DOST OLMAK…

“İnsana dost olmak, fikre dost olmak, coğrafyaya dost olmak, tarihe dost olmak, kendi vücûduna dost olmak, komşuya dost olmak, görünene ve görünmeyene dost olmak…” (Fethi Gemuhluoğlu; Dostluk Üzerine) Okumak diyorum azizim, okumak lazım. Hayatı okumak lazım, geceyi, göğü, yıldızları, göğe asılı ayı okumak lazım. Doğan güneşi, sabahın aydınlığını, okumak lazım. Günü okumak lazım, zamanı, anı okumak lazım. Akan suyu, çiçeğe duran ağacı, havada uçan kuşu okumak lazım. Elbette insanı okumak lazım. Sadece okumak mı? Konuşmak lazım, dinlemek lazım, belki hemhal olmak, hem dem olmak lazım. Hepsinin üstüne dost olmak lazım… Kendinle dost olmak âlemle, hayatla dost olmak… Dost diyorum azizim, dost! Bir dost gerek insana. Sıcak bir el gerek... Eliyle değil yüreği ile tutacak, gözlerinizin derinliklerine yüreğiyle bakacak, hüznünüzü görecek, siz konuşmasanız da siz söylemeseniz de sizi anlayacak, yüzünde dinleneceğiniz, yanında iyileşeceğiniz, halinde güzelleşeceğiniz, iyi ki varsın, iyi ki yanımdasın diyebileceğiniz… Ne bileyim; konuşmadan sizi anlayabilecek, sizinle ağlayabilecek, sığınabileceğiniz, tutunabileceğiniz bir dost gerek… Sen benim en büyük zenginliğimsin, sen benim şifamsın, sen lütfusun Rabbimin diyebileceğiniz, iyiliğiniz, güzelliğiniz, varlığınız olan, olacak olan bir dost gerek... Neyi kaybettiğimizi hatırlamamız lazım, neye ihtiyaç duyduğumuzu, muhtaç olduğumuzu, eksikliğini hissettiğimiz şeyin ne olduğunu doğru tespit edebilmemiz gerekiyor. Evet, ihtiyacımız var azizim! Âlemle konuşmaya ihtiyacımız var, insanla, zamanla ve mekânla konuşmaya, dahası tüm bunları duymaya ihtiyacımız var, hissetmeye ihtiyacımız var. Dost olmaya ihtiyacımız var. Sol yanımızda taşıdığımız yüreğimizin farkında olmaya ihtiyacımız var… Bizi yok eden, umudu tüketen, güzelliği, iyiliği tüketen, hayatın içinde kalp yetmezliği yaşamamıza sebep olan ne varsa uzaklaşarak, bizi kendimize getirecek, bizi her şeyden önce kendimizle, sonra âlemle dost kılacak bir hayat tasavvuruna ihtiyacımız var… “Bilmez misin, "Kendisiyle dost olmayanlar, gayrıya dost olamazlar." Kalbini keşfet. Sol göğsünün altında ipince bir sızı olarak duran, vızıldayan, kükreyen kalbine iltica et. Kendinden çık. Odandan, eşyalarından, şehrinden, ülkenden; neyin var ise senin zannettiğin... Kalbine dön. Pis siyasetten, kirli pazarlıktan, șatafatlı hayattan, yanıltıcı şöhretten, lanetlenmiş kibirden, iltifatsız makamdan, kıymetsiz sözden kurtar gönlünü...” Böyle diyordu Özcan Ünlü, “Ahiret Kumbarası” adlı kitabında. Mesele unuttuğumuz kalbimizi keşfedebilmekte. Evet, azizim dost olmak lazım. Varsa yanlış giden şeyler, huzursuz isek dostluktan uzak kalmamızdandır. Dost yanımızda olandır, yanında olduğumuzdur. Yanında huzuru bulduğumuzdur. Tutunduğumuzdur, bizi tutandır, elimizi bırakmayandır. Dost; etrafımızda olanlar değildir, etrafında olduklarımız değildir. Yüreğinde olduklarımızdır, yüreğine dokunduklarımızdır dost. Ve dost yüreğimizde olanlardır, yüreğimize dokunanlardır. Hemhal olabildiğimiz, hemdert olabildiğimizdir, canımıza can bildiğimizdir, derdimize derman, yaramıza merhem diye süründüğümüzdür dost. Şifamızdır… Aynamızdır... Umudumuzdur… Bir de Bilal Kemikli’yi dinleyelim, “İnsan Deniz ve Hayat” adlı kitabına kulak verelim. "Her şeyin bittiği anda geride kalan ne ise, kim ise işte odur gerçek dost. Yalnız başına kala kaldığımız anlar vardır, bilirsin; işte o anda seni bırakmayan daima yanında olduğunu hissettiğin... Görünürde kimse kalmaz yanında. İşte tam da bu anda fark edersin gerçek dostu. Çünkü dost, dest kelimesinden türemiştir; el demektir, elini verdiğin ve elini tutabildiğindir..." Evet, azizim! Her şeyi yitirdiğimiz gibi dostluğu da yitiriyoruz. Baksana her şeyin parayla ölçüldüğü zamanlarda dost bile “biriktirilen” bir şey halini aldı. “Biriktirdiğimiz dostların” dost olmadığını, olamayacağını kavrayamıyoruz. Dost bulamıyoruz, zira dost olamıyoruz... Dostla olmak lazım ama her şeyden önce dost olmak lazım, başkalarının dostluğundan şikâyet etmeden önce kendimizin ne kadar dost olabildiğini sorgulamamız lazım. Ve sadece insana değil hayata dost olmak, âleme, zamana dost olmak ve elbette bizi yalnızlıklarımızdan kurtaracak olan “Büyük Yalnız”a dost olmak lazım… Dost kalınız, dostça kalınız…