ŞEHR-İ MENFAAT

Yazımızın başlığı, son yıllarda bol miktarda türeyen site inşaatlarının, özenti ile konulmuş isimlerine benzedi. :) Gerçi yazıya konu olan insanları bir meydana toplasanız bana hak verirsiniz. Zira o menfaatperest topluluğa, “şehir”tamlaması bile küçük kalır. Yeni bir coğrafya gerekir. *** “Menfaatperesti 1 kilometre öteden görsem tanırım.” Çok cüretkâr bir iddia olduğunu kabul ediyorum. Ancak teşbihin az da olsa gerçeklik payı var elbette. Şöyle izah edelim; Birisi, bir işi “Sırf millet için dile getirdiğini” “Başka bir gayesi olmadığını” iddia ettiğinde, “Kendisi için mi? Yoksa gerçekten millet için mi? istediği” çok çabuk anlaşılıyor. Duruşundan, konuşmasından, heyecanından, dilinin kekelemesinden, ortalığı velveleye verişinden, yakın çevresinin ilgisinden hatta fotoğrafından bile hemen kendini belli ediyor. *** İnsanlar elbette ticaret yapabilir, bu gayet normal. Ancak “aldığı maaş karşılığı hizmet etme” makamında olanlar, ellerindeki yetki ve tanınırlığı kullanmak suretiyle ortak olduğu ya da hisse aldığı işler içinde bulunamaz. İş takipçiliği karşılığında bedel alamaz. Yakınını ortak edemez. Nüfuzunu bu amaçla kullanamaz. Hele bir de bunun üstüne “millet için istiyorum, millet için sürekli koşturuyorum” diye kıvırmaya kalkıyorsa…sakın tükürmeyin o yüze. Zira tükürüğünüze bile yazıktır. *** Riyanın, sahteliğin oluk oluk aktığı bir dönemde, bu tip insanların bol olduğu bu zamanda, konuyu daha teferruatlı şekilde anlatmaya gerek yok. “Zira arif olana çok fazla tarif gerekmez.” Bu devirde, “kendim için, şahsi menfaatim için çalışıyorum kardeşim, millet umurumda değil” diyeni bulursak elini öpecek duruma geldik maalesef. Ağzını açan, “millet için, hemşehrilerim için” çalışıyorum diyerek, kendi menfaati uğruna yüzünü kara ediyor. Durum böyle olunca; o kavramlar da değersizleşiyor. -Artık, insanlar bu kavramlardan çiğiriyor. -Söyleyen herkesten tiksinmeye başlıyor. Bunun da en büyük müsebbipleri, kendi menfaati olduğu halde, tersini savunmak için bu kavramları kullananlardan başkası değil. Temennimiz; “Allah, onların eksikliklerini versin.”