OLUMLU MESAJLARLA KENETLENMEK

İslam toplumlarının içinde bulundukları durumun en önemli sebeplerinden biri de hiç kuşkusuz alim ve lider eksikliğidir. Din ve eğitim gibi konularda özgürleşmenin İslam toplumlarında siyasi bağımsızlığı da beraberinde getireceğini bilen küresel emperyal irade, bu alanlarda ipi elinde sıkıca tutmayı hep önemsemiştir. Dinin en saf yorumunun; Allah’ ın maksadını/planını bütüncül olarak anlamak olduğu ve bunun da hep iyi ve doğru olanı, güzel olanı, olumlu olanı tercih etmekten ibaret olduğunu kavramaktan uzağız. Mesela; geçmişte mezhepler önemli faydalar sağlamakla beraber; birçok soruna da sebep olmuşlardır veya doğru bir bakış açısı ve diyalog oluşturamadığımız, tutarlı bir dini anlayışı doğru saptama ve canlı tutma hususunda ümmet bazında bir kurumsallaşma gerçekleştiremediğimiz için mezhepler de ayrı bir sorun olarak ortaya çıkmıştır dense; buna razı olanı ne şii ne de sünni dünyada görmek zordur. Dolayısıyla bu yönde yapılan çalışmalar en üst düzeyde olmalıdır. Ancak demin bahsettiğim küresel baskı ve bağımlılıklardan dolayı bu tarz çalışmaların en alt düzeyde de olsa değerli olduğunun bilincinde olmak ve bu ortak akıl ve ortak yaklaşım kültürünün oluşmasını, sürdürülmesini desteklemek önem arz eder. Bu bakımdan bir örnek olarak; Türkiye’ de önemli bir birikime sahip olan Hayrettin Karaman’ın bir okuyucusuna cevaben yazdığı yazı önemli ve dikkate değerdir. Her soru değerlidir. Yeter ki; maksat; o hususu, doğru bir kaynaktan, doğru bir alimden öğrenme/araştırma niyetiyle sorulmuş olsun. Soru şu: “Hocam, Diyanet’in İran ile yapmış olduğu anlaşma konusunda fikirlerinizi merak ediyorum. Bu konuda uyarıcı olarak tepki göstermenizi âcizâne istiyorum; çünkü sizin tepkinizin çok etkili olacağını düşünüyorum. Sahabe-i Kiram efendilerimize küfürler eden, Aişe annemize akıl almaz iftiralar atan Şia’nın ülkemiz için, bugünler için olmasa da yakın bir gelecekte ülkemiz için en büyük tehdit olduğunu düşünüyorum. Şu anda Yemen ve Lübnan’da yaşananların yakın gelecekte bizim ülkemizin de başına geleceğini düşünüyorum. Ceddim ve ecdadım olan cennet mekân Yavuz Sultan Selim Han’ın kılıcı ile bizleri Şia olmaktan kurtardığı gibi sizin de en azından kaleminizle torunlarımızı kurtarabilmek için uyarıcı yazılar yazmanızı istiyoruz. Ehli Sünnet olduğunuza inanarak bu maili size gönderiyorum. Kalan ahir ömrünüzü Ehli Sünnet müdafaası için kullanmanızı canı gönülden istiyoruz. Ebubekir Sifil gibi hocalarımız çok yalnız kalıyor bu konularda... İçimde volkanlar var bu konuda. Yazıya dökmekte zorlanıyorum. Sizlere de Rabbim’den acil şifalar diliyorum Allah’a emanet olun. CEVAP Önce Diyanet’in açıklamasına yer verelim: “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın internet sitesinde yer alan açıklamada, bazı basın yayın organlarında ve sosyal medya mecralarında, İran Kültür ve İslâmî İletişim Kurumu ile imzalanan mutabakat zaptı kapsamında, İranlı uzmanların ilahiyat fakültelerinde fıkıh dersi vereceklerine yönelik haberlerin yer aldığı belirtildi. İslâm dünyasında fitne ateşinin yükseldiği son yıllarda ümmet birliğinin ve kardeşlik hukukunun yeniden tesis edilmesi açısından İslâm ülkelerinin muhatap kurumları ile bir araya gelerek işbirliği anlaşmaları ile zaptları imzalandığı belirtilen açıklamada, ‘Diyanet İşleri Başkanlığımız ile İran Kültür ve İslâmî İletişim Kurumu arasında ilk olarak 27 Mayıs 2010 tarihinde bir işbirliği protokolü yapılmıştır’ ifadeleri kullanıldı. Söz konusu zaptın 3 yıl süreli imzalandığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “Özellikle