DİKİLECEKSE BAHÇELİ'NİN HEYKELİ DİKİLMELİ

Mezopotamya'nın kadim topraklarında yeni bir dönemin eşiğindeyiz...

Dicle'nin ve Fırat'ın sularının beslediği bu topraklarda, yüzyıllardır nice kavimler, nice liderler geldi geçti. Kimi bu toprakların bereketini gördü, kimi acısını. Ama şimdi, tarihi bir dönüm noktasındayız.

Salahaddin Demirtaş'ın geçmiş yıllarda başlattığı "APO'nun heykelini dikeceğiz." Siyasi çıkışıyla birlikte çok ciddi tartışmalarında odak noktasını oluşturmuştu. Peki bu söylem ne getirdi bu ülkeye? Acıdan, gözyaşından, kardeşin kardeşe düşmanlığından başka ne verdi? Kocaman hiç…

Şu anda bu sözle birlikte Demirtaş yargılanıyor, binlerce Kürt düşünür ve yazar gereksiz bir siyasi polemiğin içinde kaybolup gitti.

Devlet Bahçeli, "Türk'üm" diyen de "Kürt'üm" diyen de bu vatanın asli unsurudur diyerek, kimseyi ötekileştirmeden, her türlü spekülasyona rağmen herkesi kucakladığını bu zorlu süreçte ispatlamıştır.

Bu süreç yaşanırken, Bana göre Diyarbakır'ın göbeğine, bir heykel dikilecekse, bu ancak Kürt kardeşlerimize özgürlük kapılarını sonuna kadar açan, Türkiye'nin birliğini ve dirliğini yücelten, bu topraklarda barışı tesis etmek için hasta yatağında dahi canla başla çalışan sayın Devlet Bahçeli'nin heykeli dikilmelidir.

Bu toprakların kadim halkı olarak, artık şunu görmeliyiz: Gerçek özgürlük, kardeşlikle gelir. Ayrımcılığı körükleyenler değil, birliği savunanlar olmalıdır.

Diyarbakır'ın meydanında Bahçeli'nin heykeli yükseldiğinde, bu sadece bir heykel olmayacak. Kardeşliğimizin, ortak geleceğimizin, bu topraklardaki ebedi birlikteliğimizin sembolü olacaktır.

"Ji bo aştî û biratiyê, em dest bi dest in."(Barış ve kardeşlik için, el eleyiz.)