İDARECİ OTORİTER OLMALI

Muhterem Kardeşlerim… Zaman zaman köşe yazılarımızda belirttiğimiz gibi, ‘İdarecilik zor zanaat’, ancak idareci otoritesini iyi kullanabilirse Allahu Teâlâ’nın izniyle sorun çıkmaz. Umud ederiz ki; bizim idarecilerimiz ve yerel seçimlerde Belediyelerimizin başına geçen idarecilerimiz (Belediye Başkanlarımız) otoritesini çok iyi kullanır, yazımızda belirttiğimiz hatırlatmaları uygular, aceleci olmaz, güvenilir ehil, saygın kimselerden yardımcılarını seçer, yetkilendirir, daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi her işini de kendinde toplamaz ve yardımcılarına güvenir, işini yürütür. Böylelikle hem kendisi, hem insanlarımız, hem memleket kalkınır Allahu Teâlâ’nın izniyle ve onların da gayretiyle… Efendim; Şunu iyi bilelim ki, Allahü Teâlâ emrettiği şeylerden bizi hesaba çekecek ve yaptığımız işlerin; mükâfat veya ceza olarak, karşılığını verecektir. O halde aklımızla, zihnimizle, basiretimizle, her şeyimizle, Hak Teâlâ’ya vereceğimiz hesaba hazırlanmaya yönelmeliyiz. Hiç bir meşguliyet bu mühim farzı terk etmemize ve gevşeklik göstermemize sebep olmasın. Çünkü bu, her şeyin başıdır. Üzerinde en fazla dikkat ve hassasiyet göstereceğimiz, önemle duracağımız en mühim şey; Allahü Teâlâ’nın bize farz kıldığı beş vakit namaza devam etmektir. Muhterem Okuyucularımız… İdarecilik otoritesi üçe ayrılır: 1- İdareciliğin otoritesinin halk arasındaki heybet, kuvvet ve saygısı. 2- Müstakil olarak işlerin çözümüne girişebilme ve intizam getirme özelliği. 3- İdare kuvveti. Bunların en değerlisi idare kuvvetidir. Kolayca çözümlenemeyen işlerde yumuşaklık ve sabırdan daha tesirlisi yoktur. Bu gibi işlerde acele davranmak faydasızdır. Hatta kuvvet zayıflığa dönüşür. Mesela; su, her şeyden yumuşaktır. Kuvvetli bir kişi, akan bir suyu kesip engelleyemez. Ama acele etmeyerek, bir set yaparsa, suyun akmasına engel olur. Başka bir misal verirsek; Kuvvetli bir fil bir dağı yarmak için dişlerini vursa dağa zarar gelmez. Fakat filin dişleri kırılır. Hâlbuki file göre çok zayıf olan insan ağırbaşlılıkla, çeşitli çareleri deneyerek dağı deler. İdareci, para işlerini gayet güvenilir, emin kişilere vermeli, israftan, lüzumsuz yere aşırı harcamalardan kaçınmalı, haklı alanda harcamalı; hakkı olmayana ve gerekmeyen yere harcamaktan sakınmalıdır. Hâsılı; para konusunda çok tedbirli olmalı, hakkı olmayana bir şey vermemeli, ama hakkı olanı yerinde ve anında sevindirmelidir. Efendim; Farslı bir hükümdar, altından birkaç direk yaptırıp hazineye koymuştu. Görevliler bu direkler üzerinde otururlardı. Bu durum, memleket halkının gözlerinde ve düşman ülkelerin gözünde hükümdarın değerinin ve şanının artmasına sebep olmuştu. Zamanla devlet, hükümdarın torununa kalmıştı. Torunu, çok müsrif idi. Hazineyi gereksiz yerlerde harcadı. Hatta dedesinin yaptırdığı altın direkleri de eritip harcamak istedi. Ancak direklerin içinin kum dolu olduğu görüldü. Direklerin bu sırrı yayılınca, devletin zayıflamasına, düşmanlarının cesaret kazanmasına sebep oldu. Şu halde, düşmanların ve rakiplerin gözünde büyük görünecek tedbirler almalıdır. Bir kurumun varlığını devam ettirmesi, şu 3 şeye bağlıdır: Bunlar; olaylara yerinde ve zamanında tedbir alabilen akıllı bir yardımcı, para ve adalettir. Bir idareci diyor ki: “Emirlerimde ciddi olarak durdum. İdarem altındaki fertlerin kalbine, kin ve düşmanlık karışmamış bir saygı ve heybet yerleştirdim. Yalan ve hilesiz bir sevgi yeşerttim. Elemanların ücretlerini tatminkâr bir derecede tuttum. Böylece kurumum bu seviyeye yükseldi. Umud ederiz ki; bizim idarecilerimiz ve yerel seçimlerde Belediyelerimizin başına geçen idarecilerimiz (Belediye Başkanlarımız) otoritesini çok iyi kullanır, yazımızda belirttiğimiz hatırlatmaları uygular, aceleci olmaz, güvenilir ehil, saygın kimselerden yardımcılarını seçer, yetkilendirir, daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi her işinde kendinde toplamaz ve yardımcılarına güvenir, işini yürütür. Hatta şu ana kadar yanlış yapmış olanlar da kendilerine çeki düzen verip gerekli düzenlemeleri yaparak hem görevini kötüye kullanmamış olur, hem israftan kaçınarak memleketimizin kalkınmasına vesile olur. En önemlisi de bilerek yada bilmeyerek yaptıkları yanlışlar için tövbe istiğfar eder. Böylelikle hem kendisi, hem insanlarımız, hem memleket kalkınır Allahu Teâlâ’nın izniyle ve onların da gayretiyle… Allahu Teâlâ bizleri de, idarecilerimizi de doğruluktan ayırmasın, şaşırtmasın, hakkı hak bilen kullarından eylesin. (Amin)