BİR KAÇ DÖRTLÜK ŞİİR

Uçun turnalar uçun,Beni O’na uçurtun. Varınca Medine’ye, Dönün beni unutun!... Göç yoluna koyulun, Külfeti var bu yolun. Yolunuz düşse yine, Beni Yesrib’ de bulun… Salat ve Selam olsun Kâinat’ın efendisine! (s.a.v) Sofra gibi sersem de, yaralı yüreğimi,Nadanlar anlamazlar, içimdeki sızımı!... Deli gönlüm geride, bıraksaydı bu Şehri,Alır başımı gider, Su verdiğim ağaçlar, azıcık meyveye durdu,Bir fırtına koptu ki, çoğunu candan vurdu! Ayakta kalmıştı, solgun birkaç tanesi, Fırtına uzayınca, onlar da bir bir kurudu!... Ben bu yola çıkalı, bir baktım tam kırk yıl olmuş,Zoru gören ahbaplar (!) ortalıktan kaybolmuş. Bir kısmı Modernizm ’e, zaaflarına yenildi, Seküler olan tayfa, pul denizinde eridi!... Çağa bak, hak bilmezler hakkı savunur olmuş,Emanet kaybolunca, tilkiler Kral olmuş!? Saklı sırrımız bizim, anlaşılmaz bu yazı,Bana dudak bükmekte, Modern çağın yobazı. “Ser” ’imiz sırrımıza kurban olup gitse de, Makamdaki ukala, methediyor aymazı!... Mizari der, dertliyim, derdim benim ortağım,Derdime, tam kırk yıldır mihmandardır otağım! Derdi olmayan dertten ne anlar ki, vesselam, Az sözle çokça mana, hâsıl ola her kelam!... 09 Temmuz 2020 Perşembe. A.K.K