ŞEHR-İ RAMAZAN MEDRESESİ (IV)
“Eğersadakaları (Zekât ve benzeri hayırları) açıktan verirseniz ne ala! Eğer onufakirlere gizlice verirseniz, işte bu sizin için daha hayırlıdır. Allah da busebeple sizin günahlarınızı örter. Allah, yapmakta olduklarınızı bilir.”(Bakara/ 270) Şöyle ki: “Zekâta aynı zamanda sadaka denmesinin iki sebebivardır: “Birincisi, malın temizlenip artması, ikincisi de imanda sadakat vekemale delalet etmesidir. İster Zekât olsun veya sadaka olsun, yapılan hayır vehasenelerin gizli yapılması, aşikâr yapılmasından üstün tutulmuştur.
Çünkügizli yapılan hayırda, mutlak surette samimiyet ve ihlas vardır. Zira gizliceyapılan hayırlar, hem riya ve gösterişten uzak olması hasebiyle; Allah rızasınadaha uygundur. Birde, insanın onur ve haysiyetine karşı saygı ve ihtiramgösterilip rencide etmediğinden dolayı; daha faydalıdır. Tabi bu demek değildirki, açıktan yapılan hayırlar, kabul görmez. Unutulmasın ki, ameller niyetleregöredir. Kimin niyetinin Allah rızası için olup olmadığını; en güzel şekildecenabı Allah bilmektedir… Yeter ki biz vermesini, paylaşmasını ve sadakatle haksahiplerine haklarını vermesini bilelim. Gerisini Allah bilir!
PAYLAŞMAK/İNFAK: Şehr-i Ramazan ayınınbir inceliği de, oruç tutan insanların; diğer insanların halindenanlamalarıdır. Aç olmayan insan, açolanın halinden ne anlar ki? İşte Ramazanayı, Müminleri böyle bir eğitim ve öğretimden geçirmektedir… Normal vealışılmış zamanların aksine, oruçlu insan; imsakten iftara kadar olan süreiçerisinde; hiçbir şey yememek içmemek ve şehevi isteklerden uzak durmaklaemrolunmuştur. Bu bir nevi, Mümin için din disiplini demektir…
Müminleriçin şimdi infak ve paylaşmanın tam da zaman ve zemini oluşmuştur… Malı olanın malınınZekâtını, malı olmayanın fitre ve sadaka vermekle hem ruhen hem de bedenen temizlenmesidir!İftar sofralarımıza zengin ve el üstünde tutulan adamları değil de; gerçektenbol çeşitli bir sofrada iftar etmeye çok ihtiyacı olanları davet etmesiniözellikle bir görev ve vazife addetmeliyiz… Zenginlerin çağırılıp, fakirlerindavet edilmediği sofralar; ne şerli sofralar olduğunu, hiçbir zaman ve aslaunutmayalım!... Kıyametin alametlerinden biride,zenginlerin çağırılıp, fakirlerin davet edilmediği sofralardır.
Birde:Malı olup ta zekât vermek isteyen Müslümanlar için, Ramazan ayı tam isabetli vemübarek bir zaman dilimidir. Çünkü, her sene bu ayda zekatını veren birMüslüman; ömrü vefa eder de zekat verecek nisaba malik olursa; otuz altı yılsonra, senenin bütün mevsimlerinde vermiş gibi sevaba nail olacaktır. ZiraHicri/ Kameri takvim her yıl on gün beriye gelmekle; otuz altı yıl sonra bütünmevsimleri dolaşır ki, bu apayrı ilahi bir ikramdır. Fakat miladi takvimdeböyle bir bereket söz konusu değildir, çünkü o hep sabit ve aynı yerdedurmaktadır…
Evet,oruç hem beden ve nefsin terbiye edildiği; hem de ruhun kemale erdiği kutluzaman dilimleridir. Oruç, birilerinin sandığı gibi sadece vücudunu dinlendirmeveya diyet yapmaktan ibaret bir hadise değildir. Böyle düşüncelerle; zayıflamakveya sırf bedeninin ritmini geri getirmek için oruç tutanların manevi olaraknasıl bir kazançları olabilir ki? Oruç, İslam binasının beş temel esasındanbiri olarak; yüce Allah’ın farz kıldığı bir ibadettir. Bu farz ibadetinden,ancak; piri fani/faniye, akıl baliğ olmamış çocuklar, hastalığı sürekli veya buayda oruç tutamayacak kadar ciddi hasta olanlar, bir de özel durumlu kadınlarmuaf tutulmuşlardır. Başka bir durum daha vardır ki, o da seferi olanlardır.Fakat seferi olanlar, oruçlarını yedikleri takdirde, daha sonra ki günlerde; oruçlarınıgününe gün kaza etmekle mükelleftirler.
Şimdi, bakınız yüce Rabbimiz,insanlara iyilik yapmayı, kerim kitabında bizlere nasıl tarif ediyor: “İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafınaçevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah’a, ahiretgününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah rızasınıgözeterek)yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve köleleresevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zamansözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder.İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Muttakiler ancak onlardır.(Bakara/177) Demek ki, gerçek Mümin olmak Kur’an’da tarifi yapılan vasıflıinsanmış. Bu vasıfları sırlayacak olursak: 1)Allah’a iman etmek,
2)Ahiret gününe,
3)Meleklere,
4)Kitaplara,
5)Peygamberlerin tümüne iman etmek. Aslında bu tarif amentünün bir şekliyleöğretilmesidir.
Şimdi bu temel esaslara iman edenlerin, iyilik ve hayırları şu kimselerevermeleri gerekir ki; bu da zekâtın verildiği yerlerin sekizinden altı sınıfinsanı ön görmektedir.
1) Yakınlara, 2) Yetimlere, 3) Yoksullara, 4) Yolda kalmışlara, 5) Dilenenlere,6) Ve kölelere!
Bitmedi, bunlar: “Namazı kılanlar, Zekâtı verenler, antlaşmalarına sadıkkalanlar, sıkıntı hastalık ve savaş söz konusu olduğunda da sabredenlerdir.”İşte Rabbimiz Muttakilerin böyle kimseler olduğunu beyan etmektedir… Rabbimizcümlemizi, tarifi ve vasıfları Kur’an’da yapılan Muttaki kullarından eylesin…Selam ve dua ile. 24 Mayıs 2018.