UDP: URFA DÜŞÜNCE PLATFORMU

26 Ekim, 2021 Cuma akşamı saat 18 00 da, Urfa düşünce platformu tarafından; Türkiye de ve Şehrimizde eğitimin artısı ve eksisi konusu ayrıntılı bir şekilde masaya yatırıldı. Serrhan Restoranda konuklarını akşam yemeğine davet edip ağırlayan, platformun kurucusu ve Başkanı, Şair ve yazar Mehmet Emin Kuş, birçok kesimden misafir davet etmişti... Ben denizinde, davetli olduğu platformda; Sağlıkçıdan eğitimciye, yazar ve şairden gazeteciye, dernek başkanından öğrenciye varıncaya kadar; birbirinden kıymetli ve birikimli insanın bir araya gelmesini sağlamakla, çok önemli bir işe öncülük ettiğini belirtmeliyim. UDP’nın eğitimle ilgili konuşmacı kısmına girmeden önce, bir hususu belirtmeyi vefa borcu olarak vazife addediyorum. O da, 30 yıl önce, Urfa İmam Hatip Lisesi müdürü ve aslen Kahraman maaşlı olan hocam Bekir Ayhan’ın; platforma davet edilmesiydi. Bu buluşma beni o kadar mesut etti ki, anlatamam. Buna vesile olan Mehmet Emin Kuş kardeşime şükranlarımı buradan arz ediyorum. Tabi platforma katılan birkaç kişinin dışında, hemen hemen herkes; eğitim hakkında fikir de düşüncesini izhar etmeye çalıştı. Adil Faraç'ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen programa katılanlar arasında; Vali yardımcısı ve Haliliye kaymakamı Metin Esen, Eyyübiye Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet İlhami Günbeği ve Mehmet Gül yaprağı, Şanlıurfa eski belediye başkanı Nihat Çiftçi, Harran Üniversitesi tıp fakültesi baş hekimi Ahmet Güzelçiçek, ilahiyatçı eğitimci ve yazar Mehmet Akcan, Şanlıurfa da yıllarca imam hatip lisesinde müdürlük yapan Bekir Ayhan, araştırmacı yazar Şahin Doğan, ve isimlerini hatırlayamadığım daha bir çok kesimden misafirin katıldığı programda; özellikle eğitim konusu hakkında konuşuldu!... Programda, eğitim konusuna değinen katılımcıların birçoğunun; çocuk eğitiminin zahiri boyutu üzerinde durmasından ziyade, manevi yönü üzerinde durmasının daha isabetli olacağını, doğrusu beklentim idi. Bekir Ayhan hocamın dışında, yanılmıyorsam hiç kimse; çocuk eğitiminin manevi boyutuna değinmedi, belki değinen olmuşsa da dikkatimden kaçmıştır. Şayet böyle bir dikkatsizliğim olmuşsa, özür beyan ederim. Evet, mesela, çocuk eğitimiyle ilgili olarak; şu konulara da yer verilebilirdi: "Çocuğun ilk olarak İslami terbiye ve ruhi olgunluk konusunda eğitilmesi lazımdır. Bu, çocuğun bulunduğu yer ve ortama göre değişebilir. Misal olarak, toplumun alt yapısının vahiy kültürüne müsait olduğu toplumlarda; söz konusu eğitim çocuğa sübyan (ilk mekteb) okulunda eğitimciler tarafından zaten mecburi olarak verilir. Yok eğer, Çocuğun bulunduğu ve yaşadığı toplum; Laik Seküler ve beşerî yasalara endeksli ve entegre olmuş bir toplumsa, bu görevden ilk sorumlu olan çocuğun ebeveynelerdir. Kusura bakmasınlar ama, hiç kimsede, saldım çayıra Mevla’m kayıra mantığıyla; her şeyi öğretmenlere havale edip kenara çekilmemelidir!... Unutmayalım ki, hepimizin ilk mektebi; evimizdir ve ilk öğretmelerimizde ebeveynlerimizdir. Evet, İslami terbiye ile, ilk aşısını almayan çocukların; doktor, pilot, mühendis vs. Olması mümkündür ama manevi yönüyle hep nakıs kalacaklarını hatırlatmak isteriz. Peki, bunun istisnaları yok mu? Tabi ki vardır ve istisnalar hiçbir zaman kaideyi bozmazlar. Bugün, orta öğretimin ilk aşamasında