MEVCUT SÜRECİ NASIL OKUMALIYIZ?

Tam dört yıl süren, birinci dünya savaşından mağlup ayırılan Osmanlı Devleti; umumi borçlar ve iç çatışmaların da vermiş olduğu sıkıntılar, onun tam çöküşünün habercileri olmuştu… 24 milyon km kare olan kocaman bir coğrafyadan; 78 bin km karelik, bu günkü yaşadığımız ülkemiz olan, Türkiye kaldı geriye. Kerkük ve Musul’un yanı sıra; yemen ve Arabistanı’da kaybetmiş, balkanlardan da; geride İslam coğrafyasının topraklarınıterk edeede, yorgun bir şekilde Anadolu’ya dönmüş ecdadımız.. Yetmedi tabi, batı Emperyalizmive şer güçler; ittifak kurup, her taraftan o günün en modern silah ve donanmalarıyla;ta Çanakkale’ye dayanmışlardı. Haydut ve maddeperest batılılar, yanlarınakandırıp da aldığı binlerce Anzakın’da Çanakkale’de ölmesine sebep olmuşlardı.Biz ise, tarihçilerin beyanına göre; sadece Çanakkale de 270 bin küsur Şehidvermişiz…. Ümmet’in belki de en son ve ağır imtihanıydı Çanakkale! Kurtuluşsavaşını; İngiliz, Fransız, Yunan ve Rusların yanı sıra; içerdeki Ermeni milislerinekarşı vermiş; binlerce Şehid ve bedel vererek, ülkeyi işgal güçlerininistilasından kurtarmıştı atalarımız… Fakat vatanı kurtaran o gününkahramanları, ve yıllar sonra da onların torunları; kendi ülkelerinde paryamuamelesi görecek, camileri kapatılacak, ezanları yasaklanacak, irtica adıaltında binlerce vatan evladı Müslüman; seyyar mahkemelerin vermiş olduklarıkeyfi kararla darağaçlarında sallandırılacaktı… Ülkeyi düşman işgalindentemizleyenlerin bir kısmı, kendi ana yurtlarında rahat yüzü göremeyecek vebaşka ülkelere hicret etmek zorunda bırakılacaklardı. Ta ki, 1950’li yıllara gelinceyedek; süreç böyle işlemiş vebaşta Müslümanlar olmak üzere, insanlar kendiülkelerinde rahat yüzü görememişlerdi!...Adnan Menderes başbakan olup gelenekadar, bu karanlık günler böyle devam etmiş, ülke insanı çölde günlerce; suyahasret kalmış insanlar edasıyla, Menderes ve ekibini el üstünde tutacak, amakuklacı ve cunta el ele verecek, 27 Mayıs 1960 darbesini yapacak ve “17 Eylül1961 de Adnan Menderes ve iki bakanı idam sehpalarında ölüm cezasınaçarptırılacaktır!... Ve böylece insanlarkendi ülkelerinde, yeniden darbeci veLozancıların insafsızlığına mahkûm olacaktı… Cihad meydanlarındaŞehidlervererek aldıkları toprakları, İslam coğrafyasıyapan ecdadımızınmirasını; sonradan gelenmirasa kondular; onu masa başında, kendileriylesavaştığımız batılıların onuruna (!) elden çıkardılar,hem de bir çırpıda! Vegariptir ki, bunu yapanlar; bir dönem hem kahraman ilan edilecekler; hem deyıllarca bu ülkenininsanlarına kan kusturacaklardı… Şimdi aslı meseleye dönmek gerekirse;(ve tarihte yaşananlardan ders çıkarmak insafıyla) şugünlerde Kuzey Irak’ın bölgesel Kürt yönetimi, bir referandum kararıalmışbulunmaktadır…Atılan bu adımın Irak’ın merkezi yönetiminden ayrı; bağımsız (!)bir devlet olmak için atıldığı bilinmektedir. Bölgenin birçok ülkesi bu kararakarşı çıksa da, başta ABD olmak üzere birçok Avrupa ülkesi bu karara elaltından destek verdikleri inkar edilemez!... Çünkü batılılar, Müslümanları nekadar parçaya ayırsalar, onları o kadar daha rahat sömüreceklerini bildikleriiçin; bir taraftan karşıymış gibi tavır belirlerken, alttan ise destekvermektedirler… Tıpkı DEAŞ’ı ve diğer terör örgütlerine karşı olduklarını (!)her vesileyle dile getirdikleri halde; silah yardımı yapmaktan da asla vazgeçmedikleri gibi… Eh…. Gavur bu iyi düşünüp ayağını denk atmak lazım….? Şimdi başımızı ellerimizinarasına alıp, tarihten de ibret almak kaydıyla; bir güzelce düşünmek lazım: “KuzeySuriye’deveya Kuzey Irak’ta olası birer Kürt (!) devleti kurulsa; bunlarınÜmmet’i İslam’a faydasıne olacak, zararı ne olacak? ALLAH akıl vermiş ve o aklıkullanmak için bizi daima uyarmaktadır. Kâfirlerin destekleyip onay verdiği heroluşumun, her olur ’un altında mutlaka bir hesabın yatmakta olduğu bilindiğihalde;tezgâhlanan bu yeni oyundan,İslam âlemiiçin faydave yarar beklemek,akıllı insanların işi değildir? Ortadoğu da yeni manda devletçikler kurmaplanlarıtezgâhlayan ABD ve batılılar; DAIŞ tutmayınca, bunu bu kez de bölgedekiKürtler üzerinden denemek istedikleri bilinmektedir. Emperyalizm