ATEŞE SU DÖKMÜYORSAN BARİ ODUN ATMA

Fitne ve fesadın kol gezdiği, cahillerin ahkâm kestiği, toplumsal ortamı germekten zevk alanların öncü kabul edildiği; büyüklerine saygı küçüklerine şefkat beslemekten yoksun olanların çoğaldığı bir dönemde yaşıyoruz. İlim ve irfan erbabına hürmetin giderek azaldığı, sevgi ve saygının daha çok dünyevi çıkarlar odaklı olduğu; iki kelimeyi bir araya getirmekten aciz olanların papağanlar gibi olur olmaz yerlerde nutuk atıkları, hakkaniyet sahibi olmayanların sözde kalem ve kelam sahibi olarak kabul gördükleri bir süreçten geçmekteyiz. Kulaktan duyma asılsız ve mesnetsiz duyumlardan yola çıkıp, bazı insanları karalamayı maharet sayanlar; toplumsal barıştan yana değil, fitne ateşine odunla gidenlerin yanında yer alanlardır. Gerçekler ne kadar acı olurlarsa olsunlar; ama yalnızca gerçeklerin insanları doğruya ve hakikate ulaştıracağına inanmak her vicdan ve izan sahibi insanın öncelikli görevi olmalıdır. Yaşadığımız dünyada ve toplumda, ulusal ve yerel olarak; özellikle görsel ve yazılı basın camiasında boyalı haberlerin havada uyuştuğunu görmekteyiz. Bir kısım kimselerin, çamur at tutmazsa izi kalır mantığıyla hareket etmeyi, kendilerine meslek haline getirdiklerini esefle duymakta veya görmekteyiz. Yüce dinimiz İslam, insanlığa sunmuş olduğu evrensel mesajlarıyla; insanı kendi fıtratına davet etmekle birlikte, içtimai sulhun ikame edilmesini de özellikle emreder. Fitnenin katilden daha şiddetli olduğunu bize hatırlatır, toplumsal ortamda yaşanan gerginliklerin büyümemesi için; sürekli iyilikten ve sulhtan yana olmaya bizi sevk eder. Yanmakta olan fitne ve kargaşa ateşine odunla değil, ateşi söndürmek için suyla gitmemizin daha evlâ olduğunu her vesileyle bize hatırlatır. Hani meşhur sözdür: gölge yapma başka ihsan istemem diye!... Aslında bu söz bize, bir kısım insanların ömürleri boyunca; yaşamın gerçeği olan dengeden anlamadıklarını hatırlatır. Yâni, ateşe su dökmüyorsan bari odun da atma demektir bir nevi. Yüce kitabımız kur-an da Azamet sahibi olan Rabbimiz: "iyilik ve takvada yardımlaşın, günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın diye bizi uyarmaktadır. Ne yazık ki, tüm ikaz, nasihat ve uyarılara rağmen; bir kısım insanların, toplumsal huzuru bozmayı, fitneden medet umarak kargaşa çıkarmayı, modernist bir kısım rotası bozuk kimselere yaranmak adına bukalemun gibi renkten renge girmeyi kendilerine meslek haline getirdiklerini müşahede etmekteyiz!... Yaşadığımız modern çağın, bizden sonra gelecek olan nesiller tarafından; savaş, zulüm, hukuksuzluk, adaletsizlik ve fitnecilerin bol olduğu bir asır olarak anılacağı kanaatindeyiz. Mabette kıbleye, sokakta ve iş hayatında şimale doğru yönelenler; haram kazançtan nemalandıkları için, açlık ve sefalet içinde sürünen garibanları düşünemeyecek kadar mahşer-i vicdanlarını kaybettikleri bir gerçektir. Dünyanın daha doğrusu insanlığın gidişatına bakıldığında, dünün bu günden, bu günün yarından iyi olacağı, kaygı ve endişesi gözlerden kaçmamaktadır... Kısaca sözün hülasası şudur: "Günümüzde fitne ateşine odunla gidenlerin çoğalıp, su döküp söndürmek isteyenlerin azaldığı, ama her şeye rağmen bu devranın böyle devam edemeyeceğini, bir gün mutlaka hakkın hâkim olacağı ümidiyle, aydınlık yarınları beklemekteyiz... Evet, ateşi söndürmek istemeyenlere diyoruz ki, bari odun atmayın!... Kalın sağlıcakla.