Batı dünyasındaki İslamofobi ile mücadele bağlamında ortak dijital yayınlar hazırlanması, her iki ülkede ümmetin birliğini pekiştirme ve aşırılıkla mücadele amacıyla ortak çalışmalar düzenlenmesi, hassaten Kudüs davası olmak üzere ümmetin ortak problemlerine ilişkin konularda programlar yapılması ve yayınlar hazırlanması, İslam medeniyetinin ortak mirası olan yazma eserler ile sanat ve estetik alanında yürütülecek araştırmalara kurumsal destek verilmesi, hac hizmetlerinde tecrübe paylaşımına gidilmesi, Kur’an-ı Kerim’i güzel okumayı teşvik sadedinde uluslararası yarışmalar düzenlenmesi, güncel fıkhi meselelerde özellikle gen teknolojisi ve faizsiz finans sistemleri üzerinde karşılıklı ilmi müzakereler düzenlenmesi gibi konularda işbirliği amaçlanmıştır. Mutabakat zaptıyla ilgili bazı internet sitelerinde ve sosyal medya mecralarında yer alan ‘İranlı uzmanların ülkemizdeki ilahiyat fakültelerinde fıkıh dersi verecekleri’ iddiası gerçeği yansıtmamaktadır.” Açıklamadan da anlaşılacağı gibi Diyanet’in İran’la imzaladığı mutabakat zaptı, karşılıklı mezhep alış-verişi veya Sünniliğe Şiilik karıştırmak amacı ve ihtimali taşımıyor. İnsanlığın ve ümmetin ortak problemlerine çözümler üretmek ve uygulamak maksadıyla dinli-dinsiz, başka dinlerden ve Ehl-i Sünnet dışı mezhep mensupları ile diyalog ve yardımlaşma çağımızda kaçınılmazdır. Dikkat edilmesi gereken husus, karşı tarafın bu diyalogu, kötü maksadına alet etmesi ve Ehl-i Sünnet itikadına zarar vermesidir; böyle bir durum ve ihtimal bulunduğunda elbette diyalog, mutabakat, anlaşma, ortak faaliyet yapılmaz, yapılmamalıdır. Ehl-i Sünnet dışı mezheplerin itikatlarını ve kendi toplumlarında buna dayalı, bize göre kabul edilemez söz ve fiillerini engellemek elimizden gelmez. Biz kendi toplumumuzda Ehl-i Sünnet itikadını korumaya çalışmalıyız. Ehl-i Sünnet ise, belli bir tek mezhep, tarikat, cemaat, görüş… değildir; akaid ve fıkıh kitaplarında “Ehl-i Sünnet içinde olduğu kabul edilmiş bütün bunlardan ibarettir. Ehl-i Sünnet uleması arasında ihtilaflı ve tartışmalı olan konularda taraf tutmak ve karşı tarafı dışlamak, itibardan düşürmeye çalışmak, rahmet olduğu bildirilen farklı görüş, içtihat ve yorumları kavgaya, fitneye, tefrikaya araç kılmak asla caiz değildir. Hz. Ali halife iken (Allah ondan razı olsun) ortaya çıkan, halifeye isyan eden, küfreden, onun kâfir olduğunu söyleyen, aleyhinde konuşan, ölümle tehdit eden… Haricîlere karşı hitabı (koyduğu kanun) mealen şöyledir: “İsterseniz kendi mahallenizde itikadınıza göre yaşarsınız, isterseniz bizim mescidimize gelir ve bize uyarak namazınızı kılarsınız. Eğer bizimle, ortak düşmana karşı savaşa katılırsanız siz de bunun kazancından nasibinizi alırsınız. Eğer bize silah çekerseniz biz de size silah çeker ve sizi etkisiz hale getiririz.” https://www.yenisafak.com/yazarlar/hayrettinkaraman/diyanet-ile-iran-arasinda-imzalanan-anlasma-kotulugun-hkim-oldugu-ortamda-muslumanca-yasama-2055313 Hayrettin Karaman Hoca’ nın bu yaklaşımı ve cevabını olumlu ve yararlı buluyorum. Öyle önemli öyle hayati sorunlarımız var ki; sormalıyız. Büyük sorular sormalıyız. Kendimizi, içinde bulunduğumuz kan revan durumu sormalı/sorgulamalıyız. Öyleyse ilk akla gelenlerden bazılarını soralım: İran, Irak, Suriye ve diğer komşularımızla ilişkilerimiz; siyasi, kültürel, turistik, sportif, dini, eğitim ve ekonomik alanlarda olması gereken şekilde ve miktarda mıdır? Buna engel nedir? Batı; İsrail’ in güvenliğini sağlamak amacıyla hangi ülkeleri işgal etti, kaç milyon insan