BÖLGESEL SAVAŞTA YENİ HEDEF SADECE LÜBNAN MI?

Kürt referandumu, Kürtlerin böyle bir planı olmamasınarağmen bir ABD hamlesi olarak gerçekleşti. Direnenlerin ABD ile savaştığı birkonjonktürde, bölgede ve zamanda gerçekleşmesi, tartışmalı bölgeleri kapsamasıve ABD’nin Irak’a sokulmaması yönünde verilen bir mücadelenin yoğun olduğu birsüreçte olunması bunun önemli nedenleri arasında sayılabilir. Bu bağlamda;ihtilaflı bölgelerin hızlıca ele geçirilmesi gibi sert tepkinin; Kürtlerdenziyade ABD’ye verilen bir mesaj olduğunu düşünüyorum. Sert tepkinin diğer nedenlerinden biri ise, Türkiye’nin bukonuda İran ve İbadi’den özellikle Kerkük konusundaki isteği ve Barzani’ye dersvermek istemesi ki bu çok çözümcü olmadı… ABD, sadece Suriye’nin kuzeyindedeğil; bir de güneyinde koridor açma peşinde ve referandum bu koridor içinhayati önemdeydi. Yine Referandumun Suriye kürtlerini etkileme potansiyeli debüyüktü. Kısacası, İran; Güneyde açılması planlanan koridoru akameteuğratırken; Türkiye İdlib’e girerek Kuzey koridorunu kilitledi ve Afrin’egirmek için uygun zamanı beklemekte. İşte tam da bu süreçte başladı ABD’ninSuudi’de gerçekleştirdiği operasyon. Domuz tabiatında bir fil edasıyla,evlerimizde/bölgemizde bulunan, saldıran ve terör estiren, soyan, yağmalayan,savaştıran ABD’yi ve batıyı bölgemizden çıkartmaya çalışırken; etrafıdağıtmamasına,hiddetlenmemesine dikkat edenimiz olduğu gibi, onu isteyen vefakat onu dışarı atmak isteyeni düşman ilan edenlerimiz de var. Onların başıSuudi Arabistan. Bu ülkenin; Suriye’de, Yemen’de, Lübnan’da, Filistin’de vediğer İslam düşmanlarıyla savaşılan bölgelerde, ABD ve batıyla iş tutması vedirenenlere karşı bir faaliyet içerisinde olmasının izahı oldukça zordur. Suudi Arabistan, İran İslam İnkılabından beridir ABD ilebirlikte Müslüman dünyaya karşı, terörist faaliyetlerle ve finansal olaraksavaşım vermektedir. Suudi Arabistan’ın Kabe imamının, bir iki ay önce; ABD veSuudi Arabistan’ın birlikte dünyayı yönetmelerinden dolayı Allah’a şükretmesiartık bizi şaşırtmıyor. Bu koalisyonun; İsrail ve ABD’yi dost; Müslümanları herplatformda savunan güçleri/ülkeleri de düşman olarak ilan etmesi, bununla dayetinmeyip, dünya müstekbirlerinden bunlara karşı savaş açılmasını ısrarlaistemesi; nasıl kirli, çapraşık ve iğdiş edilmiş bir zihin yapısına sahipolduklarının göstergesidir. Bu ülkenin başrol oynadığı Suriye’de ölenlerin sayısı, resmiolmayan rakamlara göre 1 milyon kişi. Bu ülke, İsrail ile birlikte Suriye’yesaldırmaya devam ederken; Yemen’e de saldırmaya devam etmekte ve Yemenliler,kendilerini savununca da veryansın etmekte; İsrail’in, ABD’nin değil;Direnenlerin durdurulmasını, işgal ve katliamlara teslim olunması çağrılarıyapmakta. Ilımlı İslam politikaları uygulayacağı haberlerinin ve Yemen’in RiyadHavaalanı’na attığı füzenin ardından, muhtemelen bizim 28 Şubat politikalarınabenzeyen bir operasyon başlatıldı. Startı, Trump tarafından verilen ve birliktehazırlanan bu plan gereği; prenslere yönelik operasyonlar başlatıldı. Yolsuzlukla mücadele adı altında, iktidara engel çıkarabilecekve Suudi’nin yeni süreçte hazırlandığı rolün aksamaması için, yapılan buoperasyonla, ülke zenginlerinin mal varlıklarına – paralara el koyma kısmındaİngiltere başrolde- el konularak ülke