KENDİMİZİ DÜZELTMEDİKÇE ASLA!

Ömründe yalnızca bir kere bir yerde çamura saplanan Merkep denilen hayvan, bir daha asla o yerden geçmez. Velev ki mevsim yaz ve o yerler kurumuş olsa da. Oysa insanoğlu denilen varlık, defalarca zarar gördüğü yere gider; günaha saplandığı yerden yolunu kesmez, başına gelen nice bela ve musibetlerden ders çıkarmaz, kıtlığı görünce isyan eden, bolluğu gördüğünde şımaran tek varlıktır. İnsanlık tarihî boyunca, dünya denilen şu misafirhane; nice kavimlerin yok olmasına tanıklık etmiştir. Musibetlerden ders çıkarmayan, davetçilerin tebliğini kulak ardı eden, hak ve hukuk tanımadan nefislerinin istek ve arzuları istikametinde yaşamayı tercih eden bir-çok toplumun, kavim ve devletin bu gün sadece tozlu raflarda isimleri bulunmaktadır... Yüce Rabbimiz kerim kitabımızda: Bir toplum kendi durumunu düzeltmedikçe Allah'ın onların durumunu düzeltmeyeceğini haber vermektedir. Bu şu demek: Yapılan tüm ikaz ve uyarılara, başlarına gelen bela ve musibetlere rağmen; ders ve nasihat alıp durumlarını düzeltmeyi düşünmeyen, Allah'ın ve Onun kutlu elçisinin emirlerine dönmeyen toplulukların akıbeti hep kötü bir şekilde sonlandığı/sonuçlanacağı demektir. Hakikaten şöyle bir etrafımıza bakalım: "olup biten hadiselerden, başımıza gelen bela ve musibetlerden, toplum olarak ne kadar ders aldığımızı, durumumuzu ne kadar düzelttiğimizi, Rabbimizin emir ve yasaklarına ne kadar bağlı olduğumuzu bir gözden geçirelim. Neredeyse dokuzuncu aya giren şu Korona salgınının sebep olduğu hastalığın vermiş olduğu sebeplerden dolayı tanıyıp tanımadığımız nice değerli insanlarımızı kaybettik. Peki, sokağa çıkarken ağzımıza maskeleri; Devlet görevlileri ceza yazmasınlar diye mi, hastalığın bulaşması ve ölüm korkusu mu, yoksa başka sebeplerden dolayı mı takıyoruz acaba? Genel kanaat, cezai işlem ve ölüm korkusu yönünde. Çünkü genel olarak insanların; salgın musibetinin vermiş olduğu sıkıntıdan dolayı Allah tevbe ve istiğfar edip kendi durumlarını düzeltmeye çalıştıkları görülmemektedir. Ölüm ve cezai işlemlerin korkusu olmazsa, kaç insanımız sokağa çıkarken maske takıp ve fiziki mesafeye riayet edeceklerdir acaba? Değerli dostlar, dünya hayatı geçicidir, lezzetleri ve zevkleri rüya gibidirler; burada bulunmamızın öncelikli olan amacı Allah'a kulluk etmektir. Yaradılışımızın tek gayesi budur. Yoksa yeryüzünde nefeslerimizin her istediğini yapıp, ömür sermayemizi yemek içmek, gezip tozmakla tüketmek için ne yaratıldık ne de dünyaya gönderildik. Bu hakikati hiç-bir zaman unutmayalım ki, başımıza gelen musibetler birer uyarı niteliğindedir. Durumumuzu düzeltir ve kendimize çeki düzen verirsek Rabbimiz o musibetleri başımızdan savar ve bize afiyet verir. Yoksa vur patlasın çal oynasın düşüncesiyle hareket edip, ilâhi emir ve yasakları kale almaz, tevbe ve istiğfar etmezsek inanın mevcut sıkıntılarımız artarak devam edebilir ki, Allah muhafaza bu bizi daha kötü sonuçlara götürür. Müslüman olduğunu söylediği hâlde, namaz kılmayan, tesettür farz olduğu halde riayet etmeyen, zengin olduğu halde zekat vermeyen, insanlar arasında hükmettiği zaman Adaletli davranmayan, adam kayıran, yalan söyleyen, ona buna diliyle varsa gücüyle zarar verip incitenler; durumlarını düzeltmedikçe, toplumsal ve dünya olarak, huzura kavuşmamız nasıl mümkün olabilir? Allah aşkına bakar mısınız, şu salgın vuku bulduğundan beri; insanlar bir araya gelemez oldu, camiiler kapandı, taziyeler yapılmaz oldu, dost ve ahbap ziyaretleri nerdeyse bitti, toplu sohbetler iptal edildi, toplumsal korku hakim hale geldi, uzmanların tespitlerine göre insanların çoğuna, Koronafobi hastalığı musallat oldu, hastanelerin yoğun bakım ünitelerinde neredeyse yer kalmadı, her gün onlarca ölüm haberi kulaklarımızı tırmalar hale geldi; ama biz bir gram olsun akıllanmadık. Hâlâ aymazlık ve şımarıklıklarından zerre kadar vazgeçmeyen binlerce insan var. Politik çekişme ve hesaplaşmalardan dolayı, kendi durumlarını düzeltmeye zaman ayırmayan insanlar; Mülkün tek sahibinin Allah olduğunu unutmasınlar... Gün gelir herkesin kapısına, davetsiz konuk dayanır ve dünya serüveni son bulur. Sonrası ebedî âlem, yüce divanda hesap verme... En-nihayet: biz kendi durumumuzu düzeltmedikçe; bela ve musibetler yakamızı bırakmayacaktır... Kadirşinaslıkla efendim.