bu, vampirkarakterlidir ve huyundan asla vaz geçmez. Mesut Barzani; daha dün denecekkadar, Saddam’ın batıdan alıp ve attığı kimyasalla; binlerce Halepçe’ninölümünden de ders çıkarmadıysa; ABD ve Avrupa’nın gerçek yüzünü daha ne zamantanıyacaktır acaba? Sosyal sanal medyaya bakıyorsunuz, farklı farklı yorumlar vepeşin hükümler… Aslında her Müslümanın duruşu şu olmalıdır: “Müslümanlarınİslam birliğine giden yolda; birleşmeleri ve Ümmet şuuruyla hareket edipvahdeti oluşturmaları gerekmektedir. İslam coğrafyasınınve tüm dünyanın huzuruiçin katkı sağlamaktan vebuna inanmaktan başka çareler üretmeye çalışmak;beyhude çabadan başka bir şey değildir. Kimisine bakıyorsun, ya herkesin birdevleti var, Kürtlerin ki neden olmasın? Öbürüne bakıyorsun, Kürtlerin birdevleti olsa bunda Türkiye’nin ne zararı olacaktır? Gibi dar çerçevedeelealınan düşünceler, fikirler…Sanki dünyanın her meselesi hal edilmiş de, bir okalmış? Ya söz konusu kimseler, dünya coğrafyasına bir bakmazlar mı; başkaırklara mensup milyonlarca insanın kendi ırkı adına devleti olmadığına! KırımMüslüman Türkleri, zamanında dünyanın dört bir tarafına serpiştirilmedi miMoskoflar tarafından? O gündür bu gündür hala bir araya gelebildiler migaripler?… Şimdi Çin’in Sincan bölgesine de mi gitsek ayrıca?... Dünyada herbir ırkın kendine has devleti olsa; peki, beraber ve birlikte yaşama nasılsağlanacaktır? Bu da ayrı bir dert, ayrı bir mesele tabi… Uzun lafın kısası; bölgedehararet ibreleri böyle devam ederse Müslümanları, çok da sağlıklı bir sürecinbeklediğinden bahsetmek mümkün değildir… Çünkü ne Suriye’nin kuzeyinde, neIrak’ın kuzeyinde,ne de bölgenin her hangi bir yerinde kurulması planlananbağımsız (!) devletçikler; İslam âleminin faydasına değil; felaketinihazırlayacaktır. Bakınız meşru hakları olduğu halde, Filistin neden hala devletolarak tanınmıyor? Kış uykusuna mı yattı ABD ve medeni (!) Avrupa? Olaya sadeceKürt veya Türk penceresinden bakmak; hiçbir kimseyi sağlıklı bir sonucagötürmez… ABD ve Avrupa keferesinin tek bir derdivardır: “O da bölgenin zengin petrol yataklarını tümden sömürmek!İkincisi de: “ABDve Avrupa ülkeleri; Kuzey Irak üzerinden, Suriye koridoruna ve oradan daAkdeniz’e kadar uzanan, kendine daha rahat cirit atabileceği bir güzergâh açmak,bir de, sudan bahanelerle, tıpkı Arap baharı diye yutturulan senaryoları gibi,yeni düşmanlar bulup saldırılar yaparak; bir taraftan silahlarını tüketmek,beri taraftan da bölgenin yer altı zenginliklerinden masrafının alasını kapıptalan etmektir! Yani işin aslı lokmadır lokma, adamlar tamda şu sıralar, üçmaymunu iyi bir rolde oynamaktadırlar… Bakmayın onların sırıtan sahteyüzlerine! Onların her bir sırıtmalarının altında, milyonlarca masumun kanı vegözyaşları yatmaktadır… Temenni ederiz ki, Mesut Barzani;bölgesini ve vatandaşlarını ateşin içine atmayacak kadar akıllı ve ufku açıkliderliğin gereğini yapar da… Bir an önce şu referandum kararının iptali içinemir verir… Birileri karardan vaz geçmeyi korkaklık addetse de; bize görecesaretin timsali olacaktır!Ve böylece, Türkiye gibi;hem siyasi, hem ekonomi,hem de güvenlik açısında çok önemli olan bir dostu ve komşuyu kaybetmemek için,tüm küfür âlemini hayal kırıklığına uğratacaktır! İnşallah bu temennimizkarşılık bulacak, başta ABD olmak üzere, tüm Avrupa vefitne bezirgânlığınıyapanlarının hayal ettiklerioyunları da kursaklarında kalacaktır… Müslümanlaraher hangi bir ırkın devletkurma veya çabasının yarar getirmeyeceğinin zamanıgelmedi mi?… Aslan, kurt ve Tilki’nin fıkrasında olduğu gibi; Müslümanlarıngeçmişten ders çıkarıp; kâfirlerin yeni ayak oyunlarına alet olmamalarılazımdır… Baksanıza İslam âleminde,özellikle Arakan ’da; su gibi kan akmaktadırve Müslümanlar yerlerinden yurtlarından sürülmektedir. Peki, hangi Avrupaülkesinin kılı kıpırdamaktadır? Ya olursa fena mı? Gibi fayda getirmeyen,gereksiz ve kışkırtıcı ön yargılar yerine;Ya dünya Müslümanları neden halabirleşmeme gafletini sürdürmektedirler diye kafa yormak gerekmez mi?... Tam daKuzey Irak’ın Referandumuna denkgelen bu yazımızdakitemennimiz; hiçbir Müslümanve mazlumun zarar görmeyeceği bir kararın çıkmasıdır!... 25 Eylül 2017