IRKÇI DİN

Irkçılık şeytani bir duygudur ve kibir temellidir. Kâinatta ilk ırkçı şeytandır. Hazreti Âdem’e secde etmeme gerekçesinde, kendisinin ateşten Âdem’in topraktan yaratıldığını, ateşin topraktan üstünlüğünden dolayı kendisinin de Âdem’den üstün olduğunu öne sürmüştür. Ateşin topraktan üstün olduğu kuruntusu tamamıyla kibirden kaynaklanan gerçek dışı bir hezeyandır. Bununla beraber, kendi emeği, müdahalesi ve tercihi olmayan bir konuda üstünlük taslamak tamamen kibir kaynaklı bir sapkınlıktır. Irkçı şahıs, enaniyet ve kibrin kışkırtmasıyla aslında kendini herkesten üstün gördüğü için mensup olduğu ırkı da üstün görmektedir. Irkçılık kendi hevasını putlaştırmanın sonucudur.  Yani kendini putlaştırdığı için ırkını da değerli görmektedir. Kur’an-ı Kerim, "Kendi hevasını (aşağılık arzularını) ilah edineni gördün mü?" (Furkan, 43.) Ayetiyle ırkçıların da içinde bulunduğu bu tür sapkınlığa dikkat çekmektedir.

Şeytandan beslenen ırkçılık, insanlardaki yoğun kibirden dolayı ne yazık ki insanlara da bulaşmış ve birçok kötülüklere yol açmıştır. 

İnsanların geneli demeyelim de bir kısım insanlar arasında ırkçılık, uyuşturucu illetine benzer bir salgın hastalık gibi bulaştığı kimselerde sapkın şeytani bir ideoloji olarak hayatının her alanını etkisi altına almaktadır. Hatta ırkçı şahısların  bir dine mensubiyetleri varsa dine dahi yön veren, dini yaşantıyı ve inanç ilkelerini ırkçı ideolojisine göre tahrif ederek etkisi altına alır.  Bu itibarla dindar ırkçılar, hayatlarında dine yer olmayan ırkçılara göre din için daha tehlikelidir. Çünkü dindar ırkçılar dini tahrif eder ama dinsiz ırkçıların dine hiç bir zararı yoktur. Filistin'deki vahşeti görmezden gelen Gazze'deki soykırıma duyarsız, tepkisiz kalan ve Müslüman geçinen bir kısım insanların işte bu dediğimiz ırkçılık fikrinin etkisi altında olduklarını görüyoruz.

İslam'ın tanıttığı ve Esma-i Hüsna'sıyla, sıfatlarıyla inanılmasını imanın birinci şartı olarak koyduğu Allah inancı ile ırkçı zihniyetteki Allah düşüncesi birbirinden farklıdır. Söz gelimi Kur'an'ın ilk suresinde Allah "âlemlerin Rabbı” olarak tanıtılırken ırkçı gruplar ise inanç ve söylemlerinde Allah'ı sadece üstün gördükleri ırklarının Rabbi olarak düşünürler. Dualarıda ve dini faaliyetlerinde de Yahudi tipi bir tanrı inancına şahit oluyoruz. Söz konusu bu tanrı sadece kendi ırklarını gözetir ve kollar;  sadece onları görür, sadece onları düşünür, yalnızca onların işlerini düzeltir; sadece onlara rahat bir hayat imkânı sağlar. 

İslam dininden faydalanarak onun ibadetlerini söylemlerini kullanarak ayet ve hadisleri istedikleri tarzda yorumlayarak tamamen Yahudi tipi ırkçı bir din oluşturulmuştur. Bunların tanrısı diğer milletlere karşı savaşlarında sadece kendilerine yardım gönderir, meleklerini onlar için seferber eder.  Onların bu hayali tanrısı Filistin'i Halepçe'yi Myanmar'ı ve diğer acı ve gözyaşı olan zulüm ve soykırım uygulanan yerlerle ilgilenmez onları kendi haline bırakır.

Dikkat edilirse söz konusu bu ırkçı zihniyetin mensup olduklarını iddia ettikleri dinde bir aslı, bir dayanağı bulunmayan çeşitli bidat ve hurafeleri koyarak dini kendi fikri yapılarına uydurmuşlardır. Kendilerini dine değil, dini kendilerine uyarlamışlardır. Aynen Yahudiler de Hz. Musa’nın getirdiği hak dini bu şekilde tahrif etmişlerdir. 

Irkçılar, dinin kaynağı olan bütün kutsal metinlere de ırkçı bakış açısıyla yaklaştıkları için onları kendi hevesleri doğrultusunda yorumlarlar. Örneğin, dinin, "Hiç bir ırkın diğer ırktan üstünlüğü yoktur, üstünlük sadece takva iledir.“ hükmü hatırlatılınca, "Evet, el-hak inanırız. Biz de onu diyoruz zaten, üstünlük takvadadır, en takvalı ırk bizim ırkımızdır, o yüzden üstündür!" şeklinde cevap veriyorlar. Irkçı zihniyetin saçmalık yorumlarını duydukça, "Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır.” diyen Malcolm X'in ne kadar isabetli söylediğini anlıyoruz.

Irkçı, kafatasçı zihniyet maalesef her milletin içinde az-çok çeşitli gruplar halinde türemişlerdir. Her milletin içindeki ırkçı grup farklı bir din anlayışı ve yorumu ortaya koymuştur. Irkçı zihniyetin geliştirdiği ırkçı din, aylardır Gazze'de süren vahşet ve soykırıma  da duyarsızdır. O yüzden o dinin mensupları İsrail boykotuna da katılmazlar, Gazze’deki bebek katliamını önemsiz gördüklerinden İsrail’le ticari ilişkileri sonlandırmazlar.  Bombalarla ve açlıkla öldürülen Gazze çocukları için dini ve ırkı ne olursa olsun bütün vicdanlı yürekler kan ağlarken, ırkçı din mensupları vicdansızlar ise taş kalpli kesilmişlerdir. Bu nedenle İsrail'e öfke duymazlar, İsrail ürünleri rahatlıkla alıp tüketirler hatta şu mübarek Ramazanda onlarla iftar ederler. Çünkü onların dini bunu yasaklamıyor. Gazze halkına karşı bu hayret verici merhametsiz tutumun sebebinin ancak “ırkçı din” ile açıklanabileceği kanaatindeyiz. En doğrusunu Yüce Allah bilir.