Muhterem Kardeşlerim…
Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz.
Efendim;
Cuma Namazını kıldıran İmamın günah işleyen birisi olduğu bilinse, yine de erkeklerin Cuma Namazına gidip gitmemeleri konusunda Hindiyye Fetvâsında deniyor ki:
“Hür, sağlam ve seferî, yolcu olmayan erkeklerin Cuma Namazı kılmaları Farz-ı Ayındır. Seferde olana, hastaya ve kadınlara Cuma namazı kılmak farz değildir. Şiddetli yağmur ve Devlet adamlarının zulmünden korkanlara da Farz olmaz. Amir ve işveren, emrinde olanı Cuma Namazından menetmez. O kadar zamanın ücretini kesebilir. Fasık olan İmam Cuma Namazı kıldırırsa, buna mâni olamayanın buna uyması, bunun için Cuma Namazını terk etmemesi lazımdır denildi. Başka Namazlarda, Salih İmamın kıldırdığı Camiye gitmeli, fasık İmam arkasında kılmamalıdır. Her kadının, herhangi bir Namazı cemaat ile kılmak için Camiye gitmeleri mekruhtur.”
Bir kimse, İmama Cuma Namazının ikinci rekatinin rükuunda yetişse, İmâm-ı Muhammed’e göre, Öğle Namazını kılar. İmâm-ı A'zama ve İmâm-ı Ebû Yusuf’a göre, teşehhüdde dahi yetişse, Cumayı kılar.
Cuma günü İmam Minbere çıkınca, cemaatin Namaz kılması ve konuşması haram olur. Hatip efendi dua ederken, cemaat sesle âmin demez. İçinden sessiz denir. Salevatı da ses ile değil, kalp ile söylerler.
Kısacası, namaz kılarken yapması haram olan her şey, hutbe dinlerken de haramdır. Uzakta olup, hutbeyi işitmeyenlere de haramdır. Akrep, hırsız, kuyu gibi zararlı şeyleri, zararları dokunacak olana, bunu söyleyip kurtarmak caizdir. El ile, baş ile işaret ederek bildirmek iyi olur. Müezzinlerin hutbe arasında bağırarak, bir şey okuması mekruhtur.
Hutbe, nutuk çekme yeri değildir
“Cuma hutbeleri, çok heyecansız oluyor. Heyecanlı olmalı, cemaati coşturmalı, Allah korkusundan ağlatmalı, bayılanlar, nâra atanlar olmalı” diyenler olsa da; Hutbe, nutuk çekme veya konferans verme yeri değildir, ibadettir. Nur-ül-İzah kitabında, “Hutbeyi kısa okumak sünnet, uzun okumak mekruhtur” buyuruluyor.
Hutbeye dünya sözü karıştırmak haramdır. Nutuk, konferans şekline sokmak caiz olmaz. Hutbede, kısaca vaaz edilir. Hikâye, siyaset, ticaret ve başka dünya işleri anlatılmaz. (S. Ebediyye)
Hutbede konuşmak ve hutbeden başka şeyler söylemek haram olduğu gibi, hutbe de fasit olur. Hutbe bozulduğu için cuma namazı da kabul olmaz. (Ey Oğul İlmihali)
Hutbelerin bir kısmını bile Arapçadan başka dille okumak bid'attir. (El-edille)
Demek ki, hutbe okumaktan maksat, cemaati coşturmak, ağlatmak, bayıltmak veya nâra attırmak değildir. Fıkıh kitaplarına uymayanların böyle söylemelerine itibar etmemelidir. Hutbede cemaate âmin dedirtmek, selavat getirtmek bile caiz değildir. Namaz gibidir. Cemaate Türkçe vaaz etmenin yeri de burası değildir, bunlar namazdan önce veya sonra yapılır.
Çünkü; hutbe okunurken namaz kılınmaz, konuşulmaz, hiçbir şeyle meşgul olunmaz. Hutbeyi sükûnetle dinlemek vaciptir.
Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)