KENDİNİ VE ALLAH'I BİLMEK

Andolsun, eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşive ayı hizmetinize kim verdi?” diye soracak olsan mutlaka, “Allah”diyeceklerdir. O hâlde nasıl (haktan) döndürülüyorlar? (Ankebut/61) Andolsun, eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diyesorsan, mutlaka “Allah” derler. De ki: “Hamd, Allah’a mahsustur.” Fakat onlarınçoğu bilmezler. (Lokman/25) “İlim ilim bilmektir/İlim kendin bilmektir/Sen kendinibilmezsin/Ya nice okumaktır” der Yunus. İnsanı, Allah’ı ve onun sistemini/sünnetullahı/dininibilmeliyiz. Bunun yolu Kuran’dır. Son günlerde toplumsal dönüşüm konuları gündeme geliyor hep.Bu defaki konu: Deizm. Toplumun her kesiminden deizme bir kayma olduğundanbahsediliyor. Bu konularda köşe yazıları yazılıyor, toplantılar yapılıyor veçalıştaylar düzenleniyor. Konuyu biraz daha ilginç kılan ise toplumuninançlı/muhafazakar ailelerinin de bu yönde bir eğilim içinde olmaları. İmamhatipli gençlerin de deizme kaydığından söz ediliyor. Bu da işi, daha birönemli kılıyor. Bu arada; dünkü İmam hatiplerle, bugünkü imam hatiplerarasında, elbette ki oldukça önemli niteliksel farklar ve vizyonfarklılıklarının olduğunu da unutmamakta yarar var. Kaybolan gerçek İslam’ın ruhunu yeniden yakalamalı, yenideniman etmeliyiz. Görüldüğü ve ortaya çıktığı gibi, mevcut sistemle, toplumunahlaklı ve dürüst bir toplum olmayacağını artık anlayarak yeniden kendisaflarımıza/Allah’a/gerçek dine dönmeliyiz. Elbette toplumda ‘emin’ modeller, sahih din anlayışı vegerçek liderler olmayınca; toplum da -özellikle gençler- başka arayışlarayönelebilmektedirler. Bu bağlamda; –gerçekten de abartıldığı kadar boyutlandığıda şüphe götürür- batılılaşmanın, modernleşmenin, tüketim kültürünün vegittikçe yaygınlaşan kapitalist davranış tarzının, dizi kültürünün de deistleşmenin önemli etkenleri arasındaolduğu söylenebilir. Dindar nesil yetiştirmek projesinden yola çıkılarak; deistbir nesle ulaşmak ise ayrıca ironik bir durum. Bu konuda gerçek anlamdasosyolojik çalışmalar yapılmalı… Din; ahlak, adalet ve bilgi temelleri üzerine inşa edilir.Başka zeminde yeşermez. Yine toplumda, insanların gerçek dine ulaşmasının önündebirçok engelin olduğu dikkate alınmalıdır. Deizm; akılla tanrıyı bulma anlamını taşıyor. Tanrı’nınvarlığını kabul ediyor. Ancak, sadece vardır diyor. Ancak bu tanrı; Allahdeğil. Çünkü bu tanrı’nın; din, kitap ve peygamber göndermediğine; varlığa veinsana müdahale etmediğine inanılıyor. Genel hatlarıyla deizm bu. Ateizminfarklı bir versiyonu, seküler bir yaklaşım. Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bazı vakıflarladüzenlediği “gençlik ve inanç” konulu çalıştayda bu anlamda çeşitli sonuçlar vesorunlar tespit edilmiş. Bu tespitlerde İmam Hatiplerin henüz gençleriaydınlatma ve onlara donanım kazandırma, model olma anlamında bazı eksiklikleringiderilmesi ve dikkatli davranılması gereği üzerinde de durulmuş... Teknoloji ve sosyal medyanın hüküm sürdüğü bu yeni çağdayeni nesle/gençlere dini anlatmak, özellikle ergenlik dönemlerde onlara