaza gerekir. 

“Serum veya enjeksiyonla verilen ilaç, cevfe, [yani dimağ ve mesane gibi yerlere] gitmez” demek, çok yanlış olur, ilme ters olur.

Bütün doktorlar, damardan veya adaleden verilen ilacın, dimağ ve mesaneye gittiğini bildiriyorlar. O halde, işin aslını bilmeyenlere kanıp da, enjeksiyonla orucu telef etmeyelim.

[Buradaki Hanefi mezhebi ile ilgili bilgiler, Tahtâvi, Mebsut, Bedayi ve benzeri kitaplardan, Şafiilerle ilgili bilgiler ise, Mecmû, Muğnil muhtaç, Tuhfe, Envâr, Kummesrâ, Bâcuri, Şerh-i İbni Bâcuri gibi muteber eserlerden alınmıştır.]

Allahu Teâlâ cümlemizi mübarek Ramazan ayının feyzinden, bereketinden hakkıyla faydalanabilen salih kullarından eylesin. (Amin)