İLK İZLENİM

İnsanın bir konudaki eğilim ve kanaatlerinin oluşmasında ilk izlenimin payı büyüktür. İlk izlenim, olumlu ya da olumsuz yönden bakış açısını gerçekleştirir, bazen olur ki oluşan kanaatin ömür boyu değişmemesinde etkisi vardır. Çocukluğum köyde geçti. Büyüklerimiz şehrin güzelliklerini, kolaylıklarını, avantajlarını anlatıp dururlardı. O zamanlar küçücük yüreğimde şehre karşı bir merak oluşmuştu. Nasıl bir şey olduğu görmek istiyordum. Nihayet bir gün bir vesileyle şehre gitmek üzere babamla birlikte yola koyulduk. İlk kez şehri görecektim, merak ve heyecan içindeydim. O zamanlar köyümüze araba gelmiyordu. Yaklaşık 25 kilometrelik mesafe vardı. Dağlardan, kestirme yollardan yaya olarak gidilirdi. Yine de 20 kilometreyi aşıyordu. Bendeniz küçük olduğum için büyüklerimiz, bu kadar mesafeyi yürüyemeyeceğimi düşünmüş olacaklar ki beni katıra bindirdiler. Gündüz sıcağına yakalanmamak için geceden sabaha doğru yola çıktık. Ben zaten sevinçten ve heyecandan uyuyamamıştım. Nihayet bana çok uzun gelen bu yolcuktan sonra şehir ışıkları görünmeye başladı. Şehrin girişinde birkaç silahlı adam bizi durdurdular. Bunlar polis yahut askerdi, şimdi tam hatırlamıyorum. Babamla bir şeyler konuştular. Henüz Türkçe bilmiyordum, ne konuştuklarını anlamıyordum. Ancak ses tonlarından, bakış ve tavırlarından kaba davrandıklarını seziyordum. Sanırım kimlik kontrolü yapıyorlardı. Şehrin girişinde silahla karşılaşmak ve adamların bu davranış şeklinden ürkmüştüm. İçimi korku kapladı. Bir anda şehre karşı bende bir soğukluk oluştu. O gün şehirde dolaştık. Hoşuma giden, güzel görünen, çekici tarafları da yok değildi ama köyle kıyasladığımda şehrin olumsuz, itici yönleri daha ağır basıyordu. Çocuk aklımla bana böyle görünüyordu. Şehir kalabalık ve gürültülüydü. Her şey için para ödeniyordu. Katırı hana götürdük, karşılığında para verdik, tuvalet için para veriliyordu. İçmek için su bile parayla alınıyordu. Yemek de paralıydı. Oysa köyde para yoktu, her şey parasızdı. Yabancı bir satıcı köye geldiğinde aldığımız eşya için para değil, soğan veriyorduk. Köyümüzde para birimi soğandı. Ayrıca şehrin insanları soğuk davranıyordu. Köydeki gibi bir samimiyet ve sıcaklık yoktu. Köyden gelen insanlara karşı davranışları sevimli görünmüyordu. Köydeki gibi yardımlaşma, yemeğe davet, içten bir ortam, cana yakınlık bulunmuyordu. Şehirde devlet vardı, o da soğuktu. Köydeki gibi bir özgürlük yoktu. Kardeşlik, içtenlik yerine donuk bir resmiyet kaplamıştı. Şehrin diğer güzelliklerine, büyüklerimizin anlata anlata bitiremedikleri nimetlerine rağmen, şehirdeki bu ilk günüm bende olumsuz bir kanaat oluşturdu. Bir an önce şehirden çıkmak ve köye geri dönmek istedim. O günden beri şehre karşı bir sevimsizlik hissediyorum. Bu olumsuz tavrın içimde gelişmesinde ilk izlenimin etkisi olduğunu düşünüyorum. Aradan yıllar geçti. Hayatımın çoğu yıllarını şehirde yaşadım. Şehrin birçok nimetlerini gördüm, kolaylık ve avantajlarından yararlandım. Ancak şehirle ilgili ilk izlenimin olumsuzluğu nedeniyle halen şehre ısınamadım. Şehirdeki levhalar, elektrik direkleri o ilk izlenimi hatırlattığı için onlar bile bana itici görünüyor. Çocukluğum köyün elektriksiz zamanında geçtiği için, şimdi köydeki elektrik direkleri yine bana sevimsiz görünüyor. Demek ki ilk izlenimin etkisi ömür boyu sürebilir. Çocukların eğitiminde buna dikkat edilmelidir.