GAZZE YOK EDİLİYOR, MÜSLÜMANLAR SEYREDİYOR

Gazze bütün dünyanın gözü önünde yok ediliyor. En hayırlı insanın bu asırdaki hayırsız ümmeti, mazlum Gazze halkını, kana doymayan, insafsız, vicdansız, vahşette sınır tanımaz İsrail canavarın pençelerine terk etmiştir. Ebabil olmaları gerekirken Müslüman ülkelerinin çoğunluğu Ebrehe’nin fili konumuna düşmüşlerdir.

Ümmetin sözde aslanları, dişleri kırılmış, pençelerine kına yakılmış, vejetaryen yırtıcıya dönüşmüş garip duygularla hareketsiz şekilde bakakalmışlardır.

Sadece bir azınlık mümin grup var, Gazze derdiyle içleri parçalanan.

Müslüman milletler dâhil, lanet olası bu dünyanın çoğunluğu ellerinde çerezleriyle, İsrail ürünü kan bulaşmış içecekleriyle Gazze’yi çizgi film gibi seyrediyorlar. Gazze Müslümanlarını terörist gören İsrailci habis ruhlu zındıkların vahşeti hiç umursamaması, hatta içten içe canavarca duygularla sevinmesi anormal değildir. Bu vahşeti durdurmaya yönelik harekete geçmesi gerekenler, İsrail’e karşı etkin bir adım atmak yerine, utancından ya da yükselen tepkileri bastırmak için Gazze'yi ellerinden geldiğince gündemden düşürme gayreti içindedirler.

Gazze'de boydan boya yangın çıkarılmış, içinde çocuklarımız, bebeklerimiz ve kardeşlerimiz canlı canlı yakılıyor. Müslümanlar değil de bir kısım vicdanı olan gayr-ı Müslimler tepki veriyor. Örneğin Yahudi destekçisi Starbucks'un Paris’teki şubesi boykot nedeniyle bomboş ama Müslüman şehirlerinde tıka basa doludur. Hatta Müslüman ekmeğiyle beslenen bazı İsrailciler, kasıtlı olarak inadına orada gidip oturuyorlar. Avrupa’da, Amerika’da Müslüman olmadıkları halde, her gün binlerce insan birbirinden farklı dikkat çekici eylemler düzenliyorlar, yöneticilerinin, devlet büyüklerinin yolunu kesip, Gazze’ye dikkat çekiyorlar. “İsrail vahşetini, soykırımı durdurun!” diye haykırıyorlar, en azından o yöneticilerini huzursuz edebiliyorlar. Müslüman ülkelerde ise yiğit Husîler hariç, herkes içinde gücünde, düğününe, eğlencesine, maçlarına, takımlarının şenliklerine, siyasi şenlikli programlarına, mitinglerine, keyifli yemek davetlerine tam gaz devam ediyor. Sayıca az bir topluluk dışında kimse Gazze’ye ilgi bile duymuyor.

Müslümanların İslam ahlakıyla bağdaşmayan bu tutumunu Bediüzzaman şöyle yorumlayıp eleştiriyor:

“Maatteessüf, güzel şeylerimiz gayr-ı müslimler eline geçtiği gibi, güzel olan ahlâklarımızı da yine gayr-ı müslimler çalmışlar. Güya bir kısım içtimaî ahlâk-ı âliyemiz yanımızda revaç bulmadığından, bize darılıp onlara gitmiş. Ve onların bir kısım rezâili, kendileri içinde çok revaç bulmadığından cehaletimizin pazarına getirilmiş.

Hem, büyük bir taaccüple (hayretle) görmüyor musunuz ki, terakkiyat-ı hâzıranın üssü’l-esası (şimdiki yükselişin ana temeli) ve belki din-i hakkın muktezası olan “Ben ölürsem devletim, milletim ve ahbaplarım sağdırlar” gibi kelime-i beyzâ (parlak ve değerli söz) ve haslet-i hamrâyı (Hamiyet, gayret veya mahcubiyetten gelen ve yüz kızarması suretinde görünen güzel haslet) gayr-ı müslimler çalmışlar?

Çünkü onların bir fedâisi der: “Ben ölürsem milletim sağ olsun; içinde bir hayat-ı mâneviyem vardır.” Ve bütün sefaletin ve şahsiyatın esası olan “Ben öldükten sonra dünya ne olursa olsun. İsterse tûfan olsun” veyahut “ve in mittu ataşen felâ nezele’l-katru! (Ben susuzluktan ölürsem, tek damla bile yağmur yağmasın!)” olan kelime-i hamkâ (ahmakça söz) ve seciye-i avra, (Bir gözü kör olan tek gözlü seciye, huy. Olaylara sadece şahsî çıkar açısından veya sadece dünyevî açıdan baktığı için bu huy, “avra” yani bir gözü kör tek gözle bakan huy olarak nitelendirilmiştir.) himmetimizin elini tutmuş, rehberlik ediyor.” (Münazarat’tan)

Ümmetçe İsrail'e karşı savaşmak farz iken, küçük bir tepki bile gösterilmemesi savaştan kaçmak mahiyetinde büyük günahlardan olduğu gibi öldürülen her masumun da vebaline ortak olmaktır. "Sebep olan onu işlemiş gibidir" hadisinin sırrıyla, İsrail’e karşı sessizlik ve tepkisizlik, gerçekte korkak olan Yahudi’yi cesaretlendiriyor, cinayet ve soykırım iştahını artırıyor. Yine Peygamber (asv) savaştan kaçmayı yedi büyük helak edici felaketten saymıştır. (Buhârî, Vasâyâ 23.)

Ne yazık ki Müslümanların çoğunluğu kendilerinden bekleneni yapmadılar, izzet ve vakarı koruyamadılar, zillet içinde boyun büktüler. Bu Ramazan-ı Şerifte dahi “tarafını belli etmekten ibaret” olan İsrail ve destekçilerinin mallarını boykot kararına büyük ölçüde ve kasıtlı olarak uyulmadığını görüyoruz. Maalesef iftarlarını bebek kanı bulaşmış Yahudi ürünleri ile açmaktan utanmıyorlar. Kimisi de Yahudi’den yana bir tavır içinde hareket ediyor. 

Gazze yok edilirken, Müslüman coğrafyasındaki çoğunluk, orada olan bitenlerin uydurma söylentilerden ibaretmiş gibi, kefenlere sarılan ve sarılamayan binlerce bebek, çocuk ve savunmasız masum insanların canavarca hislerle öldürülmeleri de sanki hayal ürünü bir çizgi film imiş gibi bir yaklaşım içendedirler. Maçların sonucunu öldürülen bebeklerden daha önemli görüyorlar. Kimse kusura bakmasın, bunların dinden, imandan, ibadetten söz etmeye, Ramazan'ı ağızlarına bile almaya hakları yoktur.