BİR KIYAMET SAHNESİ OLARAK TEKVİR SURESİ

Tekvir suresi, Mekke’de nazil olmuş ve 29 Ayettir. Tekvir suresi; Mekki sureler içerisinde, belki de insanı en çok sarsan ve iç dünyasına tesir eden surelerdendir. Öyle ki, birden on dördüncü ayete kadar; canlı bir kıyamet sahnesini insanın gözlerinin önüne getirip, canlandırmaktadır adeta. Şehid Seyyid Kutub (r.alh)’un o şuur aşılayan anlatımıyla: “Bu tasvirler bilinen her şeyi tamamıyla altüst eden, her mevcuda şamil olan bir inkılabı ortaya koymaktadır. Bu inkılap semadaki cisimlere, yerdekilerine, vahşi ve ehli hayvanlara, bütün beşeriyete kanun ve nizamlara şamil bulunmaktadır. Her gizli ortaya çıkacak, her meçhul bilinecek, her nefis hüküm ve hesap yerinde, önceden yaptığı şeylerin önünde duracaktır. Etrafındaki her şey değişmiş ve altüst olmuş bir vaziyette!... (Fizilal/c.16: sah,46) 1-Güneş dürülüp ışığı kalmadığı zaman; 2- Yıldızlar düşüp söndüğü zaman, 3- Dağlar yürütüldüğü zaman, 4- Doğurması yaklaşmış develer terk edildiği zaman, 5- Yabani hayvanlar bir araya toplandığı zaman, 6- Denizler kaynayıp birbirine karıştığı zaman, 7- Canlar çiftleştirildiği zaman, 8- 9- Kız çocuğunun hangi suçtan ötürü diri diri toprağa gömüldüğü sorulduğu zaman, 10- Amel defterleri açıldığı zaman, 11- Gök yerinden oynatıldığı zaman, 12- Cehennem kızıştırıldığı zaman, 13- Cennet yakınlaştırıldığı zaman, 14- Herkes ne yaptığını görecektir. Tekvir suresinin, önümüze koymuş olduğu o,dehşet verici kıyamet sahnesinin tesiri; kalplerin en ince derinliklerine inip, insanın tüylerini diken diken yapmaktadır. Tabi, ebedi âlemin var oluşuna İman edenler için, bu hakikatler geçerlidir. Gerçi Mekki surelerin hemen tümünün vermiş oldukları mesaja bakıldığında, nazil oldukları ortam ve zamanda, insan inancı üzerindeki şirk ve küfür perdelerini kaldırmakla; ahiret ve hesap gününün o dehşet verici sahnelerinin hatırlatılmakta olduğuve insanların Tevhide davet edildikleri görülmektedir! Evet, biz daha fazla had edep sınırlarını zorlamadan; Tekvir suresinin, o muazzam sahnelerinin tefsirini, Şehid Seyyid Kutub’a bırakıp aradan çekilmek zorundayız. Çünkü bu tür konu ve ilmi meselelerin,bizi ve bizim gibileri fazlasıyla aştığına inanmaktayım. Şehid Seyyid Kutub’ (r.alh) tan dinleyelim: “Bu hadise (yani Tekvir suresinde anlatılan hadise) yeryüzünde olagelen bildiğimiz değişiklerden çok daha büyük olacaktır. Mesela devamlı zelzelenin bizi sarsması veya içinden korkunç volkanların püskürmesi, veya bir düşen yıldızın yeryüzüne çarpması veya kasırgaların altüst etmesi gibi beşeriyetin bildiği su taşmaları en büyük tufan hadisesidir… Yine müşahede edilebildiği kâinat hadiselerinde en büyüğü de güneşte meydana gelen ve parçaları milyonlarca kilometre uzaklara sıçrayan patlamalardır. Bunların hepsi kıyamet gününde olacak o korkunç ve umumi değişikliğin yanında çocuk oyuncağı gibi kalır. Kâinatta olacak şeylerin aslını ve hakikatini öğrenmemiz imkânı kalmayınca önümüzde sadece bu hayatta olagelen şeyleri yaklaşık olarak ifade edebilen tabirler kalmaktadır. Ayette geçen: “İZAŞ-ŞEMSÜ KÜVVİRET” Tabiri güneşin dürülüp, ışığının sönmesi, soğuması ve her an fezada saçtığı milyonlarca mil uzaklıktaki yakıcı ve ateş püskürtücü ışınlarının yok olmasıdır. Bir nevi güneş tutulması zamanındaki hali gibi. Şunu da söyleyebiliriz. 12.000 dereceye ulaşan sıcaklığının tesiriyle güneşi teşkil eden içindeki gazların serbest gazlar haline dönüşerek dağılıp gitmesi ve sonunda yeryüzü kabuğu gibi, ışıksız ışısız bir şekil almasıdır. İster böyle ister başka şekilde olsun. Şurası muhakkak ki bunun nasıl olacağı hakikatini sadede Allahuteala bilir.” (Fizilal/ C.16:sah:48) Evet, Tekvir suresinde canlandırılan kıyamet gününün o dehşetengiz sahnesinin anlatımı; insanın can damarlarını koparmakta, her yerini sarsmakta, kıyamet hemen oldu olacak gibi bir mesaj vermekte ve insanlar; tefekküre, imana, ve ayaklarını denk atmaya davet edilmektedirler… Yüce Allah! Kıyamet gününün o dehşetli ve haşyetli aşamalarından; cümlemizi engin ve sonsuz rahmetinin gölgesine alacağıSalih kullarının arasına katsın… Tekvir suresini arada bir okuyup,kıyamet gününün o dehşeti üzerinde tefekkür edip, kendimize gelmemiz duasıyla. 15 Ekim 2018.