Vahiy, insanı muhatap alan; dünya ve ahiret saadetini kazanması için, her şeyin yegâne sahibi olan Allah'ın; insanoğluna uyarı, ikaz, müjde ve inzar babında olan her şeyi anlaması için sunulmuş bir ikramıdır. Akıllı olmayan insana, deli ya da meczup denilir. Kur'an-ı Kerim'de, Rabbimiz insanların akletmeleriyle ilgili birçok ayet zikr etmekle; işin önem ve ciddiyetine dikkatlerimizi çeker.
İlahi tekliflere/vahiy'e karşı mükellef olduğunu idrak eden aklını kullanan insandır. Aklı olduğu halde, aklını kullanmayan, ilahi emirlere/vahiy'e karşı müstağni davranan herkes; küfrün ve dalaletin zifiri karanlığında kaybolup gider. Ahiretleri ise berbat olur...
İmam-ı gazali; Vahiy dışarıdan verilen bir akıl! Akıl içeriden verilen bir vahiy diye tarif ederken buradan bir inceliğe işaret etmek istemiştir. Vahiy akıl ilişkisi, akıl vahiy ilişkisi Kuran'ın ayetlerine konu olmuşken, insan'ın Rabbine karşı bu kadar müstağni, nankör davranmasından daha kötü bir durum var mıdır?
Zirâ Allah insana akıl vermiş ki, idrak etsin, Fikretsin, tefekkür ve teekkül etmeyi gaye edinsin. Fikretsin ki, yaratılış gayesini, niçin yaratılmış olduğunu düşünüp anlasın! Aklın bir nimet ve ilahi bir ikram olduğunu, temiz/aklını vahye göre kullananlar, aklın ne kadar kıymetli bir nimet olduğunu bilirler! Akıl nimetiyle, güzel işlerden yana tercihini yapan insan; Rabbinin indinde kıymet/değer kazanır... Vahiy olmasaydı, akıl ne işe yarardı ki? Peki, akıl olmasaydı, vahiy nasıl anlaşılırdı? Onun için Rabbimiz akletmeyle ilgili olarak; Kur'an-ı Kerim'de o kadar bizi uyarmış ki, biz sadece bir kaç ayet-i kerim'eyi zikr edelim:
Siz insanlara iyilik yapmayı emredip kendinizi unutuyor musunuz? Halbuki ilâhî kitabı da okuyup duruyorsunuz. Hiç aklınızı çalıştırmıyor musunuz? (Bakara/44) Demek ki, aklını kullanan kimsenin; öncelikle kendini düzeltmesi lazım. Paçası tutuşanın, başkasına yanıyorsun demenin akılsızlıktan başka karşılığı var mıdır?
Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara faydalı şeyler taşıyarak denizde akıp giden gemilerde, Allah’ın gökten indirip de kendisiyle ölümünden sonra yeryüzünü dirilttiği ve üzerinde dolaşan her türlü canlıyı yaydığı yağmurda, gökle yer arasında emre hazır bekleyen rüzgarları ve bulutları farklı yönlerde evirip çevirmesinde aklını kullanan bir topluluk için elbette Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren deliller vardır. (Bakara/164)
İnkârcılara: “Allah’ın indirdiğine uyun” dendiği zaman: “Hayır! Biz, atalarımızdan gördüğümüze uyarız” derler. Peki, ya ataları aklını kullanamayan ve doğru yolu bulamayan kimseler ise! (Bakara 170)
İşte Allah, size ayetlerini böyle açıklar; ki akıl erdiresiniz.
Bakara Suresi, 269. ayet:
Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.
Bakara Suresi, 282. ayet:
Ey iman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar. Buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür. Size ayetlerimizi açıkladık; belki akıl erdirirsiniz.
Al-i İmran Suresi, 190. ayet:
Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır.
Nisa Suresi, 5. ayet:
Bunlar gibi daha nice ayetler, akıl sahiplerine; aklın güzellik ve özelliğini hatırlatan ilahi mesajlar vardır.
Andolsun, size içinde sizin için öğüt bulunan bir kitap indirdik. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? (Enbiya/10)
Bakınız,
Kur'ân-ı Kerîm'e göre insanı insan yapan, onun her türlü aksiyonlarına anlam kazandıran ve ilâhî emirler karşısında insanın yükümlülük ve sorumluluk altına girmesini sağlayan akıldır. Kur'an'da akıl kelimesi biri geçmiş, diğerleri geniş zaman kipinde olmak üzere kırk dokuz yerde fiil şeklinde geçmektedir... (İslam ansiklopedisi)
Onun akıl deyip, geçmemek lazım. Akıllı insan, Rabbini tanıyan ve onun emir ve yasaklarına riayet edendir. Allah'ın mülkünde, Allah'ı bilmeden, emirlerine göre yaşamayan; akıllı olduğunu iddia etse de, öyle görünse de, Kuran'ın ifadesiyle, belhüm adell (hayvandan aşağı) bir seviyededir.
Son olarak: Adamın bir Hâlid İbn-i Velid'e (r.a), sizden daha cesur adam var mıdır diye sorar? Hâlid İbn-i Velid (r.a) cevaben evet vardır der. Kimdir diye sorduğunda; Allah'ı tanımayan, O'na secde etmeyen dir diye yanıtlar. Zira ben Allah düşmanlarına kafa tutarken, o; Allah'a kafa tutar.
Aziz dostlar, akıllı insan; yarını için çalışıp çabalayan ve aklını ilahi vahyin nuru ile anlamlı hale getirendir. Aksine, Allah muhafaza; ebedî dübyasını kaybeder.
Rabbim! Aklımızı vahyinle donat; bizi hakkıyle tefekkür edip aklını kullanan ve şeref ve izzeti sana kulluk etmekte bulan kullarından eyle!
Âmin.