MÜFLİS

Bir kaç yıl önce bir Cuma günü Sala okununca abdest almak üzere bulunduğum yere en yakın olan Karameydanı camiine gittim. Abdest alma yeri hayli kalabalıktı. Her çeşmede abdest alanın arkasında iki kişi de ayakta dikilmiş abdest sırası bekliyordu. Ben de bir çeşmenin hizasında durdum. Abdestini bitiren kalkıp gidince önümdeki şahıs abdest almak üzere oturdu. 50-55 yaşlarında, saçları hafif dökülmüş bir adamdı. Üzerindeki giysilerinin eskimiş olmasından fakir olduğu anlaşılıyordu. Ceketini çıkarmadan ve kollarını sıvamadan ellerini yıkamaya başlayınca “herhalde abdest almayacak, yalnızca ellerini yıkayıp kalkacak” diye düşündüm. Ağzına burnuna su verip yüzünü yıkadı, sonra ıslak elleriyle ceketinin yenlerinden bileklerini ve birazcık daha yukarısını ovuşturdu; kollarını yıkamadan başını, kulaklarını meshedip ayaklarını yıkadı. Kalkmaya çabalarken ben omzuna dokunup sordum: “Sen abdest mi aldın?” Tuhaf bir bakışla “evet, görmüyor musun?” dedi. Sonra kendisine şu açıklamayı yaptım: “Ağabey, ben hocayım, sen abdestini eksik yaptın; kollarını yıkamadın. Abdestte kolları dirseklerle beraber yıkamak farzdır, bu olmayınca abdest olmaz, bu halde namaz da kılınmaz. Sıra bekledin, emek verdin, hiç olmazsa farzlarını eksik bırakma, yoksa namazın da boşa gider!” Beni dikkatle dinliyordu. “Peki, ben ne yapayım?” dedi. “Ceketini çıkar, kollarını sıva ve kollarını dirseklerle beraber yıka” dedim. Adam dediğimi yaptı ve “Allah razı olsun, ben bunu bilmiyordum” dedi. Evet, bir farzı eksik bırakılan abdest geçersiz olduğu gibi namazı da boşa çıkarır. Bunun gibi diğer bazı ibadetleri ve güzel amelleri boşa çıkaran bazı nedenler bulunduğunu Kur’an ve hadislerden anlıyoruz. İbadet yapan birçok Müslüman var ki ibadetlerinin geçersiz olduğundan habersizdir. Hayırlı amelleri bulunduğu halde mahşer gününde sevapsız kalan kimse hadis-i şeriflerde “müflis” olarak adlandırılmıştır. Buhari’nin rivayet ettiği hadis-i şerifte Resulullah (ASV) "Hakîkî müflis, ancak kıyamet gününde iflâs edendir" buyurmuştur. (Buhari, Edeb, 102.) Dünyadaki zenginlik geçici olduğu gibi dünyadaki iflas da geçicidir, telafisi mümkündür; en fazla fani dünya hayatıyla sınırlıdır. Ama ahretteki iflas, ebedi hayatı karartır; onun telafisi mümkün değildir. Küçük bir damla necaset bir kova suyu necis eder. Bazen olur ki kötü bir söz, samimi bir dostluğu bitirebilir. Gösteriş, iftira, hakaret, haksızca başkasının malını yemek gibi haram kılınan davranışlar, iyi amellerin iptal edilmesine yol açar. Peygamber (ASV) ahir zamanı haber verdiği hadisleriyle ilgili gelen bazı rivayetlerde, “Ahir zamanda bir şahsın, dehşetli bir yekun teşkil eden günahları olacağını” haber vermiştir. Bu rivayetler, basın yayın yoluyla işlenen iftira, yalan, müslümanı karalama gibi günahlara da işaret etmektedir. Bediüzzaman, bu rivayetle ilgili şu açıklamayı yapmıştır: “Âhir zamanda bir şahsın hatîat ve günahlarının gayet dehşetli bir yekûn teşkil ettiğine dair rivayetler vardır. Eskide acaba âdi bir adam, binler adam kadar günah işleyebilir mi ve o âhir zamanda bildiğimiz günahlardan başka hangi günahlardır ki kâinatın heyet-i mecmuasına dokunur, kıyametin kopmasına ve dünyaları başlarına harap olmasına sebebiyet verir diye düşünürdüm. Şimdi bu zamanda müteaddid esbabını gördük. Ezcümle müteaddid vücuhundan radyomla anlaşıldı ki: O bir tek adam, bir tek kelime ile bir milyon kebairi birden işler ve milyonlarla insanı dinlettirmekle günahlara sokar.” (Kastamonu Lahikası) Peygamber (ASV) bir gün ashabıyla sohbet ederken, “müflis kimdir bilir misiniz?” diye sormuş. Ashab, “Bizim aramızda müflis, hiç bir dirhemi ve eşyası olmayan kimse­dir” demişler. Bunun üzerine Allah Resulü (ASV) şöyle buyurmuş: “Hakikaten benim ümmetimden müflis, kıyamet gününde namaz, oruç ve zekâtla gelecek olan kimsedir. Ama şuna sövmüş, buna zina iftirasında bulunmuş; şunun malını yemiş; bunun kanını dökmüş, bir diğerini de dövmüş olarak gelecek. Ve hasenatından (sevaplarından) bu kimselere verilecektir. Şa­yet davası görülmeden hasenatı biterse, onların günahlarından alınarak bunun üzerine yüklenecek, sonra cehenneme atılacaktır.” (Müslim, Birr ve Sıla, 59.) O halde Müslümanların, ibadetleri ve hayırlı amelleri iptal ettiren nedenleri iyi bilmeleri gerekir. Yoksa mahşer gününde “müflis” duruma düşmekle karşı karşıya kalırlar.