adeta soyulmakta. Ilımlı İslam söyleminin zamanlaması da yeni süreçle ilgiliplanların bir parçası. Muhtemelen, bu sayede, içte; ABD ve İsrail karşıtlarına,muhalefete ve ülkedeki Şii Müslümanlara karşı, bu politikayla onları hedefekoyarak, bir cadı avı başlatacaklar. Dışarıda ise; başlatılacak yeni çatışmalarla,direnenlere, ılımlı bir maskeyle saldırarak, saldırganları durduran bir resimvermeye çalışacaklar. Uzatmayalım, Riyad’a atılan füze ve Suudilerin İran’lakarşılıklı söz düellosunun ardından, yeni bir sürece girildiği daha net olarakortaya çıkmış oldu. Hariri istifa ettirildi, İran ve Hizbullah suçlandı. Adil ElCubeyr; Lübnan’daki vatandaşlarına, Lübnan’ı terk etmeleri çağrısında bulundu.Bu yazıyı hazırlarken bazı haber kaynakları İsrail’in 100 uçakla Lübnansınırında yaptığı tatbikatlardan, İsrail'in Lübnan'ıişgal edeceğindenbahsetmekteydi… Bölgeyi bilen önemli analistler, devam eden bölgesel savaşınkızışacağı yönünde öngörülerde bulunmaktalar. Muhtemelen yakın vadede en önemlicephelerden birinin Lübnan olacağı düşünülmekte. Tüm cephelerde; Suriye, Irak,Yemen, Lübnan, Filistin –Prens operasyonlarının ardından Mahmut Abbas SuudiArabistan’da görüşmeler yaparak muhtemelen gerekli talimatları aldı- ve elbetteasıl hedef olan İran. Türkiye’nin de cephelerden biri olduğunu unutmamaktayarar var. Son on günde yaşanan tüm bu hızlı gelişmeler çok önemliolmasına rağmen; bundan sonrasının daha önemli olacağı düşüncesi ve bugelişmelerin hazırlık/ön sinyaller mahiyetinde olmasından dolayı bunlardanziyade sonrasına odaklanmakta dünya kamuoyu. Sonrası için birçok senaryo var. Gerçekten endişelenmemizgereken senaryolar. Mesela bölgeyi çok iyi bilen Abdulbari Atvan’ın yazısınakısaca bakalım: “Bölgede Arap milletçiliği kılıfı altında yapılan etniksavaşın hazırlıkları ve iyiden iyiye incelenmiş plan çerçevesinde cereyan edenşeyin esas amacı, İran'ın bölgede artan gücüne darbe vurmak ve Yemen, Lübnan veIrak'ta ABD, İsrail ve bölge ülkelerinin desteğiyle İran'ın etkinliğinisınırlandırmaktır. Kadim Suudi Arabistan ve Vahhabilik artık yolun sonunageldi, 4. Suudi yönetim yeni kıyafet ve koalisyonlarla belirmektedir. MuhammedBin Selman, İran'ın Yemenli gruplara füze yardımınındoğrudan askeri saldırganlıksayıldığını ilan etti. Bunun ardından savaş çıkabilir. Herhangi bir kriz veya askeri veya siyasi hareketliliğinciddiyet ve tehlikesinin ne kadar olduğunu anlamak için petrol ve doğal gaz vedeğerli evrak borsalarına bakmak gerekiyor. Şu an Fars Körfezi'nin kıyısındakiArap ülkelerinin borsalarını çalkalanırken, petrol fiyatı son iki yılın enyüksek seviyesine çıkmıştır. Ensarullah, balistik füze ile Riyad'ın kuzeyini dikkatlehedef aldı ve tüm havalimanları ve limanlarına saldıracağını açıkladı. BöyleceEnsarullah tehditlerini hayata geçirebildiğini göstermiş oldu. ... 1: Yemen topraklarında İran-Suudi Arabistan'ın askeriyüzleşmesinin başlaması 2: 1990 yılındaki gibi Çöl Fırtınası Koalisyonu gibi yenibir ittifakın kurulması 3: Hizbullah'ı yok etmek bahanesiyle Lübnan'ı bombalamak veHizbullah'ın binlerce füze işgal topraklarına göndermesi 4: Mısır, BAE ve Suudi Arabistan'ın Katar'a saldırıp,hükümetini değiştirmek ve burada ağır silahlara sahip ve sayıları 30 bini aşanTürk askerleriyle savaşmak Bu bağlamda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,tehlike hissettiği için Katar'a Savunma Bakanı'nı gönderdi. 