öldürdü ve hala kaç ülkede savaş ve operasyonlara devam etmektedir? İran, Türkiye ilişkilerini daha da güçlendirmeye isteksiz mi? D8’ i neden sürdüremedik? İran’ da neden ABD üssü yok? Batı İran' dan ne istiyor? ABD P5+1 Anlaşmasından neden çekildi? İran'ın İsrail' e karşı tutumu yanlış mı? İçinde bulunduğumuz ekonomik durumun sebepleri nelerdir? ABD’ nin bölgede çıkardığı savaşlar ve yıkımın, uyguladığı abluka ve ambargoların bunda etkisi nedir? İstanbul Sözleşmesini neden yerinden kımıldatamıyoruz? İran, 15 Temmuz darbe girişiminde neden bize yardım etmeye amade oldu? İran; bölgemizin ve ülkemizin düşmanı mı? Ya da İran' la düşmanlık yapacak kadar sorunlarımız var mı? Veya İran ile düşman olmak, gerçekten de bölgemizin ve bizim lehimize mi? İran, insanları şii olmaya çağırıyor mu? En çok ABD ve NATO üssü neden ülkemizde? Bu üsler, bizim için tehlikeli mi? Bu üslerden rahatsız mıyız? Kürecik radar üssünün fonksiyonu nedir? İsrail, bizim için de tehlikeli mi, dost mu, düşman mı? Suudi Arabistan sünni mi? Neden BAE ve diğer bazı ülkeler mazlum Yemen halkına ambargo ve abluka uyguluyor ve bombalıyor? Yemen’ de neler oluyor? Yemen’ de yaşanan insani trajedi ne aşamada? Yemen' de her gün kaç çocuk sağlık nedenleri ve açlıktan ölüyor? Keşmir’ de neler oluyor? ABD; neden aşırıcı terör örgütleri kurarak veya kullanarak dünyanın birçok yerinde terörist faaliyetler gerçekleştiriyor ve kaos çıkarıyor? İngiliz Şiiliği ve Amerikan Sünniliği ne demektir? ABD; korona süreci gibi insani bir krize rağmen, tüm insan hakları kurallarını ihlal ederek, Yemen’ e, İran’ a, Gazze’ ye ve Suriye’ ye tıbbi yardımların gitmesini neden engelledi? İsrail, neden hemen hemen her gün Suriye’ yi bombalıyor? İran, neden kendi toplumunda ki; sahabelere sövme, kanlı matem merasimleri gibi aşırı uygulamaları yasaklıyor ve toplumu bu yönde teşvik ediyor? Bizde de aşırı ve İslam’ ın ruhuna aykırı uygulama ve yaklaşımlar var mı? Şiiler İslam dairesinin dışında mı; yoksa Müslüman kardeşlerimiz mi? Şah İsmail ile Yavuzun tarihte kalmış mücadelesinin bugünkü karşılığı nedir? Batı, neden İran ve diğer Müslüman komşularımızla ilişkileri normal düzeylere ve şekle getirmemize razı olmuyor? Mazlum Irak halkı neden ABD’ yi Irak’ tan çıkarmaya çalışıyor? ABD, Venezuela' da neden açıkça ve ilan ederek darbe girişimine devam ediyor? İran’ ın Venezuela ile dayanışmasının dayanakları ve bu bağlamda gönderdiği petrol gemileri ne tarz bir politik uygulamadır? İsrail, Kudüs’ te yaptığı gibi Filistin’in geri kalanını ve Ürdün Vadisini ilhak etmeyi başarabilecek mi? İsrail, elinden gelse; Türkiye’ yi veya bazı bölgelerini ilhak etmek ister mi? Filistin halkı şii mi? Türkiye, batmakta olan Atlantik ittifakına tekrar kayarsa; bundan zararlı çıkma ihtimali nedir? Türkiye' nin Batı ve Avrasya dışında; bölge ülkeleriyle dayanışma olanakları var mı? Olursa; bu yönde bir politika daha bağımsızlıkçı olur mu? "Müttefiklerimiz" ve tehlikelerinden hiç bahsetmediğimiz, hiç tehlikeli görmediğimiz İngiltere, İsrail ve ABD gibi ülkeler gerçekten dostlarımız mı? Siyonizm nedir, tehlikeli midir? Gençlerimizin dine ilgisi neden azaldı, gençlerimiz; Siyonizm’ i, Kapitalizm’ i Emperyalizm’ i ve İslam’ ı tanıyor mu? Neslimizi, ailemizi dijital tehlikelerden koruma olanaklarımız ne orandadır? Ekonomik anlamda ülke ve toplum olarak istediğimiz/hak ettiğimiz bir duruma neden gelemiyoruz? Sosyal devlet politikalarını yeterince uygulayabiliyor muyuz? Yoksulluğu ve işsizliği neden önleyemiyoruz? Irkçılık nedir? Acaba fark edemeden de olsa bazı