VEFA İNSAN YUNUS ABİ

“Kırk yıl bir fincan kahvenin hatırına; vefa ehli temiz yürekli tüm insanlara!...” Vefa’da Cefa ’da, dünyada; insandan insana da gelir çoğu kez. Vefa insanı sevindirip mutlu ederken; cefa, tam aksine insanı üzüp derinden yaralar bırakır insanın gönlünde. Yaşadığımız çağ, Vefa’nın ve vefalı insanların mumla arandığı, karanlığı tam zifiri olan bir çağ haline geldiğini söylemek mümkün! Öyle ki, vefa insanına hasret kaldık, kadir kıymet mefhumuna özlem duymakta ve adam gibi adamların azalması ise bizi, her gün biraz daha yalnızlaştırmaktadır sanki. Öyle bir durumla karşı karşıyayız ki, şu zaman diliminde; sırtını dayayıp güvenilebilecek adam bulmak zorlaştı neredeyse. İnsanlar birbirlerinden korkar hale geldiler… Vefa erdemliğini, ömür boyu emanet bir yük gibi sırtında taşıyan insanların hep var olacaklarını da biliriz. Lakin, onlar da o kadar az ve bilinmezler ki! Az da bulunsa, dünya durdukça; ehl-i vefa sahibi olan insanların şu yeryüzünde neslinin tükenmeyeceği hakikatidir… Nasıl mı? Yıl 2016… 15 Temmuz meşum darbenin üzerinden, henüz aylar geçmişti… Yakın bir akrabamın hanımı kalp hastasıydı ve onu Ankara Hacettepe Üniversitesi Kardiyoloji bölümüne yatırmıştı. Bir vesileyle, ben hastanın eşi ve bir akrabamla birlikte; hastamızı ziyaret etmek için, Şanlıurfa’dan Ankara’ya doğru kendi arabamızla yola koyulduk. Yanlış hatırlamıyorsam, Saat sabahın 00 08’i falan idi. Derken, ikindi namazından kısa bir sonra Ankara’ya giriş yaptık ama, Hacettepe Hastanesine gidecek yolu tam olarak çıkaramadığımız için; yolun kenarında Minibüs beklediğini tahmin ettiğim birini görünce, doğru yolu sormak için sağa yanaşıp selam verdikten sonra, Hacettepe’ye gitmek istediğimizi ve bize yolu tarif etmesini istirham ettik. Adam biraz eğildi ve bize baktı, sonra da yanınızda yer var mı diye sordu? Evet, deyince öyleyse yanınıza binip sizi oraya götüreyim dediğinde; zahmet etmeyin falan dediğimde, o hiç zahmeti olur mu, siz misafirsiniz ve size yolu göstermek bizim vazifemizdir dedi. Bindirdik yanımdaki ön koltuğa, sonra tanışma faslına geçtik tabi. İsminin Yunus (soy ismini hatırlamıyorum) eğer yanlış değilsem, Tekirdağlı olduğunu ama yıllardan beri Anakara ’da ikamet ettiğini ve resmi bir kurumda vazifeli olduğu için; Anakara’ yı çok iyi bildiğini söyledi... Tabi bizde, Şanlıurfalı olduğumuzu adımın Nusret ve Hastamızın Hacettepe’de yatmakta olduğunu, o vesileyle buraya geldiğimizi söyledik. On dakikalık kısa bir sohbet, tanışma ve benim onun, onun da benim telefonlarımızı almasıyla; yolun bittiğini ve hastaneye vasıl olduğumuzu gördük. Tabi Yunus abi bizimle vedalaşırken; ben, kendisini evine götürmemiz gerektiğini söylediğimde de; zaten yolu iyi bilmediğimizi şayet kendisini götürürsek tekrar aynı yere gelmesini bilemeyeceğimizi ısrar etti ve Minibüsle gideceğini söyledikten sonra, kucaklaşıp helalleşerek ayrıldık… Yunus abimizle, telefonla irtibatımızı sürdürmeye devam ettik ve etmekteyiz. O arar bizi hal hatırımızı sorar, biz arar hal ve hatırını sorarız ara sıra. En son geçen yıl biz ailecek Antalya’ da iken (2018) Mart ayında telefonla görüşürken; ben kendisine kızımı ameliyat ettiğimi ve dua etmesini istirham etmiştim. Tabi Yunus abi, inançlı biri ve eşiyle hacca yazılmış olduğu halde; yıllardan beri hala kurada isimlerinin çıkmaması, kendisini çok üzdüğünü ifade ederdi her vesileyle. Dün gece, (21 Mart 2019) Cuma gecesi olduğu için; yatsı namazından önce gönlüme düştü ve Yunus abimi bir arayayım dedim. Aradım ve biraz hal hatır sorduktan sonra, hemen ameliyat ettiğim kızımın durumunun nasıl olduğunu merak ettiğini sordu. Telefonu bozulduğu için tamirciye bıraktığını ve numaramı kaybettiği için; aramaya ara koyduğu için üzüldüğünü ve aramamla ne kadar sevindiği ifade etti… Allah selamet versin Yunus abimize, uzun ve hayırlı bir ömür dilerken; cefa veren insanlar ne kadar çoğalırsa çoğalsın; Vefa’yı ifaya memur inanların sayısı da şu yeryüzünde; hiçbir zaman tükenmeyeceğini bir kez daha, Yunus abimizle hatırlayıp anlamış olduk… Doğulu Batılı, Kuzeyli Güneyli, tabirlerinin; Ümmetin gönül coğrafyasındaki karşılığı: Yön ve yerleri tayin etme amaçlıdır. Ve biz, Âdem babamızdan bu güne ve kıyamete kadar; Ümmet mefhumuna ve İslam kardeşliğine inanmış olan gönüllerin arasına çekilmeye çalışılan tel örgü ve beton duvarların, hiçbir zaman aramızda engel olamayacağını hep bildik inandık ve o inancımızı hala da muhafaza etmenin gayreti içerisindeyiz. Yeter ki biz, ye’se ve Ümitsizliğe kapılmadan; inandığımız değerleri korumasını ve kollamasını bilelim… Vefa insan, Yunus abi vesilesiyle, böyle bir anı yazıyla oldu hasıl/ Aramakla bulunmasa da, arayan mutlaka bulur; oturmaktansa erdemlik ne hasıl!... Dua ile.