BİR DİYARDAN BAŞKA BİR DİYARA

“Peygamberler Diyarından Şehitler Diyarına” sloganı buydugezinin, ev sahibi ise Haliliye Belediyesi’ydi. Konuklar biz basın mensupları, engelliler veaileleri, sevgi evlerinde kalanlar, yetimler, öksüzler, sporcular. Bayağıkalabalığız anlayacağınız. Herkesten biraz daha heyecanlı ve coşkulu olduğum sugötürmez bir gerçek. Öyle ya 21 yılım geçmiş oralarda. İlçeler arası otobüsmuavinlerinin ‘Kaleyeeee kaleyeee’ seslenişleri, közde mısır, yosun kokusu,davul zurna çalan Romanlarını, Eceabat’a bakıldığında ‘Ecdad’ı anmayı kimsebenim kadar özlemiş olamazdı, ki zaten geziye katılanların büyük bir çoğunluğudaha ilk kez Çanakkale’yi görecekti. Sırdaşım, dostum, birlikteyken eğlenmenin hakkını verdiğimHüseyin Canan gezide yol arkadaşım oldu. Sabah erken saatlerde otobüs ve havaalanı arasında geçensürede belediyenin sandviç ikramıyla başladı yolculuk. Sonra uçak yolculuğu veyaklaşık 2 saat sonra Çanakkale’deyiz. Başlıyor tatlı telaşım. Havaalanı çıkışında Belediye BaşkanıFevzi Demirkol karşılıyor bizi. Tam bir ev sahibi! Tek tek tokalaşıyormisafirleriyle. 4 otobüs hareket etmek için bekliyor. Çünkü Demirkolotobüsleri tek tek dolaşarak bir kez daha hoşgeldiniz diyor misafirlerine.Hoşbulduk! Geziyi çok detaylandırmadan gözlemlerini aktarmak istiyorum. DUVAR DİBİNDE BİR BAŞKAN Çok duymuşluğum vardır ama bir kez daha şahit oldum kiUrfa’da şimdiye kadar gördüğüm en enaniyetsiz başkan o. Elde simit ayran,misafirleriyle sohbet eder, herkesle tek tek ilgilenir. Bunu bir lütuf olarakgörebilirsiniz, haklısınız da! Kraldan çok kralcıların olduğu tepeden bakmayıonur sayanların arasında elde simit ayran gezen bir başkan bir lütuf. Gözlemlerime sözlerimin yetersiz kalmasını istemem. O yüzdenfotoğrafın diline sığınarak; işte güneş altında, duvar dibinde elde kalemçalışan bir Belediye Başkanı. (Fevzi Demirkol-Haliliye Belediye Başkanı/Çanakkale DestanıTanıtım Merkezi) ÖLDÜRÜRÜM YİĞİDİ YEMEM HAKKINI Kalabalık bir grupla gezinin zorluğunu tahmin edersinizancak belediye ötesine geçip buna tahammül edip üstüne bir de kusursuzluğueklemiş. Her kafadan çıkan sesler olur ya, biz duymadık. Nizamın olduğu yerdehuzur vardır. Belediye de organizasyonu nizamına uygun yapmış. Gezilecek yerlerönceden belirlenmiş, rehberler ayarlanmış, feribotun gidiş geliş saatleri gözönüne alınmış, engelliler için yemek masaları bile hazır edilmiş… Buna rağmen ‘dır dır’ yapanlara ayna uzatasım gelir. Acabanasıl olur endişesi yaşayanlara haddini bildiren organizasyondu. Haberlerdeyiğidi öldürürüm ama bu konuda ‘Nıç, nıç “ hakkını yemem… ÖZLEDİĞİM NE VARSA… Çanakkale kaldığımız yerden karşıladı beni. Canım öğretmeninAysel Özcan ile çay keyfi, martıların uçuşu, denizin kokusu, kordonda davulzurna sesleri, fal bakanlar, midyeciler… Gezi sayesinde ben memleketimekavuştum, diğer misafirler tarihin doruklarına doğru eşsiz bir yolculuk yaptı.Unutulmaz günlerden birini yaşadık. DOĞU DA SEVER SİZİ Gelelim Urfalıların cefasına katlanan bizim şoföre. Vay anamvay. Ne dertlenmiş 2 günde. Sebebi onun şivesiyle söyleyeyim “muuutarala.“ Belediyenin muhtarlara düzenlediği gezi de çok çektirmişlerbizim şoföre. Alışkın değil tabi Urfalıların konuşmalarına. Kapat, bas gaza,gel, git söylemlerini emir telakki algılayan şoförümüz bayağı kızgın. “34yıllık şoförlük hayatımda böyle bir şey görmedim” diyor ve ekliyor; “Ama benseverim doğu insanını” Doğu da sever sizi. Biz severiz birbirimizi. Ecdadınvatanında alnının teriyle çalışansın, bizler de örf ve adetlerin harmanlanıp,acılara gebe kadınların, işsiz adamların, güzellikler de var elbet ama ellerinasırlı işçilerin, mor yazmalı adamların, ayakkabısız çocukların topraklardan selamlıyoruzsizleri. Bak toprağına düşmüş asker, dedem. Dualarında yer verdiğin peygamberlerin diyarıdır Urfa. Demem o ki eğrisiyle doğrusuyla bizimisafirperverlik çatısı altında kardeşçe kucaklaştıranlara selam olsun.