doğruve doyurucu rehberlik yapmak ciddi bir sorun halini almış durumda. Bu durumaokulların, eğitim sisteminin ve öğretmen modelinin, rol ve donanım olarakyeniden revize edilmesini önermek gerekebilir. “Son dönemde sıkça dindar ailelerin çocuklarının deist ya daateist olduklarına şahitlik ediyoruz. Bizi afallatan, dindar bir aile ortamındayetişen, tesettür, namaz, oruç gibi ibadetlerini yerine getiren gençlerin deistya da ateist olamayacağı ezberimiz. Aileler kendilerine nerede yanlış yaptıkdiye sorarken, bazen sebep “Yolda şarkı söylerken seke seke yürüyebilmekistiyorum. İslam buna izin vermiyor’ sözleriyle ifade edilebilecek kadar basitolabiliyor. Profesör Dr. İhsan Fazlıoğlu, geçtiğimiz günlerde birpanelde yaptığı konuşmada, odasına gelerek inanç konularında konuşmak isteyen,başörtülü oldukları halde kendilerini ateist olarak nitelendiren öğrencilerdenbahsetti. Fazlıoğlu’nun konuşmasının o bölümü şöyleydi: “Okuduğum İmam Hatipokulundan bir heyet gelerek benimle fikir alışverişinde bulunmak istediklerinisöylediler. Deizm yayılıyor, bu çocuklara ne anlatalım, ne yapalım diyesordular. Dedim ki, konuşmayı bırakın, yapın artık. Devamlı konuşuyoruz.Terbiye temsil ister. Örnek olacaksınız. Dini temsil makamındaki insanların budurumu sürdüğü müddetçe 10 yıl sonra neslimiz bizimle kavga edecek. Bu dinin birfaydası olsa babama anneme olurdu diyecekler. 15 Temmuz’dan bu yana benim odama 17 tane başörtülü deistbile değil tanrı tanımaz öğrenci gelip benimle bu konuları konuştular.Başörtülü öyle geleneksel de değil bildiğin başörtülü. Sosyal statüleri gereği,aileleri nedeniyle hala başörtüler ama tanrıya bile inanmıyorlar. Ortak neden sahnede dini temsil ettiğini söyleyen insanlarıneylemlerinin sonucudur. Mesele bu kadar ciddidir. Bu sonuçlarla yüzleşmezsek 30yıl sonra çok farklı şeyler konuşuyor oluruz.” Konuşma, başörtülü ve ateist kelimelerinin yan yanagelmesinin de oluşturduğu ilgiyle basına yansıdı ve bir süredir konuşuluptartışılan konu yeniden gündeme geldi: Deizm ve ateizmin muhafazakar / İslamcıailelerin çocukları yani dindar olan ya da olması beklenen gençler arasındaartarak yayılması.”/http://www.gercekhayat.com.tr/yazar/emeti-saruhan/ “…Özetlemek gerekirse ülkemizde gençlerin iman ve amel (diniyaşama) bakımından göze çarpacak ve Müslümanca yaşamayı amaç edinen insanımızıüzecek boyutta dinde uzaklaştıkları, ikame olarak da deizmi, ateizmi, boşluğu,hatta intiharı seçtikleri tespiti yapılıyor. Ne kadar gencin, gençliğin yüzdekaçının bu noktaya geldiği hususunda bilgimiz yok. Umarım bu tespit,gençlerimizin çoğunu değil, azını içine alıyordur; ancak rakam ve oran neolursa olsun vakıa üzücüdür ve üzerinde önemle durmayı hak etmektedir. Gençlerin dinden uzaklaşmalarının iç ve dış sebepleri var.Dış sebepler arasında başka bir dinin veya dinsizliğin misyonerlerinden sözediliyor; yüzlercesinin ülkemize geldikleri, gençlerle daha kolay ve başarılıilişki kurabildikleri haber veriliyor. Yine dış sebeplere dahil olan elektronikve dijital iletişim araçları var. Bu araçların