SALİH ÂMEL VE SAHTE ÂMEL

Aziz ve Celil olan Allah, yaratmış olduğu kullarından, önce kendisine sahih iman etmelerini ve akabinde de Salih amel işlemelerini istemektedir. Neden? Çünkü, kul Aziz ve Celil olan Allah için Salih amel işlediği oranda; Yüce Allah'ın nezdinde değer kazanır. Aksi halde, bir sineğin kanadı kadar kıymet ve değeri olmaz. Salih amel; riya, kibir, gösteriş, kabalık karıştırılmayan ve ihsan makamında işlenen fiil ve davranışlardır. SAHTE amele gelince, o da; rıza-i bariden uzak, gösteriş, kibir, desinler diye işlenen her türlü davranış biçiminin adıdır!... Nice insanlar var ki, geceleri kaim, gündüzleri Saim olarak yaşıyorlar ama; Aziz ve Celil olan Allah'ın yanında zerre kadar değerleri yoktur belki de. Nice yiğitler de var ki, her türlü gösteriş ve kibirden uzakta; mütevazi bir hal içerisinde, Vakit namazlarını eda eder, Ramazan orucunu tutar, helal haram hududunu dikkate alır, kendini her türlü nahoş şeylerden muhafaza etmeye çalışır, işte o kimse de Salih bir kuldur ama toplumda pek kadru kıymeti bilinmez! Salih amel, insanı insan eder, belki de sultan eder, sahte amel ise insanı rezil eder, Zelil eder, rüsva eder... Bizden önceki asırlarda yaşamış olan birçok ermiş insan, vefat ettikten yıllar hatta asırlar sonra tanınmışlardır. Mesela, İmam Ahmed İbn-i Hanbel, o kadri Yüce güzel insanlardan sadece biridir. İmam Ahmed İbn-i Hanbel çarşıya ihtiyacı için girdiği zamanlarda; tanınmasın diye hamalların arasına karışıp öyle yürüyordu. Çünkü, insanlar kendisini tanıdıkları zaman; kendisine hürmet edip ilgi ve alaka göstereceklerini bildiği için, böyle yapardı. Suphanallah! Ne büyük meziyet, nasıl bir takva. Bazı kimseler de vardır ki, mesela; ya bir ufak bir şiir kitabı yazar, ya başka bir deneme veya bir roman yazar, havasından kibrinden geçilmediği görülür. Aman ya Rabbi! Herif sanki ülkeler fethetmiş gibi bir havaya giriyor. İşte bu sahte ameldir. Hak için değil, halkın gözüne girebilmek için harcanan çabadır. Aziz ve Celil olan Rabbimiz; bizi sahte amellerin her türlüsünden muhafaza eylesin. Cenk meydanlarında, hem de Müslümanların safında düşmana darbe vuran nice kimselerin; cehennemlik olduklarına dair nebevi beyanlar mevcuttur. Ameli Salih, ihsan makamında olan takva ehli olan kimselerin, her türlü fiil ve eylemlerinin. Sahte amel ise, riya ve kibir ile insanların beğenisini kazanabilmek için yapılan beuhide tüm çabalardır!... Hakkın rızasını değil de, halkın rızasını elde etmeye çalışanlar için; ilahi ikaza bakın: "Gökte olanların Allah'ın emri ile sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden emin misiniz? O vakit bir de bakarsınız ki, yeryüzü şiddetle sarsılıp çalkalanıyor, Gökte olanların Allah'ın emri ile başınıza taş yağdırmayacağından emin misiniz? O vakit, uyarmanın ne demek olduğunu bileceksiniz," (Mülk, 16 ve 17 ayetler) Aman Allah'ım! Her şeyden önce, insanın; kendisini muhatap alanın, her şeyin tek sahibi Aziz ve Celil olan Allah'ın olduğunu bilmesi lazımdır. Evet, kâinatı nakış nakış süsleyip ve bir gelin esasına büründürüp insanoğlunun emrine amade eden Yüce Allah; karşılığında kullarından sadece kulluk istemektedir. Şöyle buyuruyor Aziz ve Celil olan Rabbimiz: "Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım. Zafiyet suresinde geçen bu ayeti kelimeyi tefsir eden Ulema, buradaki kulluktan muradın, yani Allah’ı tanımaktır diye, bir inceliği işaret etmişlerdir. Rabbim, cümlemize; Sadece ve sadece rızası için amel işleyen, ilahlığa teşebbüs eden her nesneyi inkar eden, Aziz İslam dininin yeniden cihat sathında devlet olması için çaba harcayıp mücadele/mücahade eden feraseti ve basiretli kullarından eylesin. Bizi her türlü, kibir ve gösterişten muhafaza eylesin. Bize Ümmet olma ve Vahdet şuuru nasip eylesin…