davranışlarımızda, ırkçı etkiler/etkenler var mı? Yapay zeka konusunda neredeyiz? Bu teknoloji ile yeterli ve kaliteli çalışma ve hazırlıklarımız var mı, alimlerimizin bu konularda görüşleri nelerdir, bilim insanlarımız bu konularla ilgileniyor mu? Bu yöndeki gelişmeler yeterince takip edilip; ülke olarak geri kalmamak için tedbir alınıyor mu? Türkiye gibi İmparatorluk bakiyesi bir ülkenin mevcut durumu, arzu edilen noktada mı? Bunda NATO başta olmak üzere batıya yönelişimizin, İslam dünyası ile sağlıklı ilişkiler kuramamanın etkileri nedir? Ümmetin dostu ve düşmanlarını neye göre belirleyeceğiz? Hayır hayır. Komşularımız tehlikeli değil. Pakistan, Afganistan, Irak, İran tehlikeli değil. Hayır hayır. Sünni, Şii, Müslüman, gayrimüslim tehlikeli değil. Tehlikeli olan; bağnazlıktır, düşmanlaştırmaktır, zalimliktir, ırkçılıktır, basit farklılıkları, basit ihtilafları kaşımaktır. Hayır hayır. Farklı olmak da tehlikeli değil; tehlikeli olan, bu farklılıktan düşmanlık ve çatışma çıkarma gayretidir. Yahudilik de tehlikeli değil; tehlikeli olan Siyonizm' dir, Kapitalizm' dir, Emperyalizm' dir, içine her türlü sapkın projeyi yerleştirerek sunulan insan hakları anlayışı ve pozitivizm' dir. Batı'nın üstün olduğu saçmalığıdır. Tehlikeli olan doğru soruyu, doğru zamanda ve doğru yere sormamaktır. Tehlikeli olan, kasıtlı olarak tehlikeli soru sormaktır. Rabbim alimlerimize ferasetli bir duruş bahşetsin ve sayılarını artırsın. … İslamofobi, Siyonizm, ırkçılık, küresel sapkın projeler, başka ülkelerin iç işlerine karışma, terörizm, aşırılıklar, dinde sapmalar, mezhepçilik, Kudüs davası gibi insanlığın temel ve ortak sorunlarına sağlıklı yaklaşımlar geliştirmek, toplumları birbirlerine yaklaştırmak konusunda Diyaneti’ in çabaları da değerlidir. Bugün Akdeniz’ de haklarımızı tehdit edenler, batılı emperyalist ülkelerdir, komşu Müslüman ülkeler değil. Bugün tüm Müslüman ve mazlum toplumlar için en büyük tehlike; bu toplumların etnik, mezhebi, dinsel ve benzeri farklılıkları değil; bu toplumların, batının emperyal projelerinin gerçekleşmesi için kendi coğrafyalarında üstlendikleri rollerdir. Bugün bölgemizde en büyük tehlike ve en anormal durum; İsrail ve İsrail’ i tehlike ve düşman olarak görememe körlüğüdür. Sonuç olarak; ABD ve Avrupa’ da yaşanan protestolar, korona süreci ve bölgemizde yaşanan savaşlardan dolayı içinden geçtiğimiz bu zorlu süreçte; aydın ve alimlere, onların birleştirici mesaj ve yaklaşımlarına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğu söylenebilir. Sadece bölgemiz ve komşularımızla değil; içte de ayrıştırıcı söylemlere ve tahriklere karşı dikkatli ve uyanık olmalıyız. Kürt-Türk, Sünni-Alevi, Müslüman-Laik ve benzer ayrıştırıcı olabilecek tahriklere, her kimden gelirse gelsin, kapılmamalıyız. Ülkemizdeki hiçbir kesimle çatışmadan ve sürtüşmeden bu zorlu süreçten çıkmaya çalışırken; batıya karşı dik duruş sergilemek, onların işimize karışmasını engellemek, komşu ülkeler ve istediğimiz başka ülkelerle ekonomik ve diğer ilişkilerimizi güçlendirmek ve sosyal devlet politikalarıyla, gençlerimize, işsizlere ve ekonomik zorluk yaşayan diğer kesimlere yönelik politikalara ağırlık vermek ve böylece toplumun genel beklentilerini karşılayarak bu sıkıntıları atlatmak daha kolay olabilir. Önemine binaen toplumsal ve bölgesel barışı sağlama noktasında bir ilke çıkarabileceğimiz Hz Ali’nin, yazıda geçen, Haricilere yönelik hitabının/yaklaşımının; başta siyasi ve sosyolojik olmak üzere tüm açılardan akademik tahlilinin yapılması gerektiği kanaatindeyim. Selam ve dua ile.