ORUÇ KEFARETİ 60 GÜNDÜR

Muhterem Kardeşlerim…

Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz. 

Efendim;

Tam İlmihal’de, “Oruç kefareti için, peş peşe 60 gün oruç tutmak gerekir” deniyor. Peş peşe iki kameri ay oruç tutulsa, ayın biri 29 çekse, toplam 59 gün tutulsa, kefaret yerini bulmaz.

Bu devirde hilali gözetleyen dini bir kurum yoktur. Gözetlenmeden takvime bakarak iki hicri ay oruç tutulursa, iki ayın toplamı 59 gün olursa, kefaret sahih olmaz. İmam-ı A’zam hazretleri, “60 gün oruç tutmak gerekir” buyuruyor. Günümüzde hilali gözetleme işi, sağlıklı bir şekilde yapılmadığı için, 60 gün peş peşe oruç tutmak gerekir. İhtiyatlı olan da budur. (Mebsut, Redd-ül-muhtar)

Kefaret orucu olsun, nafile, adak veya kaza orucu olsun, Ramazan Bayramının birinci, Kurban Bayramının da dört günü oruç tutmak haramdır. 

Din kitaplarında bildiriliyor ki:

Kefaret orucu, hastalık, yolculuk gibi bir özürle veya bayram günlerine rastlamak sebebiyle bozulursa veya Ramazana rastlarsa, yeniden altmış gün tutmak lazım olur. Bayram günlerinde bozmazsa, yine yeniden başlaması lazım olur. Kadın, hayz ve nifas sebebiyle bozunca, peş peşe altmış gün tutamayacağı için, yeniden başlamaz. Temizlenince geri kalan günleri tutarak, altmışı tamamlar. Yemin kefaretinde ise, üç gün peş peşe tutulacak orucu bu sebeple bozan kadının da, üç günü, yeniden tutması lazım olur, çünkü peş peşe üç gün oruç tutabilir. Recebin birinci günü, kefaret orucuna başlayıp, Şaban ayının sonunda, altmış günü tamam olmasa, üç günlük [104 kilometreden fazla] yola gitmeye niyet ederek vatanından çıkar. Seferdeyken, Ramazanın birinci günü, kefaret orucuna niyet ederse kefareti sahih olur. (Eşbah)

Seferde oruç tutmayıp kazaya bırakmak caiz olduğu için, böyle bir usulle caiz olur.

Oruç tutulması yasak edilen günlerde vacib orucun edası caiz değildir. (Kuhistani)

Bir kimse, seferde ve hastalık günlerinde oruç tutmuş olsa, geçerli sayılır; [bayram gibi] oruç tutulması yasak edilen günlerde oruç tutarsa geçersizdir. (Redd-ül Muhtar)

Oruç tutamayacak kadar yaşlı veya iyileşmesinden ümit kesilen hastanın eğer kefaret borcu varsa, oruç kefareti niyetiyle fakire bir defada 60 günlük yemek parasını verip, her gün yemesini söylemek caiz olmaz. 60 fakiri, bir günde iki defa doyurmak gerekir. Yahut bir fakiri her gün iki defa doyurmak üzere 60 gün veya her gün bir defa doyurmak üzere 120 gün yedirmek de olur.

Orucu bozup kaza gerektiren bir şeyi, aynı Ramazan’da iki kere yaparak orucu bozmak, kefareti gerektirir. Kasten yaparsa kefaret gerektirir. (Redd-ül-Muhtar) 

Mesela, susuz pirinç tanesi yutunca veya kulağa yağ damlatınca orucun bozulup kaza gerektirdiğini bilip, sebepsiz böyle orucunu bozana kaza gerekir. Bunu aynı Ramazan ayında, hiç sebepsiz kasten yine yaparsa, bu sefer kefaret gerekir. Yahut imsak vaktinden sonra, niyet edilirse, kefaret gerekmediğini bilen, yine sebepsiz kasten orucunu bozsa kefaret de gerekir. Bu, hileyi önlemek içindir. Gerçekten orucu bozmayı mubah kılan bir durum olursa, 3-5 defa da bozsa yine kefaret gerekmez.