içindeki bilgiler, oyunlar,filimler vb. ile ilgili ne bir süzgeç var ne de orada biz varız. Eskiden buaraçlar yüzünden yabancıların evlerimize girdiklerinden söz ederdik, şimdi hemmaddi hem de manevi olarak ceplerimize de girdiler. İç sebepler arasında çocukluk ve gençlik dönemlerinde tabiiolan biyolojik ve psikolojik değişimler, bu değişimlere uygun eğitimineksikliği, din dilinin gençlerin kalplerini açamaması, kafaları ile deuyuşamaması, eğitim çevremizin ve genel olarak milli eğitim politikasının amacauygun olmaması, dindar ailelerin çocuklarından ölçüsüz ve dengesizbeklentilerinin olması ve bu yüzden onlara fazla yüklenmeleri sonucunda hasılolan “din yorgunluğu” … sıralanıyor. Durum tespiti özetle böyle. Peki ne yapalım? Bu yakıcı sorunun cevabını büyük ölçüde sonucu doğuransebepler veriyor. Sebepler üzerine eğilmek, topyekûn bir eğitim seferberliğiile olumsuz sonuç doğuran sebepleri ortadan kaldırmak, amaca en uygunyöntemleri danışmalar yoluyla bulup uygulamak gerekiyor. Bazı çevreler Fazlıoğlu’nun uyarısından alındılar vesavunmaya geçtiler. Doğru olanı bu değildir, doğru olanı özeleştiridir,herkesin nerede hata yapıyoruz sorusunu sorması ve kendi sorumluluğunu tespitederek gereğini yapmasıdır. Bir de bizim hidayetinancımız vardır; Sevgili Peygamberimiz (s.a.) insanları İslam’a en güzelörneklik ve usul ile davet ettiği halde muhataplarının bir kısmı imanagelmemiş, hidayete ermemişlerdir. Bizi üzecek olan sorumluluğumuz çerçevesindegerekeni yapıp yapmadığımızla ilgilidir. “Gereken”in tespitini de ehlinedanışarak bilmemiz zarureti vardır. Ehlinden yardım almadan kendi bildiğinegidenlerin hata yapmaları kaçınılmazdır.”/yenisafak.com/hayrettinkaraman/Gençler ve Din Dikkat edilecek olursa, gelişigüzel görünen ama kanımca birproje dahilinde ve küresel ölçekte yürütülen bir plan söz konusu. Özellikle veöncelikle hedef kitle kadınlar ve hedef cemaat ise aile. Bu iki cepheden ağırdarbe yiyoruz. Dikkat edin; İran’daki son gösterilerde tesettürprovokasyonu en öne çekildi. Bizde de, Avrupa; sürecin uygun olduğuna kararverdi ve başörtüsü yasağının kaldırılabileceği onayını vermişti. Ilımlıİslam’ın Türkiye’de bıraktığı tahrifatı düzeltmek çok uzun yıllar alacak; tabiiçalışan olursa. Bu günlere adım adım gelindi. Tesettür defilelerinden tutun,örtülü top modellere (nereli? Somali asıllı ABD’li). Dikkat edin. Hangi kadınlar? İran, Türkiye, Afganistan,Kürtler… İngiltere’de bu yıl yapılacak güzellik yarışmasında‘başörtülü’ Müslüman birisinin seçilme ihtimalinden söz edilmekte! İslam’a, gerçek Müslümanlara topumun ihtiyacı var. Hemyaşayarak örnek olacak, hem krala çıplak diyecek, hem şarlatanlık ve yalakalıkyapmayacak topluluklara. “Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarkenAllah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz!Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabındankoru” derler.” Ali İmran:191 Rabbim, üzerimizdeki ataleti alsın, bizleri İslam’ın izzetve şerefiyle yeniden şereflendirsin. Küresel zorbalara karşı ayaklarımızı sabitkılsın.