HEPİMİZ SUÇLUYUZ MASUM KALAN TEK YER GAZZE'DİR!

Siz de inkârda direnirseniz çocukları ihtiyarlatan o günden kendinizi nasıl ­koruyacaksınız?

(Müzemmil. 17) Zulmün ve inkârın dip dalga yaptığı bir zaman diliminde, hakkı haykırmak yerine sessiz kalan herkes; yukarıdaki âyeti kerimenin tehdidine hazırlıklı olsun! Aman ya Rabbim, çocukları ihtiyarlatan bir gün... Evet, küfür tarafının alabildiğince inkârında inat etmesi; onun inâdının bir sonucu olduğunu görürüz. Peki, ya iman ettiklerini iddia etmelerine rağmen; küfrün bunca zulüm ve haksızlıklarına karşı sessiz, çaresiz ve etkisiz kalanları hangi kefeye koymak gerek? Elinden geldiği halde, Zülme sessiz kalan zalimdir... Hz. Ali (r.a)'nin, bir zulme engel olamıyorsanız onu insanlara duyurun sözü; her birimizin başımıza sertaç edinmemiz gereken bir uyarı ve emir niteliğindedir! Bizim gibi yetki ve etki anlamında gücü olmayanların bu gün yapacakları öncelikli iş, kalem ve kelamlarıyla; var olan haksızlık ve zulümleri dünyaya duyurmak ve ifşa etmektir!

Bu bağlamda, her birimize düşen görevler ve sorumluluklarımız fazlasıyla vardır! Mazeret ve bahanlerin arkasına sığınmakla sadece kendimizi kandırmış oluruz ve bir yere de varamayız... "Ali Şeriati'nin, bundan yıllar önce; anne baba biz suçluyuz demekle, neden bu kadar canı yanarcasına haykırdığını bu gün daha iyi anlıyorum! Savaş ahlakının bile kalmadığı bir dünyada, hiç kimsenin, özellile  idarecilerin adaletten bahsetmeye hakları kalmamıştır. Hele hele yöneticilik makamında olup gücü oldukları halde seyirci kalanların hiç mi hiç hakları yoktur. Zira, onlar kredilerini kötülerden yana, insanlığın aleyhine tüketiler. Müslümanın, gavur korkusundan dolayı müslüman kardeşine sahip çıkamadığı, yüzlerce dünya devletlerinin gözleri önünde; hunharca işlenen katlimaların yapıldığı, ama söz konusu devletlerin özellikle islâm ülkelerinin başında bulunan idarecilerin sadece seyretmekle, kınamakla, karşılığı olmayan tehditlerle yetindikleri bir dünyada yaşamak, utanç verici olarak hepimize yeter de artar da!

Siyonist gâvurun bunca şirretliğine rağmen, ticari, ekonomik, askeri vs. iş birliği ilişkilerini kesmeyen islâm ülkelerinin yöneticilerinin hepsinden utanç duyuyoruz. Bizleri de eli kolu bağlı bir hale getirdikleri ve iş yapamaz konumuna mecbur ettiklerinden dolayı da, onlardan utanıyoruz... işlenen bu kadar vahşete, katliama, yıkıma ve soykırıma karşı nasıl sessiz kalabiliyorsunuz? Geceleri nasıl uyuyor, sofralarınıza nasıl bu kadar rahat kuruluyor, çocuklarınızın ve halkınızın yüzüne nasıl bakabiliyorsunuz? Vicdanınız kurumuş mu yoksa? 

Gazze'de Müslümanlar aç ve sussuz bir şekilde, Ramazan orucunu geçirirken; siz nasıl bu kadar rahat durabiliyorsunuz? Onlarca çeşit sofralarınızın başına oturup kurulurken, Gazze'deki insanları hiç düşünüyor musunuz? Onlar sizin bizim kardeşlerimiz, neden bu kadar korkak ve pısırık hale geldiniz? Öleceksek zilletle değil, bırakın şerefimizle izzetle ölelim! Yarın mahkme-i Kübra da, beratımıza vesile olacak böyle amelimiz olsun bari kulluk heybemizde?

Hz. Ömer (r.a)'in, bundan on dört asır önce memurlara görev verip ve dağlara buğday serpin; Müslüman ülkede kuşlar aç demesinler sözünün; bu günkü idareciler nezdinde karşılık bulmaması, bir utanç vesikası olarak onların günah galerisinde kaydolacaktır. Hepimiz suçluyuz, hepimiz kusurluyuz, hepimiz vebal altındayız! Korkarım bu vebal, bizi gelecek yeni bela ve felaketlere duçar eder?

Adaletin yerine zulmün iktidar olduğu bir dünyada, masum ve mazlumların yakarışları arşa yükselip titretirken; yerin altı yerin üstünden daha iyidir diyesi geliyor insanın!

Hepimiz suçluyuz ve kusurluyuz. Allah bize uyanış nasip eylesin. 

Kalın sağlıcakla. 

28 Mart 2024