Kur’an-ı Kerim’in çeşitli yerlerinde, “Yalnız Allah’a uyun” denmiyor, “Allah’a ve Resulüne uyun” buyuruluyor. Sonra Resulullah’a uymak Allah’a uymaktan farklı değildir. Kur’an-ı Kerim’de, “O, [Resulullah] vahyedilenden başkasını söylemez” buyuruluyor. (Necm 3)

Bu Âyet-i Kerime, Peygamber Efendimizin din hakkında bildirdiklerinin Allahü Teâlâ’nın vahyettiğinden başka olmadığını bildirmektedir. Ayrıca, “Peygamber size neyi verdiyse [neyi emretmişse] onu alın, neyi yasakladıysa ondan da sakının” buyurulmaktadır. (Haşr 7)

Demek ki Allahü Teâlâ’nın Kur’an-ı Kerim’de açıkça bildirmediği hususlar var ki, “Peygamberin emrettiklerini yapın, yasakladıklarından sakının” buyuruluyor. Mesela namazları nasıl kılacağımızı Kur’andan bulamayız. Kaç rekat olduğunu da bulamayız. Hangi rekatta neleri okuyacağımızı da bulamayız. Yanılırsak, ne yapacağımızı da bulamayız. Nerede buluruz? Peygamber Efendimiz namazı nasıl kılmışsa öyle kılarız. Hangi rekatlarda neleri okumuşsa veya neleri okuyun buyurmuşsa öyle yaparız. Yanılma secdesini de Onun bildirdiği gibi yaparız. Orucu bozan ve bozmayan çok şey vardır. İğne orucu bozar mı, hayz halinde oruç tutmak gerekir mi? Orucun farzları nelerdir? Bunları Peygamber efendimizden öğreniriz. Biz Peygamber efendimizin emrine uyarsak, başka bir kitaptan mı okumuş oluruz? Sünnetler Kur’andan başka değildir. Allahü Teâlâ, Resule uymamızı emrediyor. Allah’ın bu emrine uymamız niye anormal karşılanır ki?

Dârimi’nin bildirdiği Hadis-i Şerifte, Allah’ın emri ile, Cebrail aleyhisselam, Kur'an-ı Kerimi getirdiği gibi, açıklaması olan sünneti de getirmiştir. 

Hadis-i Şerifte de, “Peygamberin haram kılması, Allah’ın haram kılması gibidir” buyuruluyor. (Tirmizi)

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

“Oruçlu iken unutarak yiyip içen kimse, orucuna devam etsin, Çünkü onu Allahü Teâlâ yedirip içirmiştir.” [Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai]

“Oruçlu kimse, unutarak yiyip içerse, ona kaza gerekmez.” [Dare Kutni]

Âyetleri herkes kendine göre yorumladığı için 72 sapık fırka meydana çıkmıştır. Peygamber efendimizin açıklamasına uyulsa idi, bu ayrılıklar olmazdı. Ayrılıklar, Peygamber efendimize uyulmamaktan ileri gelmektedir. Herkes Peygamber efendimizin açıklamasını esas alsa, ayrılık olmaz.

Bayanlar âdet dönemlerinde oruç tutmaz, ondan sonra devam ederler. Menopozu beklemezler.

Gıybet edince, kan aldırınca orucu bozulmadığı halde, oruç bozuldu sanıp yiyip içen kimseye kefaret gerekir. Yiyip içmek için zaruret yoktu. Bozuldu mu diye, bilen birine sormak gerekirdi.

Ramazan günü ağız dolusu kusan veya ihtilam olan kimse, orucum bozuldu sanarak yiyip içerse, bunların orucu bozmadığını bilmiyorsa kefaret gerekmez. Fakat bu hallerin orucu bozmayacağını öğrenmiş ise, buna rağmen yiyip içmişse kefaret gerekir. Gıybet, kadınlara bakmak, sürme çekmek ve kan aldırmak gibi, orucu bozmadığı iyi bilinen şeyden sonra, oruç bozuldu sanarak, yiyip içilirse kefaret gerekir. Önceden bunların orucu bozmadığını bilip bilmemesi fark etmez. Her tarafa yayılan şeyi bilmemek özür olmaz, kefaret gerekir. (Redd-ül Muhtar)

5 gün kaza borcu ve kefaret borcu bulunan oruçlarını nasıl tutar, 60 günü ara vermeden tutması lazım, kalan beş gün kaza borcunu da istediği zaman tutar. Yani aralıklı tutabilir. Ama 60 gün aralıklı olmaz peş peşe olur.