5: ABD, İsrail ve Suudi Arabistan'ın Suriye'ye karşısaldırısı ve müttefiklerinin kaybettiği bölgeleri yeniden ele geçirmek 6: Erbil ve Suriye'nin Kuzeyindeki Kürt milisleri tahripetmek ve onları ABD'nin yanında bu savaşa sürüklemek suretiyle, İran, Türkiyeve Irak'ı iç savaşlarla boğmak Yeni Suudi Koalisyon Karşısında Ters Senaryo Nedir? Ters Senaryo ise, İran-Türkiye-Suriye-Irak ve Rusya ittifakınınkurulmasıdır. Bu yeni ittifak çok sayıda füze ve büyük askeri güce sahipolduğu için Suudi Arabistan, BAE ve işgal altındaki Filistin topraklarına füzeyağdıracak. İran ve Suriye füzelerinin Hizbullah'ın füze depolarınailave olunca ne olacağını sormak gerekiyor? İran ve Hizbullah'ı yok edip, Katarhükümetini değiştirebilirlerse çok yakın olan bu savaşın galibi olacaklar,ancak yenilirlerse Suudi Arabistan, İsrail ve BAE yok olacak. Bu savaş; bölge, ülkeleri, sınırları, belki de milletlerinideğiştirebilecek son savaş olabilir." Özetleyecek olursak kıyamet senaryosu bu. Ama Türkiyeetkilenecek. İran ve Türkiye’nin Kürtlerle ilgili politikalarını gözdengeçirmeleri faydalı olacaktır. Onları baskılayıcı, batının kucağına itici vecezalandırıcı politikalardan ziyade; onları anlama, sahiplenme ve hukuklarınariayet etmeye yönelik politikalar geliştirmeli. Kürtler de özeleştiri yapmalı; batıya güvenmenin akıl karıolmadığını anlamalıdır. Bölgenindurumunu önceleyerek bazı şeyleri ertelemeyi ve diyalogdan vazgeçmemeleriyönünde süreçler geliştirmeli, kendi aralarında birlik sağlamaya önemvermelidir. Seküler yapı ve devletlere özenmek yerine, toplumunun, sahip olduğudinin değerlerinden uzaklaşmamalarına gayret göstermelidirler. Tüm bölgeülkeleri için geçerli olan, istilacı batı ülkeleri ve insanlığın ortak düşmanıİsrail' i bölgeye sokmama yönündeki politikalardan taviz vermemelidirler. Bukonularda. daha dik ve Kürtlere yaraşır bir tutum sergilemeliler. Her ne kadarKürt kartını kendisi de oynamak istiyor olsa da; Rusya’nın Kürtlerle ilgiliyaklaşımlarının, çözüme yönelik tavsiyelerinin, üzerinde çalışılarakgeliştirilebileceği söylenebilir. Kürt sorununa yönelik tüm çözüm arayışlarınakapalı olmanın, beklenen zorlu günlerde dezavantajlar taşıma potansiyeliyüksektir. Diğer husus, Türkiye’nin bu süreçte duracağı yerle ilgili.S-400’ler teslim alınsaydı, batı ile olan ilişkilerin genel gidişatı veyaklaşan kıyamet senaryolarında Türkiye’nin alacağı tavır biraz daha netleşmişolacaktı ama yine de Afrin konusunda ve kuzey koridorunu engelleme kararlığındabir değişiklik beklememek gerekir. Afrin’le ilgili süreç ve zamanlama,bölgedeki son gelişmelerin ve beklentilerin daha da netleşmesiyle ilişkili halegeldi denebilir hatta belki de S-400’lerin teslimi de… Sonuç olarak; ABD ve batı, bölgemize musallat olmuş ve neyaparsak yapalım, bölgesel planlarından/niyetlerinden vazgeçmek istemiyor.Bölgeye savaşı ve direnişi dayatıyor. Bölgemize karşı başlatılan bu istilakarşısında tüm bölge ülkelerinin, tüm farklılıklarını bir kenara bırakarak, tekvücut halinde durmaları gerekiyor. Onların bir hesabı varsa; Allah'ın davardır. Bölge ülkelerinin onurlu bir direnişten başka seçeneği yok gibi.Rabbim, mazlumları korusun.