SERSAL VE PEŞK

İnsanınbu dünya hayatında bağlı olduğu unsurlardan biri zamandır. Her insana Rabbinitanıması, yalnız O’na ibadet etmesi ve dünyadan da nasibini unutmayarak ahrettekiebedi hayata hazırlanması için belli bir süre verilmiştir. Bu itibarla, YüceYaratıcının bahşettiği süreyi en iyi şekilde değerlendirmek durumundadır. Zaman,tüm ihtiyaçlarını karşılaması ve ahiret hayatına hazırlık noktasında dünyadakullanmak üzere verilen bir servet konumundadır. İnsanlarkendilerince zamanı bilmek ve en iyi şekilde değerlendirmek amacıyla çeşitlidoğal unsurlardan yararlanmışlardır. Yılları, ayları ve günleri hesaplamaküzere takvimler kullanmışlardır. Dünyamızla ilgili olarak sürekli döndürülen ayve güneş birçok maslahatlarının yanında takvim hesaplamaları için de önemli birgörev gördükleri kabul edilmektedir. Kur’an-ı Kerim, “Güneşi bir ışık, Ayıbir nur yapan ve yılların sayısını ve hesabınızı bilesiniz diye Aya menzillertakdir eden O’dur. Allah bütün bunları hak ve hikmetle yarattı. Bilen birtopluluk için, ayetlerini O böyle açıklıyor.” (Yunus, 5) ayetiyle aymerkezli kameri takvime işaret ettiği gibi, “Biz geceyi ve gündüzü de iki ayetyaptık; Rabbinizin lütfundan rızkınızı aramanız ve yılların sayısı ilehesabınızı bilmeniz için gecenin ayetini giderip gündüz ayetini aydınlattık.Biz her şeyi böyle inceden inceye ayrıntılandırmış bulunuyoruz.” (İsra,12.)ayetiyle de güneş merkezli şemsi takvime işaret etmektedir. İbadetve mübarek gün ve gecelerin, manevi değer yüklenen zamanların tesbit veuygulamasında kameri takvim kullanılır. Ancak dünyevi işler ve daha başkabirçok maslahatlar için şemsi takvim kullanılır. Tüm hayatın kameri takvimegöre düzenlemesi mümkün olmaz. Bu nedenle ısı ve ışık kaynağımız olan güneşin,takvim için de kullanılması gerektiği ayetlerden anlaşılmaktadır. Eskidenberi memleketimizde hicri-kameri takvimin yanında “Rumî” adı verilen şemsitakvim kullanılmıştır. Avrupalıların kullandığı miladî takvim ülkemizde 1925yılından itibaren uygulamaya konmasından önce şemsî takvim olan Rumî takvimkullanılıyordu. Yıllarca miladi takvim halka arasında kabul görmedi. Yaşlıbüyüklerimizin halen vazgeçmediği ve “Bizim hesap” dedikleri bu Rumî takvim’inaslında Rumlarla bir alakası yoktur. Çok eskiden Anadolu’ya “Rum diyarı”denildiği için burada uygulanan takvime de “Rumî Takvim” denilmiştir. Örneğinsahabe-i kiramdan olan Suheyb-i Rumî (RA) Dicle kıyılarında Übülle şehrindendir;O’na atfen söylenen “Rumî” isnadı, bu diyardan olmasınedeniyledir, yoksa Rum kökenli değildir. Rumîtakvimin yerine getirilen Miladî takvim, yıllarca halk tarafından kabulgörmedi. Büyüklerimiz Rumî ve hicri-kamerî takvimi kullanır ve “bizim hesabagöre..” derlerdi. Çocukluğumda şahit olduğum yılbaşı kutlamaları halkarasında Rumî takvimine göre yapılırdı. Yöremizde “sersal” adı verilenyılbaşı gecesinde çeşitli etkinlikler düzenlenirdi. Bu kutlamalara “peşk”adı veriliyordu. Sersal gecesi evlerde yalnızca ihtiyarlar ve hanımlar kalıyordu.Her yaştan emsal arkadaşlar, 5’er, 10’ar gruplar halinde ev ev dolaşırlardı.Aralarından biri palyaço kılığına girer, gittikleri evlerde hep bir ağızdanönce bir selamlama olarak: “Peşk peşk seré salé bıné salé Xwedé xortki bıdıkevaniya vé malé: Peşk, peşk yılın başı, yılın sonu, Allah bu evin hanımına birdelikanlı versin!” cümlesini söylerler, sonra da kısa bir tiyatro gösterisisunarlardı. Ev halkından biri, gelen gruba ceviz, badem, kuru üzüm, pestil,sucuk, gibi yemişler verirdi. Bazı evlerde yumurta ve nar da ikram edilirdi. Geceningeç saatlerine kadar çeşitli grupların evlerde dolaşımı tamamlandıktan sonragruptan birinin evine giderler ve topladıkları yemişleri paylaşırlar ya da birsofra kurup hep birlikte yerlerdi. Böylece sersal kutlaması yani “peşk” bitmişolur sonra da herkes evine dağılırdı. Miladitakvime göre 14 Ocak, Rumî takvimdeyılın ilk ayı olan Kânûn-i Sanî’nin birinci günüdür; yani Rumî yılbaşıdır. Tümhalkımızın “bizim hesaba göre” yeni yılını tebrik ederim.