Hastalığım artar diye orucunu bozanın, hastalığı artmadıysa kefaret gerekir. Çünkü hastalık artmamış.

Oruçlu, bir anda çok tuz yese, kaza gerekir. Az tuz yerse kefaret gerekir.

Oruç kefareti için 60 günlük parayı alan, 40 günlüğünü yese, 20 günlük parayı da başka fakire verse, kefaret parasını verenin bundan haberi olmasa, ancak başkasına da verebilirsin denmiş ise kefaret ödenmiş olur. 

Şafii mezhebinde, ilişkide bulunan erkeğe kefaret gerekir, hanıma ise kefaret gerekmez, fakat yine orucu bozulmuş olur, sadece kaza gerekir. (Tuhfe)

İlişkide kefaretin gerçekleşmesi için şu şartların bulunması gerekir:

1- Ramazan orucunu bozmuş olması gerekir. Ramazan orucunun kazasını tutarken veya başka oruç tutarken, bozana kefaret gerekmez.

2- Ramazan orucuna imsak vaktinden önce niyet etmiş olmalıdır. İmsak vaktinden sonra oruca niyet ederse veya hiç niyet etmeden ilişkide bulunursa, haram işlemiş olursa da, yalnız kaza gerekir.

3- Kasten ilişkide bulunmuş olmalıdır. Eğer unutarak ilişkide bulunmuşsa, kefaret gerekmediği gibi, oruç da bozulmuş olmaz, unutmak özür olur. Kefaret, orucu bozmanın değil, mübarek Ramazan-ı şerif ayının hürmet ve namus perdesini yırtmanın cezasıdır.

4- İlişki, imsak vaktinden sonra yani gündüz olmalıdır. Eğer imsak vaktine daha var zannı ile ilişkide bulunduktan sonra, imsak vaktinin geçmiş olduğunu anlarsa, kasten orucunu bozmadığı için sadece kaza gerekir, kefaret gerekmez.

5- İlişkiden sonra oruç tutamayacak kadar hasta olan kimseye kefaret gerekmez. Bunun gibi bir kadın ilişkide bulunduktan sonra, hayz hâli vuku bulursa, yine kefaret gerekmez.

6- Kefaret olması için, ikamet ettiği yerde orucunu kasten bozmuş olmalıdır. Eğer seferde iken bozarsa, kaza gerekir. Çünkü seferde oruç tutmak farz değildir. Seferde oruç tutmayan kimse, sonra kaza eder.

7- Karı-koca kendi arzuları ile ilişkide bulunmuş olmalıdır. Mülci ikrah ile zorlanırsa, kefaret gerekmez. İkrah, bir insanı, istemediği bir şeyi yapması için, haksız olarak zorlamak demektir. Birini zorlamanın ikrah olması için şu dört şart gerekir:

Zorlayan kimsenin, korkuttuğu şeyi yapabilecek kuvvette olması, zorlananın korkutulan şeyin muhakkak yapılacağını bilmesi, korkutulan şeyin, ölüm veya bir uzvun kesilmesi veya üzücü bir şey olması, zorlanan şeyin, yapılmaması gereken bir şey olması gerekir. (İbni Âbidin, Dürer-ül-hükkâm)

Bazı kimseler de, mastürbasyonun orucu bozmadığını, bazıları da bozduğunu ve kefaret gerektiğini söylüyorlar. Bunların ikisi de yanlıştır. Mastürbasyonun orucu bozduğu, fakat sadece kaza gerektiği, Hindiyye, Bahr ve Dürr-ül-muhtar ve diğer fıkıh kitaplarında yazılıdır. Bir Ramazanda iki defa mastürbasyon yapana kefaret de gerekir. Çünkü Ramazanın bir gününde, kaza gereken bir şey yaparak orucunu bozan kimse, başka gününde de bu şeyi kasıtla yine yaparsa, kefaret de gerekir.

Allahu Teâlâ bu mübarek günler, geceler hürmetine günahlarımızı affeylesin, ahir ve akıbetimizi hayreylesin inşaallah. (Amin)