olan bir öğrenci; şayet dünya klasikleri diye toplumda yaygın hale gelmiş bulunan eserleri okuyup ona göre kendilerine yön tayin belirliyorlarsa; bu, o toplumun eğitim ve öğretim müfredatının, çocukları eğitim yerine erittiği, öğretim yerine de öğüttüğü anlamına gelmektedir bir yönüyle. Nitekim bugün mevcut manzaraya bakıldığında, bu gerçeklik açık bir şekilde görülmektedir. Keza, çocuk ister özel, ister kamu okulunda okusun; eğer ilk etapta çocuğa manevi bir eğitim bilinci aşılanmıyorsa; bu, o çocuğa bazı olanaklar sağlasa da, lakin ailesine çevresine ve topluma karşı olan sorumluluk bilinci konusunda, bir tarafı daima eksik kalacağı kesindir! Çünkü manevi eğitim fıtridir ve insan, soyutsal olarak her ne kadar maddeye meyal olsa da; ruhi yönüyle metafizikseldir ve daima manaya bağlıdır. Onun için, tarih boyunca eğitim ve öğretim konusunda ana tema maneviyat olarak kabul edilen toplumlarda hem fizikken hem ruhen hem de aklen sağlıklı nesiller yetişmiştir... Bir diğer önemli konu ise, Madde bağımlılığı meselesi. İslami prensiplerin geçerli olmadığı toplumlarda, manevi yönleri zayıf olan insanların haram ve helal bilinçleri de körelir. Kötülüklerin serbestçe icra edildiği beldelerde, haramzadeler avcı; istikrardan yoksun olan her bir fertte birer av mesabesindedirler. Kurtların cirit attığı bir zaman diliminde, koyunlarını başı boş bırakan çoban; kurtları talan sofrasına davet ettiği anlamına gelmektedir. Şimdi bu yazımı okuyan bazı arkadaşlarımın, yahu madem bunları yazıyorsun neden platformda konuşmadın diye sitem edebileceklerini tahmin ediyorum. Yani, konuşmak da istedik aslında; lakin vali yardımcısı ve Haliliye kaymakamı sayın Metin Esen beyden sonra da söz isteyenin olabileceğini düşündüğümüz için; en sonda bir şeyler söylemeyi arzu etmiştik doğrusu. Ama nasip, demek ki yokmuş bizimkisi de böyleymiş. Tabi, bunları söylerken; platformun çok önemli bir görevi üstlendiğini bir kez daha söylüyor ve kurucu Başkan Mehmet Emin Kuş kardeşimin şahsında, emeği geçen herkese şükranlarımı arz ediyorum. Kolay değil tabi. Siz kalkıp, elinizi taşın altına koyuyor, para harcayıp yemek ikram ediyor, onlarca kişiyi davet ediyorsunuz ama; bununla beraber, bir çok kişi mazeret beyan edip gelmiyor. Dolayısıyla bu gibi davranışlar, bu gibi programları tertipleyen gönül dostlarımızın azmini kırmasa da, gönüllerini incittiğini biliyorum. Tabi, geçerli mazereti olupta gelemeyene sözümüz yoktur. Lakin, gelişinin önünde hiçbir makul mazereti olmadığı halde gelmeyenlere şunu hakikati hatırlatmak da bizim vazifemiz olsun; meşru olan davete icabetin vacip olduğunu, icabet etmemenin ise vebal olduğunu kendilerine hatırlatmış olalım. Dolayısıyla, UDP'nin yapmış olduğu davet programı hem meşru bir davet he de gayet makul bir çağrı idi. Çünkü bu davetin amacı, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın hayat memat meselesi kadar önemli olan; eğitimlerini baz aldığı için, katılma gayreti göstermek lazımdı. Yine de, katılım güzeldi ve konuşulan konulardan müstefit olduk. Bu vesileyle, UDP'nin Kurucu başkanı olan Mehmet Emin Kuş ve Mustafa Pakır kardeşlerime teşekkürlerimi iletir, bu gibi programlarının devamını diler, mümkün olduğu kadar; katkı sunmak konusunda da her daim yanlarında olduğumu bilmelerini isterim. Kalın sağlıcakla efendim…